Lanet olası bir güne iğrenç alarmın sesiyle uyandım. Zaman kaybetmeden hemen banyonun yolunu tuttum ela gözlerim yorgunluktan şişmiş gözlerim küçücük görünüyordu. uzun kahve saçlarım tam bir kaos ortamına açıktı. Annem ve babam büyük ihtimalle hala uyuyorlardı. saat daha çok erkendi. üniversiteye yeni geçmiştim işletmecilik okuyordum ve aynı zamanda bir şirketle çalışıyordum lisede de muhasebe ve finansman bölümünü okumuştum babamın arkadaşı hasan amcanın şirketinde muhasebede bana işi öğretiyorlardı. derslerim akşam olduğu için akşama kadar orada çalışıyordum, sonra okuluma geçiyordum. dinlenmeye vaktim olmuyordu çünkü dinlenme yerine spora gidiyordum. babamın sanayide dükkanı vardı araçların motor bakımı arızalarını gideriyorlardı. annemde ev hanımıydı maalesef ki kardeşim yoktu, tek çocuktum ve inanmayacaksınız ama benim üstüme hiç de düşmüyorlardı çünkü babam ve annem hep bir erkek çocukları olsun istiyorlardı. ben annemin karnındayken ters dönmüşüm doktorlar benim için erkek demişler annem ve babam hazırlıklarını yapmışlar erkek bekliyorlar bir bakıyorlar ki ben :D tabii önceden haberleri olsa beni annem karnından aldıracakmış. bu konuyu bana çok küçükken anlatmışlardı bende belki beni daha çok severler diye erkek gibi davranmaya başladım arada babamın yanına gider tulumu giyinir araba tamir ederim. çok garip değil mi bir kızın arabalardan anlayıp tamir etmesi bence de öyle. ne yapabilirim ki çocukluktan gelme bir şey elimde değil bir kere erkek gibi davranmaya alışmışım çok denedim değiştirmeyi ama olmadı bende oluşuna bıraktım. lisede arkadaşlarım bana her zaman erkek fatma derlerdi. üniversitede pek arkadaşım yok sadece liseden bir arkadaşım var. fatma en yakın arkadaşım aynı zamanda yanımda bir tek o olsun başka arkadaşım olmasada olurdu. gevezeliğim tuttu yine hemen üstüme siyah kalem etek üstüne beyaz gömlek üstüne siyah blazer ceket giyinip ayaklarıma rahatsız edici topukluları giyinip saçıma fön çekince tam bir gıcık iş kadınına dönüştüm hiç bu tip benim tercih ettiğim bir şey değildi ama şirket kuralları gereği tayyör tarzında gitmek zorundaymışız bende bunun için üniversiteye gitmeden evde üstümü giyinip gidiyorum neredeyse otuzlu yaşlarda görünüyordum. evden kapıyı yavaşca çekerek çıktım. durak hemen evimizin karşısındaydı ve aynı zamanda son durağımızdı. caddeyi geçip minibüse binip bir yere oturdum. iş yerimle evin arası neredeyse altı duraktı fazla uzak değildi ama minibüse binmeyi tercih ediyordum. iş yerine gelince müsait bir yerde indim artık çoğu şeyi öğrenmiş hatta ustalaşmıştım bana öğretenler bile hayrete düşüyordu şirketteki bir çok açığı yakalamıştım. güvenlik mehmet amcaya selamımı verip odamın olduğu kata çıktım. masama geçip çalışmaya başladım. muhasebeden yine bir açık yakaladım ve bu oldukça büyük bir miktardı tam altı ay öncesine aitti daha ben burada yokken. dosyayı alıp hasan amcanın odasına çıktım. babamın böyle arkadaşları olduğunu bilmiyordum sana iş buldum dediğinde şaşırmıştım gelip gidiyorlarmış benim haberim yok çünkü misafirliğe gitmez ve gelincede evde durmayan bir kızdım. kapısı hafif tıkladım içeriden 'gelebilirsin' diye bir ses gelince içeriye girdim. koltukların birinde genç bir erkek oturuyordu daha önce şirkette hiç görmediğim biri.
'merhaba hasan amca müsait misiniz acaba?' dedim çekinerek.
'müsaitim gel kızım seni oğlumla tanıştırayım' deyince şaşırdım
'bu oğlum semih' nezaketen başımı hafifçe selam verir gibi aşağı yukarı salladım.
'bu güzel kız da ahmet amcanın kızı esra' semih de benim yaptığım hareketten yaptı. benim gözüm bu semih deneni hiç tutmadı çok tehlikeli bir tipi vardı. neyse ne zaten beni alakadar etmiyordu.
'sen ne için gelmiştin esra kızım?'
' hasan amca altı ay öncesine ait bir kayıtta beş yüz bin tl açık görünüyor sizinde bakmanızı istedim'
bu sırada odada bir öksürük sesi duyuldu semihin boğazına su kaçmış deli gibi öksürüyordu ve aynı zamanda beni öldürecekmiş gibi kötü bakıyordu. nihayetinde öksürüğü bittiğinde hasan amca semihe ters ters bakıp bana 'sen odadan çıkabilirsin' dedi. ben odadan çıkar çıkmaz hasan amcanın kükreme sesi duyuldu semihe deli gibi bağrıyordu. ne yaptın o kadar parayı falan diye hesap soruyordu bende hemen kendi katıma inecekken asansörü tuttular bu semihti. Hiç bir şey söylemeden katıma gelince indim. Semih den pek hoşlanmamıştım kötü bir enerjisi vardı. Nerdeyse yirmi beş yaşlarında vardı.
İşten çıktığımda yanıma spor çantamı almadığımı fark ettim. Eve gitmek için minübüse bindim. Evde durmamak için sürekli bir şeylerle uğraşmak istiyordum. Annem ve babamla bir kelime konuşmaya çalışsam sonu kavgayla sonuçlanıyordu beni pek umursamıyorlardı ve kendi düşüncelerini kabul ettirmeye çalışıyorlardı. Ben pek insanların emriyle hareket edecek bir kız değildim buna annem ve babamda dahildi eğer onların düşünceleri bana göre yanlışsa kabul etmem mümkün değildi. Zaten bana pek karıştıklarıda yoktu. Onlar için varlığımla yokluğum birdi. Bende kedi kendimi mutlu etmeyi çok iyi biliyordum. Eve gelip ilk önce üniversiteye giderken ki giyineceğim kıyafetlerimi giyindim. Sonra spor çantamı alıp anneme ben çıkıyorum dedim. Umursamazca tamam dedi. Zaten umursamaya kalksalar ben istemem serbest takılmaya alıştım bir kere. Spor salonu şirkete yakındı kıyafet yönünden rahatladığım için yürüyerek on beş dakikada orada olurdum. Spor salonuna geldim hemen üzerimi değiştirip koşu bandında koşarak ısındım sonra antrenörüm onur geldi aramızda iki üç yaş var ve ben ona adıyla hitap ediyordum. Ve box çalışmaya başladık. Çocukluktan beri hayalimdi bir dövüş sanatı öğrenmek birilerine zarar vermek değilde gerektiğinde kullanabilmekti amaç ve ben bu sporu yaptıkca deşarj oluyordum. Onurla nerdeyse aynı boydaydık boyum kısa değildi zayıfda değildim orantılı bir fiziğim vardı fiziğimi seviyordum ve bunu geliştirmek amacım içinde var. Box'un yanı sıra kaslarımıda geliştirmeye çalışıyordum fazla olmamak şartıyla. Box çalışmayı bırakınca halterlerin olduğu bölüme geçtik. Orada biriyle karşılaştım evet oydu. Semih beni görüp hafifce selam verince bende aynısını yapıp selam verdim. Onur la onun çaprazına geçtiğimizde onur 'semih beyi nereden tanıyorsun?' diye bir soru sordu
'Çalıştığım şirket patronunun oğlu yani babamın arkadaşının oğluymuş bu gün tanıştım bende sen nereden tanıyorsun?'
'Buranın sahibi semih bey. Sürekli spor yapar burada'
Anlamış gibi kafamı hafifce aşağı yukarı salladım. Dambıllardan(ağırlık) birini elime aldım. Bayağı ağırdı sanırım 30kg lığını almıştım onur hemen elime destek verdi yoksa bir yerimi incitebilirdim. Bana durmam gereken pozisyonu gösterdi squat yapmam lazımmış dengeyi sağlamak ve bacaklarımın kasının gelişmesi için. Hareket biraz sıkıntılıydı ama benim için sıkıntı olmayacaktı her zamanki gibi bol bir eşofman giyinmiştim nede olsa erkekler de vardı. Erkek düşmanı değildim ama bazen rahatsız edecek kadar ileriye giden tiplerde vardı. Ben çalışmaya başladım onurda ara ara yardım ediyordu. Belimi oynatmamam ve sakatlanmamam için belimden destek veriyordu eğer ağırlığı kaldırmak için belimden güç alırsam sakatlanabilirmişim. O yüzden arada belimden tutup ağırlığı vermemem için uyarıyordu. Bu sırada arkadan bir ses onura 'onur bey sizi çağrıyorlar' dedi. Arkama dönmedim ama camdan yansıyan görüntüde semih vardı. Onur 'ben birazdan geliyorum esracım' dedi. Semih bana kötü bir bakış atıp gitti. Onur yanıma geldi 'kusura bakma esra'
'Yok önemli değil onur' dedim artık çalışmayı sonlandırmak zorunda kaldım ders saati yaklaşıyordu. Soyunma odasına gidip acelece duş aldım saçlarımı hafifce kurutup çıktım. Çıkarken semihde karşıdan geliyordu. Çıkarken ona bakmadım. Yani ona baktığımı yakalamadan çıktım. Üniversiteye gitmek için otobüs beklemeye başladım. Bizim sınıftan bir çocuk yanıma geldi daha okullar açılalı çok olmamıştı. İsmini bile bilmiyordum. 'Merhaba sanırım aynı sınıftayız tanışabilirmiyiz?' dedi. Ben yeni insanlarla konuşmayı pek sevmezdim ama şimdi bu çocuğuda tersleyemezdim. Yarım yamalak peki dedim. Elini uzattı 'ben levent' elimi uzatıp elini sıktım 'esra' dedim kısaca. Sadece bundan ibaret oldu çünkü konuşmayı sevmiyordum ve bu sırada fatma geldi bende ikisini tanıştırdım. İkisinin güzel anlaşıcaklarına emindim. Okula gelip herzamanki en arka sıraya oturdum. Fatma yanıma geldi. 'Kanka çok tatlı çocuk yaa'
'Seveceğini biliyordum kanka iyi bakalım hadi hayırlısı diyelim😀' koluma okkalıca geçirdi ama bana geçmiyo naparsın sporun faydaları işte. Vedat hoca içeri girince sessizlik oldu. Derse başladık.
Tam dört saatin ardından eve dönüş yolculuğum başladı. Bu arada fatmayla levent de çay içmeye kafeye gittiler. Artık akşam ayrıntıları alırdım. Eve geldiğimde babam gelmiş yemeği yemiş oturuyorlardı. Selam verip odama geçtim bir duş alsam iyi olacaktı. Duş alıp direk yatağa geçtim canım bir şey yemek istemiyordu. Müzik dinleyerek uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI CENNET
Teen Fictiono farklıydı diğerlerinden herkes'den farklıydı uğruna yanıp kül olduğum o küllerini bir türlü savuramadığım adamdı. bir gülüşüyle bana cenneti yaşatırken aynı zamanda cehennemi hissettiren adamdı. bir türlü beni sevemeyen bana karşı nefret besleyen...