Kalbim.. Söyle şimdi ne yapacağım ben kalbi? Ne yaparım söyle, daha da derine düşerse yaram?
Grace onu öpmüştü.
Genç kız hala kendisine inanamıyordu. Nasıl oldu da böyle bir şeye cesaret edebilmişti? Dylan ona söz verdiğinde o kadar mutlu olmuştu ki o da ne yaptığının tam olarak farkında değildi. Her şey bir anda olup bitmişti.
Grace derin bir nefes verdi ve kalp çarpıntıları içinde geniş yatağa oturdu. Tanrı biliyor ya şu anda son derece mutluydu. Fakat bir yandan da Dylan'ın gazabından korkuyordu. Kocası öyle duygusuz bir devdi ki onu öptüğü için Grace'yi saatlerce azarlama ihtimali bile vardı. Grace bunun yaşanmaması için içinden sessiz bir dua etti. Zira Dylan'ın azarlamalarını duymaktan genç kıza fenalık gelmişti. Tanrı şahit ne yaparsa yapsın bir türlü bu adama yaranamıyordu. Sussa bir dertti, susmasa ayrı bir dert..
"Sakin ol Grace." diye fısıldadı kendi kendisini yatıştırmak adına. Kalbi son sürat atmaya devam ediyor ve nefes alış verişlerini düzensizleştiriyordu.
Dylan geldiğinde ona nasıl bir tepki vermeliydi? Muhtemelen huysuz bir şekilde kaş çatarak Grace'ye dik dik bakacaktı. Grace kocasının bu suratsız hallerine iyice alışmıştı. Nasılsa Dylan'ın kaş çatmadığı bir an bile yoktu.
Kapı hafifçe tıklandı ve birkaç saniye sonra Adam elinde tahta bir kutuyla birlikte içeriye girdi. Grace oturduğu yerden kalkıp Adam'a doğru yürüdüğünde genç asker onu başıyla nazikçe selamlamıştı.
"İstediğiniz şeyleri getirdim leydim."
"Teşekkür ederim Adam." dedi Grace de ona minnetle gülümseyerek cevap verirken. "Onları bana verebilirsin."
Adam başıyla Grace'yi onayladı ve elindeki tahta kutuyu genç kızın uzattığı ellerine bıraktı. Ardından sert bir baş selamından sonra odadan çıkıp gitmişti.
Grace, elindeki kutuyu ilerdeki masanın üzerine koydu ve Dylan'ın odasında onu sabırla beklemeye devam etti. Dylan geldiğinde onunla kafasındaki önemli bir konuyu konuşacaktı.
Günler sonra bu odaya gelmek genç kıza kendisini garip hissettirmişti. Zira en son bu odada olduğunda Dylan onu muhteşem bir şekilde öpmüştü. Genç kız iç çekti ve yanaklarının kızarmamasını diledi.
Grace kendisini Dylan'la yapacağı konuşmaya son derece kararlı bir şekilde hazırladığını sanarken, Dylan'ın şimşek gibi odadan içeri girmesiyle birlikte bütün cesareti buhar olup uçtu.
Oturduğu tahta sandalyeden kalkıp kocaman yutkunduğunda, Dylan onun odada olduğunu ancak fark edebilmişti. Tanrı aşkına bu adam onu göremiyordu bile. Grace o kadar mı ufaktı da yukardan görünmüyordu? Genç kız bir an için öfkelendi.
Dylan kapıdan girdiğinde üstü başı öldüresiye dövdüğü adamın kanına bulanmış bir haldeydi. Öfkesi de eskisi kadar olmasa da yerli yerinde duruyordu. Fakat şu anda en son beklediği şey odasına girdiğinde küçük karısını içerde onu beklerken bulmaktı. Dylan odaya girer girmez genç kız ayağa kalkmış ve onun dikkatini çekmişti.
"Ne işin var burada?"
Dylan'ın sorusundan sonra genç kız onun bacaklarını var gücüyle tekmelemek istedi. Tanrı aşkına Grace onun karısıydı. Dylan ne diye ona odasına gizlice girmiş bir hırsız muamelesi ediyordu? Bu adam cidden gördüğü en kırıcı insandı. Ama Grace bu gece yapacağı konuşma nedeniyle sinirlerine hakim olup, kendisini tuttu ve Dylan'ın sorusuna onun aksine nazik bir şekilde yanıt verdi.
"Seninle önemli bir konu konuşmak istiyorum."
Dylan iç çekmemek için kendisini zor tutmuştu. Karısı bu gece yine hangi gereksiz ama kendince oldukça önemli konu hakkında başını şişirecekti acaba? Tanrı şahit genç adamın kulakları ve sabrı buna yeterince dayanıklı değildi.