Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu. Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim.
Gecenin sessizliği her yanı kaplamış ve odaya sadece gaz lambasından gelen titrek ışığın sebep olduğu o loş görüntü hakim olmuştu. Dylan yattığı yerden sakince tavanı izlerken, Grace ekose battaniyeyi üzerine iyice çekmiş ve utangaç bir şekilde açıkta kalan omuzlarını örtmüştü.
Dylan onun bu tavrı karşısında koca bir kahkaha atmak istedi fakat yapmadı. Şu anda Grace'yle yeni bir yanlış anlaşılmanın içine düşüp, başka bir tartışmanın ortasında kalmayı hiç mi hiç istemiyordu. Dylan'ın tek düşünebildiği şey onunla yeniden birlikte olmaktı. Daha yeni durmuş olmasına rağmen karısına olan arzusu dinmek yerine daha da fazla çoğalmış gibiydi.
Dylan kendisine inanamıyordu. Bu kadın neden her saniye onun kanına işleyen bir hastalık gibi içinde durmadan büyüyor ve onun üzerinde daha önce hiç olmayan garip bir tesir bırakıyordu? Genç adam bunu bir türlü anlayamıyordu.
"Grace?"
Dylan adını söylediğinde Grace gözleri kapalı bir şekilde yavaşlayan nefes alış verişlerinin sesini dinlemekle meşguldü. Kocasının çağrısı karşısında gözlerini açtı ve onun lacivert gözleriyle karşılaştı.
"Efendim Dylan?"
"Bir daha ne sorunun olursa olsun gelip bana anlatacaksın." diye buyurdu Dylan keskin bir ses tonuyla. Sinirleri başka bir yanlış anlaşılmayı daha kaldıracak durumda değildi. "Bana karşı bir daha asla bu defaki gibi saçma sapan bir tavır almanı istemiyorum."
"Peki."
Grace kafasını sakince aşağı yukarı oynatarak Dylan'ı onayladı fakat içi hiç de rahat değildi. Boğazının orta yerine koca bir yumru oturmuştu sanki. Kocasının ondan hoşnut olmaması onu hüzne boğuyordu.
Birlikte olduklarında Dylan ona o kadar büyük bir tutkuyla dokunuyordu ki genç kız bilmese onun kendisini sevdiğini bile düşünürdü. Ki bunu birkaç defa yapmıştı. Fakat şimdi Grace bunu tekrardan düşünmeyi reddediyordu. Çünkü ne zaman kocasının onu sevdiği fikrine kapılsa, Dylan ona tam tersini güçlü bir şekilde kanıtlıyordu.
Genç kızın tüm umutları bir bir suya düşmüştü. Ve artık bir tane hayal kırıklığını daha taşıyabilecek gücü yoktu.
"Dylan?"
Dylan karısıyla ilgili kurduğu tutkulu düşlere Grace'nin cılız sesiyle birlikte bir son verdi. Tanrı aşkına daha onu kollarının arasından yeni bırakmıştı ve hala deli gibi istiyordu. Bu durum normal değildi. Dylan sıkıntıyla bir iç çekti.
"Efendim İngiliz?"
"Bu defa oldu mu?"
"Ne oldu mu?" diye sordu Dylan anlamayarak kaşlarını çatarken. Genç adamın bu kadınla yaptığı hiçbir konuşma sırasında ne olup bittiği hakkında pek bir fikri olmuyordu. Ve bu durum Dylan'ın sinirlerini bozuyordu.
Gözlerini karısının yeşil gözlerine dikip, onun bir anda şaşırtıcı bir şekilde saniyeler içinde kıpkırmızı olmasını izledi.
"Memnun oldun mu?" diye cevapladı Grace utangaç bir şekilde gözlerini kırpıştırarak. Derin bir nefes alıp verdi ve konuşmasına devam etti. "Yani benden.."
Dylan onun bu mahçup halleri karşısında gülmemek için kendisini bir kez daha zorladı. Bu kadın normal zamanlarda kendisine karşı esip gürleyen bir hortum rüzgarı gibiyken, şimdi utangaç bir kediye dönüşmüştü. Dylan bu durumdan bir hayli hoşlandığını fark ettiğinde kaşlarını çatmıştı.