Bölüm13

89 5 5
                                    

Sabah erken uyanmak zorunda kalmıştım duş almam lazımdı. Duşumu alıp kahvaltımı yapıp hemen üstümü giyindim. Siyah kot, siyah tişört. Siyah düz tabanlı sporları, deri ceketimi giyinip sırt çantamı alıp aşağıya indim. Mert beni bekliyordu marketin önünde muratla vedalaşıp kaskları taktık ben sürüyordum. Notere geldik o çocukta gelmişti. Altında son model bir araba vardı. Arabadan egoluca indi. Hiç sevmemiştim bu çocuğu. Notere çıkıp üzerime geçirdikten sonra egolu bebe ne hikmetse el sıkışıp güle güle kullan dedi. Bende teşekkür ettim. Mert de saolsun beni yalnız bırakmamıştı. Onada teşekkür ettim. Onu mahalleye geri götürdüğümde. Benim evin önünde kerimin arabasını gördüm içimden hayırdır inşallah çekmiştim. Motorumu park ettim ve anahtarı üstünden aldım. Kerim beni görünce arabadan inmişti.
'Seni aradım açmadın. Rahatsız etmedim umarım arkadaşınla işin mi vardı?' diye alttan alttan yapıştırdı valla ve şuan sesi bir garipti sevecen falan değil direk soğuktu. Bende olan biteni anlatınca gevşemişti ne hikmetse. Ve ben olanları anlatırken kahkaha atıyordu. Okula neredeyse gelmiştik. Arabayı park edip indik. Bahçede yürümeye başladık. Beni okulumun kapısına kadar bıraktı. Çıkışta otoparkta arabanın orada buluşacaktık. Derse girdim kırkbeş dakika arada edasız ne yapacağımı düşünüyordum. Sınıfta tek başımaydım. Telefonu açıp sosyal medyadan komik videolar izlemeye başladım. Bir anda sınıfın kapısı açıldı. Veee çağatay bende diyorum uzun süredir ne yapıyor hiç karşıma çıkmıyor diye sevinirken yine karşıma çıkmıştı. Bende diyorum sınıf nasıl oldu da bir anda bomboş oldu.
'Görüyorumda bugün yalnız takılıyoraun merak etme ben seni yalnız bırakırmıyım. Ne o keriminle feritin sattılarmı seni' diyip kahkaha patlattı.
'Önce sen ağzını topla onlar benim arkadaşım'
'Hep öyle olur zaten.' dişlerimi sıkıp hiç bir şey demeden telefonu karıştırmaya başladım.
'Ne o esra canlıma bakmaya cesaret edemiyorsunda sanaldan resimlerimemi bakıyorsun'
'Ya çağatay ben sende bir ego yığını olduğunun farkına vardım. Ama sonrasındada acıdım sana insanlığın yok diye. Sana iki dakika insan ol desem kaç saniyem kaldı dersin' diye lafı yapıştırdım hiç bir şey diyemedi. Ve tekrardan konuşmasını ses tonunu yumuşattı bana 'bak tamam sen haklısın zaten küçük bir hoşlantıymış boşuna incittim seni gel başa saralım arkadaş olalım' dedi daha iki gün önce sinirden köpüren vatandaş ama gözlerinden bir karanlık geçti bunun başka planları vardı. Bende 'başa sarmaya gerek yok hoşlantın geçtiyse ne ala benden uzak dur yeter lütfen' dedim bir şey diyemedi ama gök mavisi gözleri giderek koyulaştı. Kesin sinirlendi ama belli etmiyordu. Sınıftan hiçbir şey demeden çıktı peşinden takip etmeye karar verdim. Arka bahçeye çıkıp duvarı yumrukladı. Bu çocuğun çok büyük bir psikoloji sorunu vardı. Sonra kaldırıma oturdu. Sigarasını yakıp telefonunu çıkardı. Resimler açmaya başladı. Ama telefondaki surat hiç yabancı gelmiyordu. Duvarın yanında biraz daha başımı uzattım. Resim şimdi net görünüyordu. OHAAA bu resimde ben lise ikiye gidiyorum ve habersiz cekilen bir resimdi. Gülerek birine bakarken çekilmiştim. Diğer resme geçti sanayide babama yardım ederkenki çekilmiş bir resmim diğerine geçti mahallede top oynarken çekilmiş bir resmim diğerine geçti denize bakıyordum gözlerimi kapatmışım resim yine habersizdi. İyide niye aklım almıyordu neden yani. Benim gizli çekilen resimlerimin çağatayda ne işi vardı. Bir de şunu mırıldandı gülen resmimi tekrar açıp yüzümü büyüttü 'banada böyle güleceksin' dedi emin bir dille ve bunları görür görmez sınıfıma sıvıştım ben bu çocuktan korkmaya başlamıştım kesinlikle sapıktı ve psikopattı benimle ilgili planları vardı. Ondan ne kadar kaçarsam benim için o kadar iyi olcaktı. Beni takip ettirip resimlerimi çektirmişti nasıl bir manyak böyle bir şey yapar ve bir fotoğrafımın üstünden nerdeyse dört yıl geçmişti. Şimdi belli oldu baştan beri direttiği bu çocuk kesin sapıktı ve aklını bana takmıştı şimdi nasıl kurtulacaktım bilmiyordum. Başıma nasıl dertler açacaktı bilmiyordum. Lan bu bide evimi öğrendiydi ha aboo valla kapıyı kitleyip uyuyucam artık. Derse girdik ama bende dinleyecek hal kalmamıştı. Dersin sonunda çıkıp otoparka geçtim.hoca bizi erken bırakmıştı kerimi bekliyecektim kaportaya yaslandım. Etrafa bakınıyordum bir anda ensemde nefes hissettim. Başımı çevirmemle çağatayı görmem bir olduğu gibi çok yakın duruyorduk hemen uzaklaştım ondan.
'Düşündünmü şu arkadaş işini' dedi acaba iyi desemmiydi kendimden bir şekilde tiksindirebilirmiydim. Ama adam beni adım adım takip ettirmiş. Bir kere iyi dedikte gördük.
'Mmm düşündüm ve hayır' dedim sakince egoist değilim ama başıma gelceklerden korkuyordum o da
'Benimle arkadaş ol birşeyine karışmam. Belada olmam'
' takip etmekte yok ozaman ' dedim.
'Tamam yok' dedi eğer kabul etmesem bela olacaktı yani illaki öylede böylede bulaşacaktı. Yanımdan ayrılırken'ozaman sonra görüşürüz arkadaşım' dedi gitti o gördüklerimi unutmaya çalışacaktım. Belki tiksindirirdim kendimden. Her neyse ben düşüncelere dalmışken kerim geldi. Arabaya bindik ' ne o esra bir şey mi oldu biri bir şey mi yaptı çok dalgınsın?'
'Yoo iyiyim sadece.. Boş ver' dedim o da üstelemedi. Sessiz sedasız geçmişti kerim bende bir şey olduğunu anladı ve üstüme gelmedi. Çok anlayışlıydı. Arabadan indiğimizde beni çaprazdaki kuaföre götürmeye başladı.
'Ya kerim napiyon'
' kuaföre götürüyorum'
'Anladım da niye'
' sana bugün güzel saç ve makyaj yapsınlar ne de olsa sen benim arkadaşımsın ve seni arkadaşımla tanıştırıcam kuzeni ne kadar gıcık olsada' ah kerim ah sen semihin gerçek yüzünü görmemişsin.hemen bahane uydurdum.
'Bak saat ikiye geliyo toplantımız var.'
'O bende zaten şirket içi bir toplantı sen semihlerin toplantıda olman lazım.' off ya bunun amacı neydi keşke olanları anlatsaydım. Beni kuaföre sokup kuaför bayana 'sema hanım tam üç saatiniz var elbisesinin rengi bebek mavisi ve etekleri kabarık gerisi sizde' dedi ve beni içerde bırakıp kaçtı. Kuaförde bana yapılmadık işkence kalmamıştı. Aynaya hiç bakmadım direk borcum ne dedim borcunuzu kerim bey ödediler efendim dediler bende tam karşımda duran şirkete yürüdüm yoldan geçenler bana garip garip bakıyorlardı. Kesin orangutan suratlı maymun görünümü veriyordum hava çok soğuktu. Şirkete girip hemen soyunma odasına geçtim koltuğun üzerine giyineceklerden tutunda çanta ve ceketine kadar vardı. Ve üstünde bir not otoparka gel kapı açık arabaya bin biz toplantıyı yaptık direk yemeğe gideceğiz diye yazıyordu şuan gerçekten amacını anlamamıştım. üstüme bebek mavisi etekleri hafif kabarık ve kıvrık , askıları kalın olup biraz sırtımı açıkta bırakıyordu. Ama saçıma düz fön çekmişlerdi. Altınada beyaz simli bir ayakkabı elimde ise gri tonlarına yakın açık renk bir çanta vardı elbise miniydi son kez aynadan kendime bakmak istedim aynada kendimi ilk görüşümdü. Ben şoka girmiştim ilk defa bu kadar makyaj yapılmıştı ve ilk defa böyle giyinmiştim. Elbise tam bedenime göreydi. Saçımın ön tarafını ikiye ayırıp sadece ön tarafta az miktar saçımı balık sırtı örüp ikisinin ucunu arkada birleştirince yüzüm ortaya çıkmıştı. Saçım taa belime kadar geliyordu. Göz makyajında hafif grilikler kullanmıştı,üstüne eyeliner, rimel yapmıştı lan ne kadar uzun kirpiklerim varmış benim bu makyajla gözlerimin ela olduğu bir bakışta anlaşılırken dudaklarıma hafif pembelikler yapmıştı ve dudaklarımın da dolgun olduğunun yeni farkına varmış oldum yanaklarıma hafif bir allık yapmıştı. İşte böyleymişim ben yani kendimi görünce ufak çaplı şoka girdim diyelim. Önemli eşyalarımı el çantasına attıktan sonra asansöre binip aşağıya indim. Arabanın kabortasına yaslanmış beni bekleyen kerim doğrularak bana döndü ve bakışları kitlenip kaldı yanına geldiğimde kendine geldi ve
'Esra sen.. Sen çok güzel olmuşsun'
'Teşekkür ederim de biraz abartı oldu gibi ya'
'Sende o kadar uyumlu ki başkasında olsa abartı olurdu inan'
'Çok saol sayende patron' diyip gözkırptım. Ön kapıyı açtı bende bindim sizce ceketi unuturmuyum tabii ki de hayır hemen bacaklarımı örttüm zaten minicik elbise oturunca tüm açılırdı bacaklarım. Arabaya binince bana yavru köpek bakışı attı.
'Bir şey mi diyeceksin kerim?'
'Şeyy diyicemde senin tepkinden korkuyorum'
'Tamam ne isteyeceksin söyle kızmıycam'
'Esra tam altı ay önce bir sevgilim vardı beni başkasıyla aldattı banada sana benden başkası bakmaz dedi baksada güzel olmaz dedi'
'Vay pislik cani karı' dedim güldü ve devam etti
'İşte o da bizim semih ben ve kuzeninin ortak arkadaşı olduğu için o da yemeğe gelecek bana bir gecelik kız arkadaşım rolü yaparmısın. Başka senin kadar güzel kız arkadaşım yok yeminle olsa seni bulaştırmazdım' dediğinde karın ağrısını anlamış olduk. Ki bence böyle bir şey yapmakta haklıydı ama güzellikte ben olamazdım inanın bana.
'Oyun ileri gitmeyecekse yaparım ama güzel olduğumu sanmıyorum iltifat et diye demedim. Peki özel değilse aldattığı kişi kim?'
'Semih en yakın arkadaşım ama benim pınarla sevgili olduğumdan haberi bile yokmuş pınar buna sevgilim yok demiş işte böyle esra'
'Anladım gerçekten ağırmış bir de utanmadan gelicek ya gerçekten helal olsun'
'Onlara oyun oldugunu çaktırmayalım olurmu özellikle de pınara'
'Tamam kerim sen kafana takma onuda hallederiz' dedim napim ya kızın yaptığı şey çok ağır yani dayanamadım kerimi de o halde görünce çok üzülmüş her halinden belliydi. Zaten semihten her haltı beklerdim sevgilisi olduğunu bilsede fark etmezdi onun için adam hertürlü vatandaş ya. Sonunda restauranta geldik kerim inip benim kapımı açtı. Ben elbisem açılmasın diye tutarak indim. Sonra kerim kolunu uzattı koluna girdim içeri yürümeye başladık bir masada iki erkek bir kız vardı oraya doğru yürüdük ve ben her adımda heycanlandım salak semih ne diyecekti.sadece kızın yüzü görünüyordu ben bu kerimin zevkine tükürüyüm kızda tam bir sürtük tipi vardı. Masaya yaklaşınca herkes kerimin merhabalar demesiyle bize döndü semih şaşırmıştı bende aynı tepkiyi çağatayı görünce verdim. Tek tek ismimizi söyledik
'Esra?'
'Çağatay?' kerimin bana demediği kadar vardı.
'Esra?' dedi şaşkoloz mal gibi donup kalmıştı bir an inme indi sandım bende şaşırmış gibi
'Semih abi?' ağzıyla yana doğru abisini. şeyettiğim dedi. Kimse duymadı. Adının pınar olduğunu bildiğim kız şaşkınca bize bakıyordu sessizliği bozan kerim oldu.
'Hazır siz şaşırmışken az daha şaşırın yeni kız arkadaşım esra' masadaki üç kafada aynı anda 'ne?'diye kükrediler. Çağatay sinirden dişlerini sıkarken semih küfrediyordu. Çağatayla bu nasıl kuzendi hala şaşkındım.pınar bozulmuştu. Bozulsun yelloz utanmadan geliyo çocuğun gözünün içine baka baka oturuyo aldattığı çocuğun yanında. daha fazla dikilmek istemediğimizden geçip oturduk tam yanıma kerim oturmuştu. Karşımda semih çağatay tam solumuzda ise pınar oturuyordu. 'Burda karşılaşacağım aklımın ucundan geçmedi. Ortadan bir anda kayıp oldun'
Dalgaya vurarak 'işte kader nerde karşılaşacağın belli olmuyor.'
Semih inanamamış gibi 'siz gerçekten sevgilimisiniz şimdi iyi de hangi ara?'
' valla nasıl desem kerim çok centilmen beni okuldaki bir kaç kavgada korudu saolsun o kavga çıkaranlar sayesinde bu hale geldik' dediğimde bu cümleleri çağataya bakarak söylemiştim. Hala gözü maviden laciverte dönmüş bana bakıyordu ki semihinde farklı olduğu söylenemezdi. Semih ayrı bir şeye şaşırmış olacak ki 'peki çağatayla nerden tanışıklık?' dedi bana tek tek hesap sorar gibi
'Yere düşünce yardım etmek istedi ordan yani'
'Demek yeni yemini avlayamadın ha çağatay bak sen kapamadan kapmışlar' derken bile çağataya sinirli bakıyordu. Bu sefer sözü çağatay aldı
' peki sevgili kuzenim seninle esranın tanışıklığı nerden?' dedi tıslar gibi semihte
'Bir aralar özel asistanımdı sonra bana dayanamayıp kaçtı'
' özel asistanım derken bir gün bile yapmadım zeki çocuk' dedim bu konuşma uzardı kerim anlayınca kısa kesmek için menü istedi. semihin sinirli bakışları ve çağatayın kerime karşı öldürücü bakışları iticiydi. yelloza gelirsek esmer uzun zayıf ve çok süslüydü onun şuan suratındaki makyajın yarısı yoktu bende. kerim dediğine göre bizim okulda moda tasarım okuyormuş :D tipine gider. gözleri koyu kahve saçı turuncuya yakın bir renkteydi ve beni süzüyordu bir saat sonra dayanamayıp konuştu
'bari kerim senle yetine biliyormu?' diye ahlaksız bir soru sorunca semihin gözleri eşşek gözü gibi olurken çağatay elini masaya sertçe vurup
'istersen fazla saçmalama pınar' dedi tehditkarca pınarda
'ne o çağatay elinden oyuncağınmı alındı. yoksa kız sana yüz vermeyince egon mu incindi?' çağatay sinirlenirken semih
'esrayımı seviyorsun? başka sevecek adam mı kalmadı be oğlum' dedi. başta şaşkındı sonra hemen kendini topladı. dalga geçer gibiydi ama duruşu çok ciddiydi inanın hiçbirinin lafı umrumda değildi. kerim bir anda
'o benim sevgilim diye dokunacağım anlamına gelmiyor çünkü esra öyle bir kız değil pınar' dedi ve lafı yapıştırınca pınar bozuldu. çağatayında yüzü gevşedi. verdiğimiz siparişler geldi. yemek yemeye başladık pek konuşmak istemiyordum. başımı kaldırdığım an çağatay ve semihle göz göze geliyordum. kerime baktığımda bana bakıyordu bana tebessüm etti bende ona tebessüm ettim. pınar o sırada bize ters ters bakınca kerime göz kırptım ve pınarın bize baktığını anladı. yemek boyunca sadece dördü konuştu arada bana soru soruyorlardı ama konuşmalara dahil olmuyordum aslında biraz da semihten utanıyordum nedensizce. telefonlarına açmamıştım falan filan. telefonum çalmaya başladı ferit arıyordu açmasam ayıp olurdu müsade isteyip yanlarından ayrıldım.
'naber esra?'
'iyi ne olsun iş yemeğindeyim. senden naber?'
'bende iyi işin yoksa buluşalım mı diyecektim ama iş yemeğindeymişsin neyse artık sonra buluşuruz'
'olur sonra buluşuruz'
'neyse ben seni sonra ararım yine meşgul etmiyim' diyip telefonu kapattık. arkamı döndüğümde bir şeye çarptım. ve dengemi Allaha şükür bu sefer dengeyi sağladım çarpan kişiye bakmadan
'biraz dikkatli olsana' dedim gülme sesi geldi
'hep aynısın kaba kız? aa kız mı dedim pardon yanlış oldu' dediğinde başımı kaldırıp baktım semih malıydı hemen uzaklaştım
'ne istiyorsun?'
'sevgilin olduğu halde başkalarıylamı buluşacaksın hiç yakıştıramadım' dedi cıkcıklayarak. sonra devam etti
'kerimle sevgili olmadığınızı biliyorum bana anlattı boşuna banada rol kesme hem seninle daha hesaplaşacağız esra unutma' dedi tehdit edercesine bende
'hesaplaşacağımız hiç bir şey yok ben kaçmak istedim ve kaçtım' diyip hızlıca yemek masasına yürüdüm. çağatay bana
'esra iyimisin biri bir şey mi yaptı?'
'yok iyiyim' dedim. arkamdan semih de gelip masaya oturdu. bu kerim aptaldı ne diye rol yaptığımızı söylüyon ki mal. neyse yemekleri yedik kalktık. arabalara gittik pınar semihin arabasına bindi çağatay kendi arabasına binince bende kerimle arabaya bindim. kerime kızdım hemen
'ne diye semihe rol yaptığımızı dedin ki'
'ne biliyim ısrar edip sorunca bende söyledim benim amacım pınarın canı yansındı ama halinden memnun gibi'
'pınar seni sevdiğini söylese affedermisin?'
'tabii ki de hayır insan bir kere düşer hataya ve artık onu sevmemeye başladım. çok yapmacık geliyo artık'
'bu kanıya nasıl vardın hayret doğrusu çünkü ben onu görür görmez bu kanıya vardım' diyip güldüm o da
'Seni görünce onun yapmacık olduğunu anladım' diyince utandım bir şey diyemedim bana iltifat edilince hep utanırdım.
'işte şu utanışın bile ne kadar gerçek olduğunu gösteriyo' lan bu çocuk rol diye bana yürümeye başlamıştı baya
'bence abartma hem utanmadım ben. sen onu bunu boş verde gece klübüne mi gidiyoruz?'
' evet dans da edicez'
'bakarız artık' diyip güldüm. sonunda gelmiştik çok güzel bir yere benziyordu. arabadan indik. kol kola girdik çağatay ilk önce ters ters kolumuza bakmıştı valla ben bu çocuğun bahcedeki o hareketlerini gördükten sonra korkmaya başlamıştım her an herşey yapabilirdi. korktuğum için yanımda ki kerimin koluna daha sıkı yapıştım ve çağatay gözünü kolumuzdan alıp bana çevirdi. başlarda bayıldığım okyanusu andıran gözleri koyulaşmıştı. semih 'hadi gençler kapı önünde dikilmeye gerek yok' diyince hep beraber içeri girdik içerde çok yoğun bir ses vardı bize ayrılan masaya geçip oturduk burası oldukça büyüktü. dans edenleri gördükçe içim kıpır kıpır ediyordu dans etmeyi çok severdim ama normal dansı değil sokak dansı favorimdi. lisedeyken bizim çocuklarla hep kapışırdık beden dersinde. ben dans ederken tüm okul toplanırdı.her neyse konumuza dönelim kerimle benim arama semih oturmuştu diğer yanıma çağatay, onun yanına da pınar oturmuştu. hepsi ağır içkiler istedi ben o kadar ağır içmezdim. ilk hafiften başlamam gerekirdi dokunmaması için o yüzden alkollü meyve kokteyli istedim. valla bana bakış açınız nedir ne olur bilmiyorum ama babam bana öğretmişti içmeyi arkadaşların zorlar iç der içince sarhoş olma içmenin de adabını öğren demişti ulan hangi baba çocuğuna içki içmeyi öğretirdi. tabii ki de benim babam çünkü oğlu olmasını istiyordu. ama öğreterek kötü yapmamıştı en azından kendimi kaybetmiyordum. içeceklerimiz gelmişti. tadı çok güzeldi benimkinin. ve bu sıcağın içinde soğuk olmasıda ayrı bir güzeldi. herkes ikinci üçüncü bardağını bitirirken pınar konuşmaya başladı
'yarın bizim okulun dans yarışması var gelecekmisiniz?' demişti. semih
'yabancılarıda alıyorlarsa kaçırmam' dedi sapık herif.
kerim 'ben gelirim belki' dedi çağatayda onayladı sıra bana geldi hepsi bana baktı
'ben gelmem gidin siz' dedim gülümsedim. pınar denen yelloz duramadı
'ne o korkuyormusun yoksa dans edememekten' dedi benim kimseye kendimi kanıtlamama gerek yoktu ben böyle rahattım sonra semih laf attı
'esra ve dans? esra ya ankara havası oyna desem beceremez' dedi bana ters ters bakarak
'dans edemediğimi de nerden çıkardınız?' dedim. pınar tekrar atladı
'o zaman yarın gel kapışalımda görelim edebiliyormusun?' dedi semih kahkaha attı
'pınar yapma Allah aşkına göz zevkimi bozacaksın' dedi pınarda kahkahayı patlatmıştı. ben sinirlendiğim için kokteyli tek dikişte bitirip viski istedim sakinleştiriyordu beni.
' ee hadi cevap bekliyoruz' dedi pınar bunlar ciddiydi ama ben dans etmeyeli nerdeyse bir ay olmuştu ama korkmadım
'iyi gelirim' dedim.  viskim gelince bir yudum aldım böyle bir tat varmıydı acaba boğazımı yakıp inişi bile ayrı güzeldi. tabii ilk içişimde dışarı püskürtmüştüm o rezilliğimi unutamam :D
yalının en sevdiğim yeni şarkısı sesinde aşk var çalmaya başladı. ben gözlerimi kapatıp mırıldanırken. bir el elimi nazikce tuttu gözlerimi açınca kerimi gördüm dansa davet ediyordu. kabul edip kalktım. pistin ortalarına geçtik. ellerini belime koydu bende omuzlarına. boyumuz yakın olduğu için yüzlerimiz de yakındı kerimin bana çok yoğun baktığını görünce bakışlarımı kaçırdım. ne olduğunu anlamadan kolumdan çekildi çekene baktığımda pınarı da kerime attı. belimi sıkıca tuttu. bende zoraki omuzlarının ucuna ellerimi koydum.
'bana bak adamla madem sevgili değilsiniz sana niye öyle bakıyor ve sen niye dansa kalkıyorsun?'
'o benim arkadaşım da sanane?' dedim bir şey diyemedi sadece homurdandı derken. çağatay kolumdan çekip götürmeye başladı beni. sonra sessiz bir yere geldik bir odaydı. çağatay konuşmaya başladı
'benden bu kadar mı iğreniyorsun esra?' dedi sesi sakindi ama kendisi öyle değildi.
'senden iğrenmiyorum'
'ya ozaman benle dans ettiğin gün bana tiksinerek bakıyordun'
'ozaman benden senin sevgilin olmamı istemiştin. ben sevmediğim biriyle sevgili olamam'
'ama kerimle olmuşsun onun nesini sevdin?'
'sadece centilmen'
'Esra öpüştünüz mü?' dedi bir şey demedim onu alakadar etmiyordu.
'Sana dedim ilk öpücüğünü onamı verdin!' derken kapı açılmış semih bizi dinliyordu o ilk öpücük olayını bilmediği için şaşırdı. ve benle dalga geçer gibi güldü
'sen ciddimisin ya hangi devirdeyiz dur tahmin edeyim senin sevgilinde olmamıştır' dediğinde çağatay semihe
'sana ne lan sanane ' diye bağırdı tekrar cevabını beklercesine gözüme bakınca semihte merakla bana bakıyordu. bende
'hayır' diyip odadan çıkmıştım bu geceninde bokunu çıkarmaya başlamışlardı. birine çarptım yüzüne bakmadan geçip gidecekken kolumu tuttu bu kolumdan zoru neydi milletin? arkamı dönünce feriti gördüm seste
'esra napıyosun burda?'
'iş yemeğinden çıkıp buraya geldik' dedim pek iyi hissetmiyordum. ferit de bunu anlamış olacak ki kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. piste geldiğimizde çılgınlar gibi dans edenlerin arasına girip bizde dans etmeye başladık. aslında şuan moralim düzelmiş eğleniyordum. dans bana herzaman iyi gelmişti. ama artık gitmem lazımdı. ferite diyince en sessiz yer diyebileceğim bir yere geçip
'artık ben patronumun masasına gitsem iyi olacak'
'tamam sonra görüşürüz ozaman' diyip ayrıldık bizim masaya geldiğimde nerdeyse kusacaktım. semih pınarla, çağatay tanımadığım bir kızla öpüşürken kerimde bir kızla sohbet ediyordu kız kerimin dudaklarına yaklaştığı anda kerim kızı itti. ben o da öper sanıyordum. kerim
'esra' dedi şaşırarak 'anlatabilirim gerçekten' diyince bana gülme geldi biz gerçek sevgili değildik ve kızı ittiğini görmüştüm. o bana öyle seslenince diğer ikiside başını kaldırdı. çağatayın gözünden pişmanlık geçerken pınarla semih kerimden bile çekinmiyorlardı. çantamı almaya çağatayın yanına eğilince 'ben özür dilerim' dedi bende
'niçin ?' dedim şaşırarak.
'kızı öptüğüm için'
'iyide bundan banane istediğinle istediğini yap' dedim. gerçekten komikti ve bunu gülerek söylemiştim benim için daha iyiydi. ben böyle yapıca çağatay şaşırmış ve birazda bozulmuştu. ya yok artık :d bu kızı beni kıskandırmak için öpmüştü ama ben istediği tepkiyi veremedim. semihse
'bakta biraz nasıl öpüşülür öğren' dediğinde
'bunu öğrenmeme gerek yok çünkü hiç bir zaman işime yaramayacak' dedim ama karşılık bir şey diyemedi. kerime
'senin için bir mahsuru yoksa ben gideceğim'
'ben bırakırım seni'
'gerek yok ben taksiyle giderim.'
'Saçmalama tabii kide ben götürücem buraya benimle geldin' dedi. bende kabul ettim. arabaya bindik kerim 'esra ben gerçekten özür dilerim sen yanımdayken başka bir kızla konuştum'
'kerim özür dilemene gerek yok biz gerçek sevgili değiliz sonuçta yani istediğin herkesle konuşabilirsin.' dedim kerim bir şey demedi ama soru sordu.
'çağatayın senden ne istediğini az çok biliyoruz da ya semih seni niye kıskandı?'
'aramızda herhangi hiç bir şey yok. kıskanmadığınada adım gibi eminim bence bunları uydurup ağzımdan laf almaya çalışma çünkü gerçekten aramızda hiç bir şey yok olamaz da' dedim ve güldü bende güldüm eve gelmiştik. arabadan iyi akşamlar diyip indim. gözüm marketi kapatan muratla merte takıldı. kerim gitmişti çoktan mert beni görünce tanımak istercesine biraz daha baktı yanına geldiğimde 'esra senmiydin bende kimse bu kız diyordum'
'sende haklısın arkadaşım beni bu halde hiç görmemiştin ama iş yemeği söz konusu olunca mecbur kalıyorsun'
'aslında güzel olmuş ha' diyince kahkaha attım.
'mert yarın bir yellozla dans ta kapışıcaz gece klübünde sende gelsene yoksa yalnız gidicem. muratta gelsin'
'ben gelirim de murat sevgilisiyle buluşacak'
'olur. o zaman akşam yedide evin önünde buluşalım.'
'tamam'
'iyi geceler'
'iyi geceler esra' dedi ve ben eve kendimi attım kapıyı kitleyip. içeriye geçtim. ilk önce ışıkları yaktım. karanlık odama geçtim ışığı yakmadan üstümdekileri çıkarıp banyoya geçecektim sırtıma ulaştığımda fermuarı açtım. tam omuzlarımdan indirecektim ki ensemde bir nefes hissettim direk döndüğüm gibi suratına yumruk yedi. hemen lambaları açtım. karşımda semihi görmeyi beklemiyordum
'amma da elin ağırmış lan.'
'gerizekalı!!! ne arıyorsun evimde sapık'
'ya az daha hissetmesen ne olurdu '
'hee hissetmeseydim de rahatca izleyeydin demi defol evimden!! hem sen nasıl buldun evimi'
'gitmiyorum. gidecek yerim yok'
'sen bulursun zengin adamsın hadi defol evimden'
'bizden sonra dans ettiğin herifin kim olduğunu söyle gidiyim o zaman'
'sana ne Allah aşkına defol ya'
'söylemezsen gitmem'
'çocukluk arkadaşım oldumu defol şimdi'
'aranızda bir şey yok yani?'
'her konuştuğum insanla aramda bir şey olacak diye bir şey yok defol!!!' dedim sonra kalkıp kapıya yöneldi arkasından gittim mallık benim kapıyı ne diye kitlemiyon bir de karanlıkta üstünü çıkarıyon. çıktıktan sonra kapıyı sonuna kadar kitledim.
'bu kadar nefret etme en büyük aşklar nefretle başlar'
'sana aşık olacağıma bileğime iki çizik atar geberirim daha iyi' dedim güldü ve gitti. çok dengesizdi sırf bunu öğrenmek için buraya gelmişti. üstümü çıkarıp duşa girdim çıktıktan sonra müzik çalarak saçlarımı küçük küçük ördüm. telefonuma mesaj geldi açtım baktım kerimden di'yarın izinlisin hadi yine iyisin ' yazıp gülücük koymuştu. mesjı kapatıp dans ettim yarın ki dersim kolay olduğu için kendime okuluda tatil etmiştim hemen yatağıma girip müzik açıp uyudum.

SAKLI CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin