ÜÇ GÜN SONRA
Evet tam üç gün geçmişti bu gün çağataya verdiğim sözü tutacaktım. üç gün boyunca gitmediğim şirket kalmamıştı. ama hiç bir yerden iş çıkmamıştı. artık şirketlerden umudumu kesmiştim. başka işlere bakmam lazımdı. artık garsonluk marsonluk ne gelirse gidecektim mecburdum paralar suyunu çekerdi yoksa. bugün sırf siyahlarımı giyinip gidecektim. çayımı ısıttım. kahvaltımı yapıp çıktım. iş arayacaktım. ama ilk önce en gözde cafelerden başlamam lazımdı ne kadar lüx bir yer olursa maaşım da o kadar iyi olurdu. ilk önce bebek tarafına geçtim. tek tek camlarındaki afişlere baktım sonunda bir yerde bayan eleman arıyorlardı biraz elim yatkındı şirkette işe girmeden önce yaz tatillerinde garsonluk yapardım. içeriye girdim. baş garsonla görüşmek istediğimi söyledim baş garson geldi yanıma babam yaşlarında bir adamdı ama üstü başı jilet gibiydi. çalışanların hepsi jilet gibiydi ve fizikleri on numaraydı. amca
'hoşgeldiniz hanımefendi'
'teşekkürler beyefendi. ben garsonluk için gelmiştim.'
'daha önce böyle bir işte çalıştın mı?'
'4-5 sene boyunca yaz tatillerinde garsonluk yaptım'
'o zaman bu işi biliyorsun'
'Biliyorum efendim'
'okuyormusun?'
'okuyorum efendim üniversite muhasebe ve finansman birinci sınıf öğleden sonraları için çalışma saatlerim uygun olurmu?'
'saat tam bir de iş başı yapacaksın ama üç günlük bir deneme yapmamız gerekli. maaşınız aylık 1.200tl olacak'
'tamam efendim'
'yarın işe gel deneme sürecine başla'
'teşekkür ederim kolay gelsin' dedim ve cafeden çıktım. inşallah beğenirler de bu işe tutunurdum. yavaş yavaş okula gitmeye başladım. okula geldiğimde daha dersin başlamasına bir saat vardı. bende kantine geçip şekersiz demli bir çay alıp masalardan en dikkat çekmeyenine geçtim oturdum. dün ki dövdüğüm çocuklarda gelmişti ama beni görmemişlerdi etraflarındaki kızlara laf atıyorlardı. telefonumu çıkarıp açtım. üç cevapsız vardı annem,babam, çağtay.. tabii gün geldi aramazsa olmazdı. tekrar çalmaya başladı telefonum açtım
'niye kapalı senin telefonun!'diye bir kükreyiş duydum cevap vermedim verirsem işim kötü olurdu yüzdük yüzdük kuyruğuna gelmiştim.
'nerdesin söyle hemen'
'kantinde en arka masadayım' dedim ve telefon aniden kapandı. saniye geçmeden çağtay kantine girdi herkes bir anda ayaklandı. çağatayın nereye gittiğine baktılar çağatayın elinde çantalar vardı ben ayağa kalkmamıştım. çağatay masaya oturunca ayaktakilerde oturdu. ama çoğu kişi bizim masaya bakıyordu. bakışlarımı insanlardan çekip çağatayın gözlerine baktım biraz sinirliydi kısık sesle 'senin telefonun ya meşgul yada kapalı neler çeviriyorsun gerçekten merak ettim'
'bence o kadar merak etme boş ver beni'
'şimdilik! boş verelim. şu çantaları al akşam için kıyafet ve ayakkabın var bunları giyineceksin. evinin adresini ver ben gelip alıcam'
'benim kıyafetlerim var ve sen bana adresi ver ben kendim gelirim.'
'öyle bir şey olmayacak unutsan iyi olur yoksa.. olacaklardan sorumlu değilim' dedi mecburen tamam dedim. kısık sesle konuşuyorduk etrafımızdaki herkes bize bakıyordu.
'ama gerçekten ben kendim gelirim'
'esra ben alıcam' dedi ee napim artık adresimide verdim. masadan kalktı gitti. telefonumdan internete girdim. çağatayın bir sürü fan sayfasından istek gelmişti birine girip bakmaya başladım ki daha yeni konuşurkenki fotoğraflarım yayılmıştı bile gerçekten şoka girmiştim altına iyili kötülü bir sürü yorum yapılmıştı ama hiç biride umurumda olmadı bu gece bitecekti nasıl olsa.bugün bir dersimiz vardı parti saat akşam 6 da başlıyordu. dersten çıktım edayla vedalaşıp eve geçtim. çantaları yatağın üzerine firlattım. hazırlanmam için iki saat vardı hemen çayı ısıtıp bir bardak içtim sonra yatak odasına geçip elbiseyi çıkardım baktım. Bordoydu yakasında gri gül detayları vardı. Eteği aşağı doğru açılıyordu çok kısaydı. ben bunu nasıl giyinip gezecektim gerçekten merak konusuydu. ayakkabı olarak krem rengi rugan steletto ince topuk vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI CENNET
Teen Fictiono farklıydı diğerlerinden herkes'den farklıydı uğruna yanıp kül olduğum o küllerini bir türlü savuramadığım adamdı. bir gülüşüyle bana cenneti yaşatırken aynı zamanda cehennemi hissettiren adamdı. bir türlü beni sevemeyen bana karşı nefret besleyen...