ÜÇ GÜN SONRA
kolumun ağrısı ne kadar hafiflese de oynattığım zaman çok ağrıyordu. derin mesele mevzusu tamamdı yani öyle inanıyordum üç gün boyunca görmemiştim. her ne kadar içimdeki bazı şeyleri atamamış olsamda zamanla olacaktı. şimdilik uzak ve soğuk davranayım yeterdi bana.erkek kılığında gezmek zorundaydım baran bizim evi izletiyordu. adamların yerini bile çözmüştüm. tarık üç gün boyunca bizde kalmıştı. bu gün tarıkla birlikte iş başı yapacaktık. annemle dün sargıyı sarmıştım göğsüme elimi bile kaldıramıyordum. dövmelerim çıkmıştı onları yeniden yapmam lazımdı. tarık odama girip
'evet ayten teyze bana sıkı sıkı tembihledi kıyefetlerini ben giyindircem. itiraz istemiyorum zaten açık hiç bir yerin yok sargıyı sarmış şortunu giyindirmiş ayten teyze'
'ama tarık ben gelmesem olmaz mı bak hala hastayım'
'olmazz ben ne yaparım sensiz hem asıl iş sende çizimcileri sen seçeceksin markaya yeni bir ismi sen bulacaksın ohoo sonbahara ne kaldı ki şurda bir an önce olması lazımmış abim dedi'
'semih bey dedi demek.'
'evet sen ortadan kaybolunca becerememişler hem sinan abiyle de konuştuk seni çok özlemiş öyle dedi ne işse?' dedi şüphelice
'sinanla aramda bir şey yok tarık saçmalama'
'ne biliyim geldiğini duyunca bi heycanlandı falan'
'o hep öyle çocuk ruhlu abartma bence'
'öyle diyosan' dedi.
'tarıkk bazı damarlarını semih bey den almışın'
'neden semih bey dedin ki?'
'tanımıyorum kendisini'
'eee önceden de iyi falan diyodun ki dediğin gibi de çıktı zaten tanımayan bi insan bilemez'
'kendisi bana iki seçenek sundu tarık ya abi ya da hiç bir şeyin dedi'
'sizin aranızda ne geçti ki?'
'nefret den başka bir şey olmadığına adım kadar eminim sevemedi beni hiç bi anlamda abi dediğime bile bir şeyler buldu en iyisi tanımıyormuş gibi durmak'
'diyecek bir şey bulamadım haklısın sanırsam' dedi. yanıma gelip
'gel bakalım giyinde çıkalım artık abimle kahvaltıya gidicez'
'ben gelmiyorum'
'esra saçmalama umut olarak geleceksin'
'hayır saçmalamıyorum artık semih beni yakınında görmek istemiyor anlamıyorsun tarık' dedim. tarığın kafası karışmış gibiydi
'tarık sen kafanı fazla yorma olurmu zamanla abini çözersin ve çözdüğünde anlarsın ki çözülmez bi insan' diyerek güldüm o da dediğime güldü. üstümdeki tişörtü çıkarırken kızarmadım değildi ama sargı bezi saolsun işime yaramıştı. gömleğimi giyindirmeden sırtıma dövme yaptı. o sırada zil basınca
' esra sen bekle ben kapıya gidip geleceğim' dedi. beklemeye başladım omzumda hala sargı vardı ve koluma desteklik takıyordum yaram acıyordu. sesler gelmeye başladı. tek elimle gömleğimi giyinmeye çalıştım odya semih girince çok şaşırsamda duvar gibi suratımı bozmadım. beni baştan aşağı süzdü boynundaki sinir damarı seğerse de yüzünden hiç bir şey okunmuyordu. kaşları hafif eğik yüzünde ki gülüş donmuştu. üstümde sargı bezi vardı çoğu yerim kapalıydı. semihin gözü köprücüklerimde takılı kalmıştı. tarık odaya girip
'abi sen niye girdin buraya' diye yandan yandan sertçe çıkıştı. bense aynı ruhsuzluğumla
'sıkıntı yok yardım et de bir an önce çıkalım tarık' dedim. yanıma gelip arkama siper oldu eminim semih göremiyordur. sırtımda ki dövmeyi söküp attı. olmuştu. sıra boynumda ki kuş tüyü dövmeye geldi. tarık ilk önce spreyi boynuma sıkıp eliyle yavaşça dağıttı. semihin öksürük sesini duyunca o tarafa baktım. kaçları iyice çatılmıştı derdi neydi ki bunun hem dün gelip ya abin yada hiçbirşeyin ne istersen diyo şimdide gelmiş tarıkla beni izliyordu.tarık
'abi bi sıkıntımı var?' dedi. semih
'yok koçum biraz acele edin yengeniz çok beklemesin' dedi. önüme dönüp dişlerimi sıktım yengeme sıçsınlar.. o dövmede tamam olunca. gömleğimi üzerime yavaşça giyindirdi koluma dokunmamaya dikkat ederek. karşıma geçti kafasını eğerek düğmelerimi ilikliyordu. yandan semihin bana bakığını hissediyordum. tarığın nefesi boğazıma vuruyordu. mesafe çok yakındı sanki ama ses etmedim tarığın kötü bir şey yapmayacağına adım kadar emindim. gömlek baya uzun olmuştu düğmeleme bitince alttaki şortumu çıkardı valla bunun kadar efendi bi insan görmemiştim. takımın siyah pantalonunu giyindirirken
'omzumdan tut düşme' dedi. omzundan tutarak giyindim. semih offlayıp puffluyordu. gömleği içime yerleştirip kemerimi bağladı. yakamı düzeltirken nefesini başımın üstünde hissettim bayağı uzundu. semih
'hadi ya bi giyindiremedin tarık ebru bekliyo'
'acelen varsa git abi biz esrayla yaparız kahvaltımızı'
'yok! yani şey bekliyom ya iişte' dedi. kıravatı taktı boynuma paçalarımı düzeltip kol düğmelerimi de taktı. buna sırıtmıştım aslında aklıma amsterdam da ki şarkı tanıtımında ki yakasını düzelttiğim aklıma gelmişti bir an da öpmüştü yanağımdan o gün. tarık da gülüp
' o gün aklına geldi demi e peki bu günde sen beni öp bari ödeşmiş oluruz' dedi. yine derin bi nefes sesi geldi. semih
'demek o gün bana artislik yapan sendin zaten bu ego başkasında da olamazdı'
'üstünüze tanımam semih BEY' dedim yavaşça. tarık ceketimi giyindirip koluma desteği de taktı. geriye saçlarımla bileklerime dövme kalmıştı. tarık
'bunu nasıl takıyodun?'
'şey örmemiz gerek de sen bilemezsin direk topla bu günlük idare etsin' dedim. tarık konuşmadan semih
'ben örerim' dedi. o öyle diyince nedenssizce kasıldım. nedense şu anda saçıma dokunmasını istemiyordum onun. semih ayaklanıp yanıma geldi saçıma el atacağı sırada tarık semihin eline dövmeleri tutuşturup
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI CENNET
Fiksi Remajao farklıydı diğerlerinden herkes'den farklıydı uğruna yanıp kül olduğum o küllerini bir türlü savuramadığım adamdı. bir gülüşüyle bana cenneti yaşatırken aynı zamanda cehennemi hissettiren adamdı. bir türlü beni sevemeyen bana karşı nefret besleyen...