sabah mustafadan mesaj geldi. akşam göztepenin maçı varmış göztepe takımına aşık bir kızdım hiç bir maçını kaçırmaz radyodan da olsa takip ederdim. mustafa beni akşam maça götürecekmiş ve bir kaç arkadaşıda gelecekmiş. üzerime kırmızı sarı göztepe formamı giyindim altına dar paça siyah kotumu.bu gün nasıl olsa dışarıda çekim yapacaktık ve semihin yanında durmayacaktım.ama ilk önce okula gidecektik. bu günde dans eğitimi olduğu için çantama dans grubunun koyu mor ve turuncu karışımı sıfır kol göbeği açıkta bırakan V yaka salaş formasını ve şort eteğini koydum ve bu bana oldukça kısa gelmişti mecburen giyinecektim yoksa kareografi bozulurdu. mustafaya dans eğitimim olduğunu söylemiştim ve mustafa oldukça güzel dans ederdi. çünkü bana dans etmeyi öğreten de oydu. kayıt olmamıştı ama bu günkü derse gelmeyi düşünüyordu. mustafanın dersi erken başladığı için o erken çıkmıştı. Göztepe formam oldukça bol olmuştu üstüme. deri ceketimi giyinip çıktım. sevgili motoruma bindim. yine hızlıydım. ışıklarda durdum. yanıma bir araba beni sıkıştıracak şekilde durdu bu semihten başkası değildi. ama ondan korktuğum falan yoktu. yandan bir bakış atıp bıyık altından güldü. haha beni böyle küçük şeylerle korkutabileceğini zannediyordu. ama ben korkmazdım. ışık yandığı sırada beni sıkıştıracak şekilde hareket ederken durmadım bende inadına üstüne gidince arkada kalan o olmuştu. buna delirdiğine emindim. motorumu güzel bir yere park ettim. sırt çantamı tek kola indirirken. aniden gözlerim kapatıldı ve karnımdan tutarak kendine çekti. hımm bu koku ve bu şaka :D tabii ki de mustafa
'mustafa' dedim şirince.
'bildin güzelim' dedi. yanaklarımdan hızla öperken semih yanımıza geldi. ruhsuz duruyordu. mustafayı görmezden gelerek bana bağırmaya başladı
'sen aptalmısın az kalsın ölüyordun. gözün mü kör sana yol vermedim'
'bende benim olan yolu sana yedirtmedim bilmem yaptığın şeyin farkındamısın. semih abi' diye çıkıştım. semih sinirle
'bana abi deme' dedi. mustafa ne olduğunu anlamıştı. ve benim ne kadar inatçı olduğumu bilirdi. semih yanımızdan ayrılırken mustafa beni okuluma götürmeye başladı. sınıfımın önüne konuşa konuşa geldik. yine gıcık olduğum gibi yanağımdan makas alıp korktuğu için hızla uzaklaşırken göz kırpıp
'o kıyafetlerin içinde nasıl durduğunu deli gibi merak ediyorum güzelim' diye bağırdı. utanacağımı bildiği için böyle yapıyordu. makas aldığı yanağım yanıyordu artık nasıl sıktıysa öküz. Sakın yanlış düşüncelere kapılmayın beni senelerce mayoyla gören bir insan hele ki mustafa gerçekten böyle bir şey söylemezdi sadece beni utandırmayı çok seviyordu.sırama geçip oturdum. sınıfta bir grup göztepeli vardı. aynı benim kafadan tezahürat ediyorlardı. bende deri ceketimin önünü açıp sıraya fırlattım tezahürat yapan kızlı erkekli grubun arasına girdim. ege ve semih gelmişlerdi garip garip bakıyorlardı. o manyak grubun arasına girdim. omuzlarımızı tutup daire şeklini alıp döne döne tezahüratın sonunu yapıp bitirdik. çılgın bir insandım doğru :D e napim şehrimin takımıydı.sırama geçerken formamı düzeltiyordum önü full açılmıştı dedim ya bol forma diye bu formayı bana mustafa hediye etmişti. bileğimdeki sargıya kan sızmıştı ah aptal kafam hemşire bu elini kullanma demişti. nefes nefese kalmıştım. semihle ege benim sıramda oturuyorlardı. fatma onların yanında yerini almıştı onların dibinde oturmak istemiyordum. oturmadan çantamdaki şişeyi çıkarıp kafama diktim tam bir sokak çocuğu gibiydim. derslerin sonuna gelirken dans eğitiminin zamanı gelmişti. fatmayla ve bizim sınıfın diğer kızlarıyla soyunma odasına geçtik. aynanın karşısında saçlarımı hemen balık sırtı ördüm sonra formayı giyindim ama benim üstümde diğerlerinden farklı duruyordu. üstüme tam oturmuştu ve kısaydı fatmaya bakıp
'fatma ben gelmiyorum'
'niye saçmalama ya'
'kızım üstümün halini görmüyonmu normal durmadı çok açık'
'bence bizde normal durmadı sanki senin fiziğin için dikilmiş mükemmel görünüyorsun ve açık değil sana öyle geliyo alışık değilsin' dedi. diğer kızlara baktım hepsi normaldi. ama buna çıkmamda lazımdı en fazla ne olabilirdiki? beyaz düz taban sporlarımı giyinip fatmanın arkasına saklana saklana çıktım. mustafa gelmişti. herkesin eşi yanına giderken ben hala fatmanın arkasındaydım. fatma bir anda bilerek çekildi önümden ben mal gibi kalmıştım ortada fatma bana bakarak güldü ağzını oynatarak 'sen tam bir malsın' dedi gözlerimi devirdim. mustafa şok içinde bana bakıyordu. egeyle semih de aynıydı bu günlerde hiç alışık olmadığım şeyler giyiniyordum. semih bana ters ters bakarak ' kalan parçaları ne yaptın?' dedi. onu umursamadım bile mustafa semihe 'sen anlamassın kardeşim boş ver' dedi gülerek. mustafa sargı bezine dikkat ederek beni kendine çekti. sonra
'kızım sen beni katil mi edecen'
'valla mustafa haklısın hep fatma yüzünden zorla çıkarttı ben üstümü değişip geliyim zaten formam rahattı.' diyip adımımı attığım anda mustafa kolumdan tuttu
'saçmalama mükemmel olmuş şu koca salonda bir tane kızda bile böyle durmamış' dedi.
'ya hep bana gaz veriyon değişiyim hem rahat hareket edemem'
'Olmazzzz. İzin vermiyorum.' dedi. Ben gidemedim. Salona ozan girdi. Bana göz kırptı. Yanına partnersiz birini almıştı. Dans etmeye başladık. Mustafa bilerek elini tikime değdirdi. Zaten tişörtün yarısı açıktı. Tam bel girintimde huyum vardı. Şekilden şekle girdim yeminle. Mustafa bıyık altı gülerken
'Bunu fena ödeyeceksin mustafa' dedim. Kendini tutmayı bırakıp kahkahayı bastı. Dans molası vermiştik. Ozanla mustafayı tanıştırdım birbirlerini sevmişlerdi. Onlar konuşurken ben soyunma salonuna geçtim. Suyumu almamıştım. Ben suyumu içerken bir anda kapı kapandı ve kilitlendim. Arkamı döndüğümde bir karartı geçti. Kapıya doğru yürürken soyunma kabinlerinden birine hızla çekildim. Daha ne olduğunu anlamadan sırtım kabine yaslanmıştı. Şaşkınca gözlerimi açtım. Karşımda bir çift gökyüzünü andıran göz vardı ve bu gözler alev alevdi. Bu semihdi. Korkmuştum aslında. Dibime kadar girip.
'Üstündekileri hemen çıkarıyorsun' dedi. Yine gıcıklığı üstündeydi. O gıcıksa bende gıcık olabilirdim o halde.
'Neden semih abi' dedim meraklıymış anlamamış gibi.
'Ben istiyorum çünkü'
'Ama abicim her şey senin istediğin gibi olmuyo maalesef' dedim. Onu itip çıkacakken beni tekrardan sertçe kabine yasladı.
'Bana bir daha abi deme duydunmu?' dedi. Dişlerimi sertçe sıkıyordum. Allahtan sabır dileniyordum. Semihte sinirliydi ben tamam demeyince kabine sert yumruğunu geçirdi.
'Duydunmu?' diye gürledi kesinlikle bununda psikolojik sorunları vardı takıntılı manyak. Bende daha fazla uzatmadan
'Tamam semih' diyince yüzü yumuşadı bende bu aralıktan faydalanarak onu üzerimden sertçe itip
'Daha çok beklersin semih abicim' dedim.
'Senin abini s....m' dedi. Hızla bana doğru gelirken gözü dönmüş gibiydi bu sefer bende korkmuştum valla. Koşarak kapıya gittim. Ama kilitliydi açılmıyordu. Semih bana yaklaşırken hızla sağıma soluma baktım anahtarı yere atmıştı. Hemen alıp kapıyı açtım arkamdan gürledi
'Esraa!!' diye valla hapı yuttum. Bu gün şirkette birlikte olmasakda bunun yarını vardı öbür günü vardı. Yine ozanı takip edip dans ettik. Dans eğitimi bittiğinde kan ter içindeydim. Mustafada öyleydi. Duşa girdim hemen. Çıkıp normal kıyafetlerimi giyindim. Soyunma odasından çıktığımda mustafada duş almıştı. Nemli olan saçlarını düzeltirken o kadar karizmatik di ki anlatamam size. Ardından semih ardından ege çıktı Allahım ben cennetemi düştüm acaba dedim ama kendime hen geldim. Bunlar bana göre iş değildi. Benim saçlardan hala sular akıyordu yanımda havlu yoktu. Mustafanın yanına gittim. Çantasını yerleştirirken beni fark etti semihle ege bize bakıyorlardı. Mustafa bana
'Bu ne hal saçını ne diye kurutmuyon sen hastalanacaksın şimdi' dedi. Üzerine oturan beyaz atletiyle çok yakışıklı duruyordu. Çantasından havlu çıkardı.
'Ne yapıyon' dedim. Burada sadece dördümüz vardık. Mustafa
'Hastalanmanı izleyemem sen hastalanınca çok ağır oluyo' dedi. Havluyu almaya çalıştım vermedi.
'Ben kurutucam' dedi. İnattı arkadaş arkama geçti
'Başını geriye doğru bırak' dedi. Dediğini yaptım saçlarımın yaşını yavaş yavaş alıyordu. Gözlerimi kapadım. Şuanda egeyle semihin bizi izlediğine adım kadar emindim. Mustafa böyle yaptıkca uykum geliyordu. Ege
'Yeter artık hadi ya gidelim' dedi. Mustafa egenin bu ters çıkışına ters cevap verdi
'Kimi bekliyosunuz ki gidin siz bizim dışarda fotoğraf çekimimiz var zaten' dedi. semih mustafanın elinden sertçe havluyu çekti ve yüzüme fırlattı. mustafaya da
'bence kendide kurutabilir' dedi. mustafanın gerildiğini hissettim ki mustafa bir sinirlendimi semihi işi falan hiç bir şeyi gözü görmezdi. saçlarım nemliydi. havluyu düzgünce katladım. mustafaya
'saol mustafa kurudu zaten. daha çok işimiz var hadi gidelim biz' dedim. mustafa semihle egeye ters ters bakarken havluyu elimden alıp çantasına koydu. koridorda yürürken mustafayla sohbete başladık. mustafa
'esra ilk şirkete gidelim ordan karavanla resim çekileceğimiz yerlere gidicez '
'tamam o zaman şirkette görüşürüz' dedim. bahçeye çıkmıştık mustafa
'dikkatli sür' dedi.
'tamam merak etme' dedim. motoruma bindim. şirkete resmen egeyle yarışarak gelmiştim bana inata basıyordu resmen derdi neydi acaba. şirkete geldiğimde daha mustafayla semih gelmemişti. egeyle ben gelmiştik. motordan indim. arkamı döndüğümde ege dibimdeydi. bir adım geriledim. korktum lan o kadar dibime girilirmi. suratıma sert bakıyordu. hiç beklemediğim şeyi yaptı. kolumdan tutup kendine çekti. şoka girmiş ona bakıyordum. sinirliydi.
'mustafa senin sevgilin mi?' dedi. ben tam konuşacakken mustafa beni kendine çekti. semihte egeyi kendine çekmişti. mustafa konuştu yüzünde alaycı bir sırıtma vardı.
'sevgilisiyim' dedi. ege sinirle giderken. semih mustafaya şaşkınca bakıp
'daha önce bahsetmedin' dedi. gözleri kısılmıştı. mustafa
'değil zaten. esra bu güne kadar bir kişiyle bile çıkmadı.' dedi. semih pis bir kahkaha attı
'eminmisin kardeşim. bence hiç öyle değil' dedi. mustafaya olan biteni anlatmıştım ve beni en iyi tanıyan oydu. yüzü ciddileşip konuştu
'esrayı 18 yıldır yani doğduğundan beri tanıyorum kardeşim. her şeyini bilirim. bu güne kadar bir tane sevgilisi bile olmadı sadece arkadaş olarak konuştukları var ve ben onların hepsini bilirim' dedi. semihin yüzü ciddileşirken aklına bir şey gelmiş gibi baktı sonra dudaklarının yanı memnunca yukarı doğru kıvrıldı. aklından ne geçtiğini anlamıştım. pislik ama ben onun düşündüğü gibi düşünmüyordum ilk öpücüğüm hala bendeydi çünkü bende hiç bir his karşılık olmadı yüzüne nefretle baktım. mustafayla karavana gitmeye başladık. karavanın içine girdik büyüktü ve giyineceğim elbiseler vardı. iki kişi vardı bunlar kuaför olmalıydı onlara selam verip oturduk. izmirin bazı ilçelerinde şirin görüntüsü güzel olan yerler vardı oralardan birine gidecektik. bir yere geldiğimizde mustafa karavanı durdurdu. dışarı çıkıp baktı burada taştan evler vardı. karavanı kenara çektik. mustafa kıyafetleri elime verdi. siyah çiçek desenli tulum üzerine krem rengi uzun ceketi verdi ayağıma püsküllü süet yarım çizme verdi. bunları giyinip çıktım saçlarım şu an dalgalıydı kuaförler ufak dokunuşlar yaptılar hafif bir makyaj yaptık sonra çekimlere çıktık. mustafa nasıl poz vereceğimi tarif ediyor şekilden şekile giriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI CENNET
Teen Fictiono farklıydı diğerlerinden herkes'den farklıydı uğruna yanıp kül olduğum o küllerini bir türlü savuramadığım adamdı. bir gülüşüyle bana cenneti yaşatırken aynı zamanda cehennemi hissettiren adamdı. bir türlü beni sevemeyen bana karşı nefret besleyen...