Bölüm 40

65 4 0
                                    

doktor
'geçmiş olsun neyiniz var'
'sanırsam kolum incindi üzerine düştüm de' dedim. doktor gülünce
'çok mu komik' dedim
'hayır benim de öyle sakarlıklarım çok olur da o yüzden özür dilerim. isminizi öğrenebilirmiyim?'
'önemli değil. ben esra'
'bende alper. tekrardan kusura bakma esra tam neresi ağrıyo?' dedi. bir gözüm semihteydi kızla samimice gülüyordu konuşuyordu. kız da hatun gibi hatundu hani. off ya bi şöyle olamadım.
'ahh' diye ağzımdan inleme döküldü. alper koluma bakıyordu. kafasıyla semihi göstererek
'sevgilin mi?'
'hayır'
'yakışıklıymış'
'herkes kendine yakışıklı'
'o zaman sen de kendine güzelsin'
'yok ben kendime de dışarıya da çirkinim'
'kendini bilmemde dışarıya güzelsin bence'
'teşekkür ederim alper' dedim çekinerek o da
'zaten en güzel güzellik utanmadır şu an da olduğu gibi' dedi göz kırpıp yanımdan ayrıldı. eldivenlerini giyindi. yavşak değil gibiydi. iyi birine benziyordu. elinde bir şeylerle geldi
'2 gün alçıda dursun iki gün sonra yanıma gel olurmu?'
'olur' dedim. kolumu dikkatle tuttu. alçıyı yapmaya başladı. esmer çocuktu. çocuk dediğime bakmayın rahat 26 vardır.
'çalışıyormusun okuyormusun?'
'okulum tatile girdi işletme okuyorum. sevgilim sandığınız patronum asistanlığını yapıyorum'
'boş vaktim yok diyorsun yani'
'aslında okul bitince rahata bindi. doktorlar kadar vaktim yok diyemem' dedim. elbisenin kolunu kestik alper
'borcum olsun' dedi gülümseyerek. bense güldüm
'düşünmeniz yeter sizin gibi doktoru ilk defa gördüm'
'siz lafını sevmem bir ve evet diğer doktorlara göre farklıyımdır.'
'genelde suratsız..' dedim taklitini yaptım kafam hafiften güzeldi zaten
've burnu havada.' dedim yaptım. alper gülerek
'sen de gördüğüm en farklı hastasın' dedi. sadece güldüm. dirseğime kadar alçı çekilmişti.
'teşekkür ederim alper' dedim.
'rica ederim esra geçmiş olsun 2 gün sonra unutma Alper yıldız ismim fizik terapi doktoruyum'
'tamam gelirim iyi nöbetler' dedim. semih hala sohbet ediyordu ona doğru giderken alper
'esra dikkat' demeye kalmadan ayağım kaydı hava da uçtum zannettim. en son belime sarılan kollarla yumuşak bir zemine düştüm. alper tutmuştu ama o da kaydığı için ikimizde yeri boylamıştık. harbi den o da sakardı. üzerindeyken kahkaha atmaya başlamıştım bile hala sarhoş sayılırdım.   alper de gülüyordu alper
'iki sakar bir araya gelmemeliydik demiştim sana ben sakarım diye'
'ben de farksız sayılmam' dedim. o sırada sağlam kolum sıkıca kavranıldı
'ne halt yiyon lan sen?' dedi bana. alper hiç umuruna takmadan 
'düştük körmüsün' dedi. semih dişlerini gıcırdattı. bende alper gibi
'Düştük naparsın alper de sakar çıktı'
'alper kim lan?'
'doktorum alper tanıştarayım sevgili patronum'
'senin patronuna.. maşallah hemen kaynaşmışsınız'
'he yalnız kalınca hemen kaynaştık'
'çabuk arabaya geç bekle beni' dedi. kolumu bırakıp sarışın kızın yanına geri gitti. bende hastaneden çıktım. semihin arabasına yaslandım. o kızla nasıl da samimi oluyordu  öyle. daha onun yanında. ayrılamadı sarışınından. nası pislikti ya bir sürü kızı tanıyordu. bir saattir arabanın başında beklemekten ağaç oldum. madem gelmiycen git de demi. off bunun geleceği yok zaten uykum var. gerizekalı işte mal bana kızıyo kendi bir saat sarışınlarla konuşuyordu.  bende kendim yürümeye başladım zaten evden  telefonumu bile alamadan çıkmıştım. alçıda öküz gibi göğüs hizamda tutmam lazımdı. yolda bir kaç serseri vardı ama hayvan gibi içtikleri için gözlerinin önlerini göremiyorlardı ki beni fark etmediler bile. yoldan hızla geçerken belimden sıkıca tutulup göğsüne yasladı kalbim küt küt atmaya başlarken yusuf yusuf olmuştum bile. hiç düşünmeden kolunda çırpınıp
'bırak benii!!!' diye feryat etmeye başladım. güçlü kolları beni rahat zapt ederken sesini çıkarmıyordu.  ben bildiğiniz anırıyordum. aklıma gelen fikirle karnına sağlam dirseğimi geçirip arkadan vurma tekniği ile bir tane kıymetlisine hiçç acımadan geçirdim. beni hızla bırakırken kim diye baktım. bu semihti ohhhh olsun o bunu hak etmişti. iki büklüm olurken
'ahhh. kızım manyakmısın sen lan..'
'asıl sen manyaksın ne halt yemeye korkutuyon beni'
'ben sana ne dedim lan bekle beni dedim. ahh... çabuk geç arabaya bunun acısını başka zaman alıcam esra'
'hayır ben yürücem sen sarışınla konuşmaya devam edebilirsin'
'ne o kıskandın mı' arkamdan seslenmişti sinirle dönüp
'seni mi kıskanıcam git işine ya' dedim.
'kıskanmadıysan arabaya geç acımın intikamını alırım yoksa'
'alamazsın binmiyorum sen git ben yürücem' dedim dönüp yürümeye devam ederken. arkama baktığımda koşuyordu. bense gülerek çığlık atıp koşmaya başladım. arkamdan gülerek geliyordu. aramızda çok mesafe yoktu gece olduğu için sokaklar bomboştu. kendisi benden büyük olduğu için yakalamıştı. belimden tutup kendine çevirdi ve belimden sıkarak kendine çekti az daha sıksa tüm kemiklerim kırılacaktı. ben kıvışladıkça daha çok sıktı alçım dışarda kaldı ama diğer yarımla sıkışıp kalmıştım. yüzlerimiz çok yakındı bir parkın içindeydik. kafamı kaldırıp 'bıraksana be' dedim. gülerek bakıp
'sen nerenin cinganısın böyle' dedi gülerek ilk defa bana gülüyordu hem de böyle
'ben bizim evin cinganıyım da sen arizona kertenkelesi olmalısın sayın patron'
'iyi bildin' dedi. sağa sola kıvışladım ama daha çok sıkmasına neden oldum suratıma gülerek bakıyordu. sağa sola kıvışlıyorduk dans eder gibi hala sırıtıyordu
'inatçı ve kötü bir yalancısın'
'ne yalan söylemişim ben'
'kıskandığını söylemedin' dedi sinirlendim kendimi çekmeye çalıştım
'ne kıskancam seni bırak yaa' dedim yüzü hala gülüyordu ve gözlerindeki bu bakış bana yabancıydı.
'ne zaman bırakmayı düşünüyon acaba'
'daha ne ceza vereceğimi bulamadım'
'offffff' derken bir anda yüzüme yüzüme su vurmaya başladı. park sulanıyordu. semihle ıslanmaya başlamıştık. 
'bırak ya ıslanıyoz' dedim.
'ıslan ne yapıyım' dedi. bizi suyun dibine sürükledi. Allahım deliydi bu. başımızdan aşağı su akıyordu ve beni hala bırakmamıştı kıkırdayarak kafamı göğsüne saklamaya çalıştım bilirsin ıslanmayı severim;).  Onun üzerinde sıfır kollu beyaz atleti ve gri eşofman altı vardı.bana bakarak sırıtıyordu. o da ıslanmıştı. saçımın içinden sular akıyordu semihin de benden farkı yokken gökyüzü mavileri ışıl ışıldı. üzerimiz ıslanmıştı. yüzümden sular akıyordu. bana bakıp
'makyaj yapmamanın yararları' dedi. saçımdan da sular akıyordu
'yeter artık bırak yaaa' diye feryat ettim zaten her yerimden sular akıyordu. beni bırakır bırakmaz semihi suyun üstüne ittim. 
'bittin' diyerek arkamdan koşmaya başladı. üzerimdekiler saten olduğu için çoktan yapışmıştı üzerime. alçıyla koşmakta zormuş lan. ayağımın takılmasıyla yeri boyladım. sırtüstü düştüm nasıl yaptığımla alakalı hiç bir düşüncem yoktu.  ben kalkarken semih üzerimde  eğildi. dışardan gören biri kesinlikle yanlış anlardı. 
'çekilsene ya'

SAKLI CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin