Sen ol da, ister yar ol ister yara. Lütfun da başım üstüne, kahrın da..
Grace yemeğini güçlükle yemeye çalışırken, yemek odasının kapısı açılmış ve Dylan ile Ethan tekrardan ortaya çıkmıştı. Dylan'ın yüzünde oldukça gergin ve huysuz bir ifade varken, Ethan ona kıyasla bir hayli rahattı.
Ethan az önceki sandalyesine yerleşir yerleşmez yemeğini yemeye koyulurken, Dylan sert fakat ağır adımlarla yürümüş ve masadaki yerini nihayet alabilmişti.
Grace ise ona bir an bile bakmamak için çabalıyordu. Zira bunu yapmak genç kız için oldukça acı vericiydi. Dylan'a baktığı anda gözyaşları yanaklarından akacakmış gibi hissediyordu. Bu nedenle yemeğini bir an önce yiyip odasına gitmekte karar kıldı. Fakat Dylan onunla aynı fikirde değilmiş gibi görünüyordu.
Genç adam oturduğu yerden delici bakışlarını Grace'ye çevirmiş ve gözünü bile kırpmadan onu izlemeyi tercih etmişti. Fakat karısından yemek boyunca herhangi bir karşılık alamadı.
Dylan önündeki çorbayı birkaç yudumda bitirdikten hemen sonra ellerini masanın üzerinde birleştirip karısının çorbayı bitirmesini beklemeye koyuldu. O karnını doyurur doyurmaz konuşmaları gereken önemli bir konu vardı.
Grace, Dylan'ın bakışlarının tüm gücünü üzerinde hissediyor fakat bunun hiç de farkında değilmiş gibi davranmayı tercih ediyordu. Kocasının artık sıkılıp bakışlarını ondan çekeceğini düşünse de genç kız bu düşüncesinde yanılmıştı. Zira Dylan genç kız çorbasını bitirene kadar ona bakmayı kararlılıkla sürdürmüştü. Grace için bu yediği en zor akşam yemeğiydi.
Genç kız çorbasını bitirir bitirmez aceleyle ayağa fırladı ve masadakilere bakmadan çabucak konuştu.
"Afiyet olsun."
Grace arkasını dönüp küçük ama seri adımlarla kapıya doğru ilerlerken Dylan'ın çelik gibi sesi onu olduğu yere çivilemişti.
"Bekle İngiliz."
Genç kız işte bundan korkuyordu. Fakat yine de Dylan'a karşı gelmedi ve olduğu yerde durdu. Yalnız bunu yaparken arkasını dönüp Dylan'la yüzleşmemişti.
Normal bir zamanda Grace kocasının onu durdurmasına sevinirdi ama şimdi onunla değil konuşmak, yüzüne bile bakar bakmaz öfkelenecek, kendisini perişan bir şekilde ağlayarak onun kollarına atmamak için zor tutacaktı.
Genç kız bunların hiçbirisi yaşansın istemiyordu. Onun tek istediği Dylan'ın sevgisiydi. Ve bu sevgi kocasında hiçbir şekilde mevcut değildi.
Dylan yerinden hızlıca kalkmış ve karısını kapıdan çıkmadan evvel yakalamış olmanın verdiği rahatlıkla ona doğru yürümüştü. Grace yüzü kapıya dönük bir şekilde onu beklerken, Dylan onun gözlerini görebilmek için kızın yanından geçti ve ağır kapıyı açıp yüzünü karısına çevirdi.
Grace bakışlarını hemen Dylan'dan kaçırıp başını önüne eğmiş ve kocasının tuttuğu kapıdan geçmişti.
Dylan kapıyı kapattı ve hiçbir şey söylemeden Grace'nin yanından geçmek üzere hareketlendi. Grace kolları birbirine sürtündüğünde içinde büyük bir özlem biriktirdiğini yeniden hissetmişti.
Dylan onun yanından geçerken hızlı bir hamleyle genç kızın bileğini kavramış ve bir an bile durmadan yürümeye devam etmişti. Grace'ye ise şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıp kocasının peşinde sürüklenmek düştü.