Bölüm 11

92 6 3
                                    

hande yapacak bir şey yok seni istiyolar dedi ağız hareketiyle masadaki bana bakan iki çift göze bakarak
'kusura bakmayın efendim arkadaşım sizinle ilgilenecek'
'ama sen ilgilenseydin nolurdu ki ' dedi beyaz çocuk bir şey demeden masadan ayrıldım. handenin elinden tepsiyi alıp dişerimi sıkarak çağataygilin masasına gidip. tek tek önlerine koyarken bir anda saçınmdan tokayı çekti ve uzun saçlarım çağatayın kucağına düştü. oda koklamaya başladı tam ellerin uzattığında elim boşa çıktığı için hemencecik saçlarımı arkama attım sinir küpüne dönmüştüm şuanda.
'o piç çocuk ne dedi sana?'
'efendim istediğiniz bir şey varmı?' dedim.
'var.! masaya otur tam yanıma şu pasta senin için'
'kusura bakmayın efendim müessesemizde böyle bir şey yok. afiyet olsun'
'o müesseseyi ben değiştiririm.' dedi ve birine seslendi. 'görkem bey bakarmısınız' buranın müdürüydü hemen geldi adam
'çağatay bey hoşgeldiniz nasıl yardımcı olabilirim?'
'garsonunuzun masamda oturmasını istiyorum'
'kusura bakmayın çağatay bey babanızın koyduğu kuralları biliyorsunuz birini ihlal edersem beni kovar' dedi ohaaa bura çağataygilinmiydi yuh artık ya bu kadar tesadüf olamazdı gerçekten buranın onların olduğunu öğrendiğimde müdüre
'kusura bakmayın müdürüm ben işe başlamak istemiyorum kendinize başka bir garson bulun' dedim. dediğim anda çağatay bana sinirli bir şekilde baktı. ben soyunma odasına geçip üstümü değiştirdim. kafama beremide takıp çıktım soyunma odasından. hande beni arkada yakaladı kızım nolduda bir anda çıkmak istedin diye sordu telefon numaralarımızı almıştık sonra konuşalım dedim. ben çıkarken çağatay ayaklandı çıkışa geldiğimde beyaz çocuk esra lütfen bir cevap ver kusura bakma ama yabancılarla pek konuşmuyorum dedim çocuk anladım der gibi başını salladı ve şunuda dedi 'olurya bir yerde karşına çıkarsam tanışırmıyız?'
'neden olmasın iyi akşamlar' dediğim anda çağatay çocuğu kendine çevirdiği gibi yumruğu kafasına gömdü 'o dediğin ben oldukca olmayacak' dedi çocuğun dibine çöktüm 'iyimisin?'
'benimi merak ettin' dedi saf saf heycan yaparak 'yok bir şey oldumu diye' derken bir anda kolumu tutup beni ayağa kaldıran çağataya şaşkınca baktım. tüm cafe bize dikkat kesilmiş baştan beri bizi izliyorlardı bu sefer kolumu kurtaramamıştım 'bırak' dedim nefret dolu sesimle bırakmadı tüm gücümü kini orda toplayarak bir kez daha kolumu çektim bende şaşırıyordum gücüme gerçekten. kolumu alıp arkama bakmadan çıktım bisikleti yerinden söküp çntama kilitimi attığımda beni ordaki duvara yapıştırıp 'benden başka hiç bir erkekle görüşmeyeceksin anladınmı?' dedi bende dalga geçer gibi 'sen kimsinde bana karışıyorsun' dedim. Bir anda gözleri dönmüş gibi olduğu anda omuzlarından tutarak ittim bir kaç saniye afallaması işime geldi zaman kaybetmeden hemen bisikletime atladım. Arkamdan 'nasıl olsa aynı okuldayız yine karşılaşırız' dedi bende hııı ondan der gibi yaparak ordan kaçtım bu pislik yüzünden iştende kaçmıştım. Şimdi işsiz kalmıştım. Çıkmasaydım işten bu salak bura benim mekanım havaları taslıycaktı. Sonunda eve geldim bisikleti aşağıya sağlamca bağladım. Eve çıktım. Edaya olanları telefonda tek tek anlattım. Eda şoka girdi resmen. Sonra eda bana şaşıracağım bir şey söyledi. Kerim benim daha önce özel asistanlık yapıp yapmadığımı sormuş eda da yaptı demiş. Kerim yarın bir şirketime gelsede konuşsak şartlarda anlaşırsak benim özel asistanım olarak işe başlasın demiş. Bunu kerim bana söylemeye çekinmiş acıdımda ondan işe aldım sanmasın diye ya ne kadar da düşünceli bir insandı gerçekten şaşırıyordum böyle bir kardeşim olmasını gerçekten çok isterdim. gerçekten çok sevinmişdim Allaha şükür adam akıllı bir işim olacaktı tabii şartlarda anlaşabilirsek. çok yorgun hissettiğim için bir duş alıp direkmen yattım.
sabah kalktım güzelce elimi yüzümü yıkadım. kahvaltımı ettim. bu gün iş görüşmesi gibi bir şey yapacağım için siyah kot, koyu mor spor bir gömlek, siyah düz taban sporlar, deri ceketimi giyinip aşağıya indim. bisikletimin üzerine binip giderken marketten çıkan çocuk selam verdi ben de ona selam verdim. hafif bir tebessüm etti. tatlı çocuktu aslında birde gülünce gamzeleri çıkıyordu. yoluma bakarken yolun sonundaki son model olan ve çağataya ait olan arabayı gördüm bu çocuk psikopattı kesin. arabayı görünce ara sokağa saptım. ve hızımı arttırdım. arkamda araba sesi duyunca dönüp bir daha baktım peşimden geliyordu. pedallara biraz daha asıldım tamam beni yakalayabilirdi. arabayı tam dibimde hissedinde bisikleti sağa çekip sürmeye başladım bana seslendi
'esra! o marketteki çocuk ta kim niye sana güldü?' cevap bile vermedim. duymamış gibi devam ettim son ses tekrar bağırdı sesi çok sinirli geliyordu 'esraa!!!' dedi dönüp baktım gözü dönmüş gibiydi. bu çocuğun derdi neydi gerçekten çözemiyordum. tam bir takıntılı psikopattı ondan kurtulmak için bir kere dans ettim diye kendini bir şeyim zannetti bilemezdim bunun manyak olduğunu. delirmiş gibi bağırmaya devam ederken arabanın giremeyeceği bir sokağa sapınca arkamdan bağırdı 'nasıl olsa okula gidiyorsun görüşücez. o çocuğu öldü say esra!' dedi. çocuğa bir şey yapmazdı umarım bu çocuk aptaldı yani Allahım bula bula beni mi buldu bir sürü taş var bizim okulda gitsin onlara hayır yani benimle ne derdi var onu istemiyorum diye. zaten böyle zibidilerin işi bitince kıçına tekmeyi yersin. boş verim kenara çektim sırt çantamdan suyumu yudumlayıp kulaklıklarımı çıkardım. kulağıma takıp sagopanın yeni çıkardığı 366.gün rap'ini açıp dinlemeye başladım en çok şu bölüm hoşuma gitmişti:

SAKLI CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin