26

13.8K 836 90
                                    

Sağlık problemlerim nedeniyle yaşanan gecikme için kusuruma bakmayın.

Orta kısımda bir flashback sahnesi mevcut. Kafa karışıklığı olmasın:) Keyifli okumalar ^^





Onu seviyor muymuşum? Sevmek mi? Ona tapıyordum. O gönlümün kederi, sevinci, ruhumun gıdasıydı. Hayatımın anlamı, soluk almamın nedeniydi. O benim delice tutkum, hiçbir zaman iyileşmeyecek yaramdı.





Dylan kalesine geri döndüğünde siniri hala tam anlamıyla geçmiş değildi. O Henry Watson denen asalağı öldüremediği için büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu.

Hepsi Ethan'ın yüzündendi. Eğer Dylan o herifi öldürmek üzereyken yanına gelip kralın Grace'yi geri alacağını söylemeseydi, şu anda Dylan çok daha huzurlu bir adam olacaktı. Henry denen o asalak da ölü..

"Beni engellediğin için senden nefret ediyorum Ethan!" diye söylendi Dylan, arkadaşıyla birlikte salona geri döndüklerinde. "O herifi öldürmek istiyorum!"

"İyi git öldür o zaman." dedi Ethan bıkkın bir şekilde iç geçirip, Dylan'ın yerdeki cesedin üzerinden atlamasını izlerken. "Ama sonra kral evliliğinizi iptal edip, Grace'yi senden geri alırsa da oturup ağlama."

"Ben hiçbir şey için ağlamam!"

"Ben bundan artık o kadar emin değilim."

"Beni delirtme Ethan!"

Dylan'ın gürlemesi Ethan'ı hiç de korkutmadı. Aksine o da cesedin üzerinden atlayıp Dylan'ın yanına ilerlerken bir yandan da sırıtıyordu. Sonrasında ise iki adam da devasa pencerenin önünde dikilip askerlerin etraftaki cesetleri toparlamasını izlemeye koyuldu.

"Neden deliriyorsun Dylan?" diye sordu Ethan tek kaşını kaldırıp sırıtmaya devam ederken. Fakat Dylan şu anda onun kadar mutlu değildi. Ve arkadaşına sert bir kaş çatışı göndererek de bunu kanıtladı.

"Ağlayacağımı söyleyerek beni zayıf bir adam yerine koyuyorsun. Benim hiçbir zaman ağlamadığımı en iyi sen bilirsin. Beni bir kez bile ağlarken gördün mü?"

"Hayır."

"O halde bana hakaret etmeyi kes. Tanrı'ya yemin ederim eğer bunu sen değil de bir başkası söylemiş olsaydı şu anda yaşamıyordu. En yakın arkadaşım olduğun için çok şanslısın."

"Ben senin en yakın arkadaşınım ve sana doğruları söylemek benim görevim." dedi Ethan gülümseyerek Dylan'ı süzerken. "Grace'ye değer veriyorsun. Ve o bu kaleden giderse nedense perişan olacağın gibi garip bir his var içimde."

"Hislerin seni oldukça yanıltıyor o halde." diye kestirip attı Dylan sert bir ses tonuyla. "O kıza değer veriyorum, evet, bunu sana söyledim. Ama bu senin anladığın gibi bir şey değil. O kız benim kardeşimin hayatını kurtardı."

"Yine bu kardeş zırvalıklarına mı gireceksin cidden? Dostum açıkçası bunu duymaktan oldukça sıkılmış durumdayım."

"O halde saçma hislere kapılmayı bırak."

"Ya senin hislerin Dylan?" diye sordu Ethan pes etmeyerek.

Arkadaşının bugüne kadar hiçbir kadına bu derece yaklaşıp, onu koruma altına aldığını görmemişti. Arkadaşı ona hiçbir zaman bir kadını önemsediğini söylememişti. Ve arkadaşı hiçbir zaman bir kadınla evlenmemişti de..

GECENİN BÜYÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin