Bölüm17

66 4 5
                                    

Sabah uyandım. İlk önce duşa girdim. Sonra üstüme bordo balıkçı yaka kazak giyindim. Siyah kotumu giyinip üstüme deri ceketimi alıp çıktım. Saçlarımı doğal bıraktım. Kaskımı takıp okula doğru gitmeye başladım. Okula gelip motorumu park ettim. Motordan  indim. Okula doğru yürürken canla karşılaştım.
'Öğlen arası dans eğitimi verilecek yeni eğitmen geldi' dedi
'Teşekkür ederim can' dedim. Sonra sınıfa doğru giderken bizim sınıfın yollularından melisle hande semihle egenin içine düşecek gibi duruyorlardı aralarındaki konuşmaya kulak misafiri oldum kızlar
'Demek sizde dans yarışmasına  katılacaksınız o zaman bizimle çalışırsınız' dedi nedenini bilmeden bana bir sinir gelmişti. Her neyse bananeydi. Yanlarından selam vermeden sınıfa geçtim. Fatmanın yanına geçip oturdum sarıldık derken o dörtlü bizim sıraya doğru gelmeye başladılar. Gelip dördü birden oturdu. Bir şey demedim içeriye hoca geldi derse başladı ama bunlar susmuyordu.  Zaten ders pek önemli bir ders değildi bende  kulaklığımı takıp sıraya yattım. Pinhani nin yitirmeden şarkısı çalmaya başladı bu şarkı bana çok anlamlı geliyordu. Ben müzik dinlerken  fatma beni kaldırdı. Ders bitmişti iyi de ne çabuk bitti. Bu ders dans eğitimi verilecekti. Kıyafetlerim rahattı yani bu seferlik bu kıyafetlerle gidebilirdim. Spor salonuna geçtik. Fatmayıda zorla yazdırmıştım ama o kendine birini bulmuştu eş olarak ben tek kalmıştım. Salona semihgilde geldi. Semih benle dalga geçti her zamanki gibi
'Yalnızmı kaldın yazık sana' dedi.
'Yalnızlık Allaha mahsustur bulurum birini'
'Hahah bu tiplemi?'
'Bulunca görürsün' dedim ama ben kimi bulacaktım. etrafıma bakındım ama kimse yoktu herkes eşliydi. bu pisliğe rezil olmak istemiyordum ama kimse yoktu. herkes hizaya girdi semih yanımdaydı gülerek konuştu
'haha ne o bulamamışsın kimseyi neyse üzülme senin gibi çirkin birileri çıkar seninde karşına'
'suratı iyi olsa kaç yazar gönlü güzel olmadıktan sonra..'
dedim ama bana verecek cevabı olmadığı için tıslayıp yanındaki melise döndü. benim gözüm egedeydi hande çocuğun içine düşecekti beni sinirlendiren asıl şey buydu çocuk hala beni hatırlamamıştı ya. gerçi hatırlasa direk dalga geçerdi. boş ver böylesi daha iyiydi.eğitmen sınıfa girdi. uzun boylu kaslıydı ve teni bembeyazdı dur bir dakika bu çocuk o cafedeki beyaz tenli çocuk yok hımmına ya bu kadarına da pes. o beni fark etmemişti. sıraya sağdan sola doğru baktı. en solda sap gibi ben vardım göz göze gelince gözleri parladı. inanamıyormuş gibi bir daha baktı seslice
'Esra?' dedi herkes dönüp bana baktı bense beyaz tenli çocuğa başımla selam verdim. semih kulağıma 
'maşallah tanımadığın kimse yok bi de bu çıktı bundan da kurtarmam seni'
'zaten bundan kurtarmana ihtiyacım olmayacak' dedim sinir etmek istercesine  sinirle bir şeyler mırıldanarak önüne döndü. ege bana şaşkınca bakıyordu iyi de niye şaşırıyon zaten benle bi alakan yok. her neyse kendini tanıttı
'ben ozan yılmaz beden eğitimi bölümünde okuyorum ve size dans eğitmenliği yapıcağım ve gördüğüme göre herkesin eşi var. sadece esra arkadaşımızın yok ona da ben partnerlik yapacağım' diyince semih bir küfür mırıldanırken ege atladı
'hocam ben olabilirim' dedi hande
'ya ben nolucam?'
'sende hocayla olursun' dedi ama ozan zaten beni tanımak istediğini ve hoşlandığını söylemişti hemen 
'bence herkes böyle iyi oldu' dedi. bende semihe
'benim birini bulmama gerek kalmadan biri beni buldu' dedim iyice sinirlenmişti. bir şey demedi. ozan çok yakışıklıydı açık kahve gözler beyaz ten koyu kahve saçlar hafif kirli sakalla çok çekici duruyordu ege kadar olmasada. her neyse bana tatlı ca gülerek elini uzattı beni yanına aldı. bende ona gülümseyerek yanına gittim. ozan
'arkadaşlar hareketlerimin aynısı yapmaya çalışın hareket kaçırmamaya dikkat edin' dedi ve salsayla karışık zumba yapmaya başladık bana 'sen çikolatamı yedin çok güzel koktu' dedi sadece güldüm herkes beni şampuanım yüzünden çikolata yedim sanıyordu. onun yaptığı hareketlere ayak uyduruyordum. sonra mola verdik.  ozan bir duvara yaslanıp yere oturmuş beni izliyordu yanına gidip oturdum konuşmaya başladı
'sana demiştim ya hani eğer başka yerde karşılaşırsak benimle tanışırmısın diye o teklifim hala geçerli benimle tanışmak için akşam yemeğine çıkabilirmiyiz lütfen beni kırma kötü bir amacım yok sadece seni tanımak istiyorum' dedi evet bu çocuğa teklifine karşılık neden olmasın demiştim ama nedense içimden onunla tanışmak geçiyordu. bende kabul ettim. ben kabul edince sevinçten ne yapacağını şaşırıp bana sarıldı bir sürü kişi olduğu için uyarırcasına öksürüyormuş gibi yaptım o da
'şey.. kusura bakma biraz heycanlandım da'
'fark ettim ama sakin ol beni tanıyınca bu heycan kalmayacak' dedim güldüm.  semih oturmuş pis pis bize bakıyordu. semih bana gıcık olduğu için mutlu olmamı istemiyordu. bir şarkıyla daha dans edip bitirdik. ozan telefon numaramı istedi bende verdim akşamki restorantın yerini mesaj atacaktı benim çekinmemem için böyle bir şey yapmıştı. spor salonundan çıktım kolumdan tutulup soyunma odasına çekildim tabii ki de semihin işiydi
'yine ne var Allahın cezası'
'bakıyorum da gördüğün her erkekle yemeğe gidiyorsun, ben bir öptüm diye suratıma tokat geçiriyorsun. allah bilir kaç kişiyle öpüştün? sen nasıl bir insansın?'
'her şeyi bilip bilmeden konuşma sen başta. istanbulda bir sözüm vardı ozana sen anlamazsın''
'ha bir de istanbuldan tanışıklığınız. akşam hiç bir yere gidemezsin'
'halla halla sana ne oluyor istediğim yere giderim'
'patronun benim ve izin vermiyorum işimiz var'
'patronum sen değilsin bu bir ikincisi ise benim işe giriş çıkış saatlerim standart' dedim. sonra ege geldi 
'noluya burda' dedi ciddi ciddi 
'bir şey olduğu yok patroncuk bana izin vermiyormuş da onu tartışıyoruz size iyi günler ben şirkete kaçar' diyip aradan sıvışıp  çıktım çantamı aldım susamıştım şişemi başıma diktim. şirkete geldiğimde semihle ege gelmişti odama çantamı bırakıp egeye selam verdim. hemen kahve odasına gidip semihe kahve yaptım odasına götürdüm. kapıyı tıklayıp içeri girdim. masasının üstüne kahve bıraktım yine sordu
'sen ne kokuyorsun ya sabah akşam çikolatamı yiyon sen bu ne çikolata aşkı yarabbi. nefret ederim çikolatadan bir daha çikolata yiyip gelme yanıma kusacam şimdi.'
bir şey demeden odadan çıktım. kendi odama geldim bu çocukla odam niye aynıydı ben buna bakmadan duramazdım ki ya. masama geçtim dosyayla hunharca uğraşıyordu bende onu izlemeye başladım. uzun kirpikleri kalın dudakları vardı. tövbe tövbe ben napıyorum ya kendine gel kızım önüne bak şirketteyiz. çantamdan suyu çıkarıp dikeledim içim yanmıştı. çantayı yere koyduğumda ege başıma dikildi dosyadan bir şey soracakmış sormasan nolur acaba o okyanus gibi kokusu burnuma dolunca ben daha da heycanlandım konuşamaz oldum ve kıpkırmızı olmuştum. Allahım bana güç ver kendimi çok kötü hissediyordum. ya aşık olduğum çocuk dibimde ama ben bir şey söyleyemiyordum. o da beni sevseydi keşke ama imkansızdı. boş verip dosyaya yoğunlaştım boş hayaller kurmaya gerek yoktu bu tiple bana çirkinler bile bakmazdı. her neyse boş düşünceleri başımdan atıp egeye yardımcı oldum masasına geçti. benim canım çok sıkılmıştı içim de kararmıştı. kulaklığımın birini takıp  sagopadan galibayı açtım çok anlamlı geliyordu bu şarkı. başımı masaya yaslayıp dinlemeye başladım.

SAKLI CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin