merdivenleri çıkmaya başladım. telefonumu almayı unutmuştum geri aşağıya paldır küldür inerken semih notu okuyordu yavaşladım. hatta durdum. yandan görünüyordu dişlerini sıkmış boynundaki damar seğirirken elindeki kağıdı sıkıp
'şerefsiz' dedi. ben onu görmemiş gibi paldır küldür inmeye başladım. elinde ki kağıdı çabucak düzeltip yerine koydu ve koltukta yatıyomuş numarası yaptı. başına gittim. tam da telefonumun üstüne yatmıştı başının hemen altındaydı. almaya çalışırken bir anda gözlerini açınca ne olduğumu şaşırdım şaşkınlığımı uzatırsam o gözlerden ayrılamam ve merhamet ederdim. telefonumu bir hızla çekerken
'insan yatıyo burda' diye bağırdı bende
'pardon ya fark edemedim' dedim güldüm. semih ne diyeceğini şaşırmıştı. çiçekleri kucaklarken elimdeki çiçekleri çekip adlı bense
'hayırdır' dedim. ne diyeceğini ararken
'ha dur ya boşuna kurumasın gider ayak yengeme verirsin semih bey' dedim onun eline uzattım. semihi bu gün iyi bozmuştum karşımda konuşamıyordu daha doğrusu karşı bir cümle kullanamıyordu renkten renge giriyordu. bu bile bana büyük mutluluk vermişti bir insanı bozup konuşmamasını sağlamak çok güzeldi. notu aldım bu seferde onu çekip aldı.
'al Allah aşkına hepsi senin olsun' dedim. gözlerimi devirerek arkamı döndüm. kolumu tutup beni kendine çevirdi gözlerimi devirerek ona baktım. suratı duvar gibiydi. hiç bir tepkisini ölçemiyordum. semih robotsu sesiyle
'onunla mı birlikteydin evine mi gittin? ne yaptınız onla anlatsana ha?' dedi. hiç içim acımadı dedikleriyle inanın ki içim bile acımadı sorduğu soruyla. dalga geçerek saçma salak şeyler anlatmaya başladım
'ilk önce böyle bi yere gittik gecenin birinde yemek yedik sonra bara geçip içtik deli gibi aramızda mesafe olmadan dans ettik kokusu çok güzelmiş gerçekten aşık olunası. ordan çıktık beraber adam dövdük çok romantikti sonra yaralarını temizledim yüzü yumuşacık böyle ipeksi teni var' dedim. kolumu sıkıca kavrayıp kendine yapıştırdı resmen
'sakin ol şampiyon daha gecenin geri kalanı var sen hemen sinirlendin ama böyle olmuyor' dedim kolumu olabilecekmiş gibi daha çok sıktı.
'gerçekten yaptın mı bu dediklerini' dedi. ciddi ciddi inanmıştı. omzundan sertçe itip aramıza mesafe koydum
'ne salak herifsin sen semih bey'
'yaptın mı lan!!!!' diye bağırdı
'dalga geçtiğimi anlayamayacak kadar aptalsın benden nefret ettiğini bu kadar belli etme senin takıldığın sürtükler kadar düşük değilim semih bey yok yani umurumda değil de umurunda o yüzden' dedim. yine kapak edip koymuştum. kahkaha atarak odama çıkıp ehliyetimle ruhsatımı aldım. salak herif ne yapacağını kestiremiyordum. aşağı indiğimde sertçe bana bakıyordu. babam telefonda biriyle konuşuyordu. telefonu kapatınca hepimize döndü
'esra kuzeyin babası aradı kuzey anlatmış onu nası kurtarıp eve getirdiğini babası da ayrı teşekkür etti sana sen olmasan sızıp kalacakmış' dedi. semih de babamın dediklerini dinledikten sonra yalan söylemediğime inanmıştır diye düşünüyorum gerçi umurumda değilde
'aslında dönüyordum umurumda olmazdı da vicdanıma dua etsin' dedim. babam gülerek
'vicdanın başına bela olacak tatil dönüşünde kuzey seninle yemeğe çıkmak istiyormuş' dedi. tarık bir dk bile gözünü üstümden ayırmıyorken kaşlarının çatıldığını fark ettim. semih de yavaşça yok artık diye mırıldanırken herkes benim ne diyeceğime merakla bakarken
' o zaman mümkünse tatilden dönmiyim' diyerek arkama bakmadan çıkarken arkamda ki kalabalık şen şakrak arkamdan geliyordu. semihgilin araba da bizim bahçedeydi. herkes arabalara yerleşti annem, babam, zümrüt teyze, hasan amca bizim arabayla. semih ve tarık semihin arabayla giderken ben de nacizane kendi arabama bindim. Arabam daha iki gün önce servisindeydi vites kutumda büyük sorun varmış bana kaza yaptıracak kadar. Allahtan düzeldi de biniyorum bmw ye binmek bana göre değildi. Zaten freni boşalmıştı. Her neyse. Önden semih ardından ben arkamdan babam çıktı. Babama yol verip en öne geçmesini sağladım. En arkada ben vardım. Semihgilin arkasından gidiyordum. Bir saatlik yolun ardından bir mola yerine geldik. karnımda acıkmıştı. Arabalardan indik hepside pancara dönmüştü. Ben rahattım valla tek başıma en arkada rahat rahat takılıyordum. Babam
'Bir saat mola vericez' dedi. Hepsi içeri geçerken ben dewyi arabadan çıkardım çişi gelmiş ve susasmış olabilirdi. Onun işlerini hallettikten sonra arabaya koyup orda ki mini markete gittim. Annemgil içerdeydi. Marketten çikolatayla soğuk kahve almıştım. Arabam gölgedeydi. Annemgilin yanına gitmek istemiyordum. Çikolatamı yerken dewy gözümün içine baktı bölüp ona verdiğimde yedi. Sonra tekrardan isteyince köpeğin bile bana benzediğini anladım. İkimiz çikolatayı yedik. Dewyi kucağıma alıp sevmeye başladım. Yumuşacık tüyleri vardı sanki bana alışmış gibiydi. Kafasını karnıma koyunca daha da hoşuma gitti. Gözüm yavaş yavaş kapandı.
Camımın tıklanmasıyla uyandım. Tarıktı. Camı açtım
'Uykusuzsan arabayı kullanabilirim' dedi. Suratıma bile bakmıyordu. Bende soğuk sesimle
'Gerek yok' dedim. Bana böyle bi anda saçma salak davranmasına bir türlü anlam verememiştim. Kısa bi süre gözüme baksa da kafasını hemen çevirmişti. Semih sert sesiyle tarık diye bağırınca tarığın eli ayağına girdi hızla semihin yanına yürüdü. Semih öküzdü işte başka bi açıklaması yoktu. Yola tekrardan çıktık. İki bucuk saatlik yolumuz vardı. Bir saat daha devam ettik. Beyaz mercedes amg babamın yanından sıfıra sıfır denecek şekilde çizip sürekli önüne kırıyordu. Babamı taa sağ şeride kadar ilerletti. Daha sıkıştırıyordu. Sinirlerim tepeme çıkmıştı amacı neydi ki zıpcıktı it. Babam usta olmasa çoktan kaza yapmıştı. Sonunda babamgili toprak yola sokmuştu. Babam arabayı kaydırarak zor durdurdu. Babamgil durmuştu semihgilde onun arkasına. Arabanın yanına yanaşıp baktıp herkes iyiydi. Ben vitesi bire takıp hızla kalkarken babam
'Esra!!! Sakın yapmaa!' diye bağırdı. Yokolmaz yapacaktım şerefsiz bakalım nasıl oluyordu. Arabayı öttürerek sürüyordum babamgil peşime düşmüştü ama çok uzaktalardı bi semihin araba daha yakındı bana. Amg ise uzaktaydı. Vitesi beşe çekip az daha yüklendim kaçıyordu piç. Arabayla mesafeyi kapattım solda gidiyiordu arkasından yol vermesi için kornaya basılı tuttum. Sağ tarafa kayarken ben sol şeritte onunla aynı hizada gidiyordum. Ondan tafa arabayı zorlatıyordum. Hatta arabamın çizilmesini bile göze alarak sürttüm. İçinde iki oğlan vardı. Camı açıp
'Ne yapıyon orosbu' dedi.
'Sanane lan pezevenk sana mı soracam' dedim. Oğlan sinirlenirken arabasını benden tarafa kırdı bende şeritten ayrılıp önüne kırdım. Sağımdan solumdan geçmeye çalışıyordu ama yol vermiyordum. Sonra sağdan geçmesine izin verip bir anda üstüne kırınca toprağa hakimiyeti kaybederek girdi etrafında dönüyordu. Bende arabyı toprağa çekip hızla el frenini çektim arabamdan değişik sesler çıkarken sürücü koltuğumun altında sakladığım demir uzun boruyu alıp arabasının başına yürüdüm. Tam karşısına geçip
'İnin lan' dedim. İnmediler elimde ki demir çubuğu sertçe ön cama geçirince filmli cam tuzla buz olmuştu oğlanlar şaşırırken sinirlenmişti de
'Ne yaptın lan sen' diye sofranarak inip üstüme yürüdüler. Sopayı birinin karnına geçirirken diğerinin sırtına geçirdim. Yere düşerlerken acımadan vuruyordum nereleri denk gelirse altta kıvranırlarken bizim arabalarda durdular semihin ve babam koşarak gelirlerken oğlanın tekinin üstüne ayağımı tekine boruyu koydum
'Bi daha trafikte millete artislik yapacakmısınız lan' diye bağırdım. Yapmayacaklarına yemin ettiler ben olsam bende ederdim ağızlarından burunlarından kan geldi hiç acımadan vurmuştum. Arkamı döndüğümde babam vardı
'Kızım ne yaptın çocuklara' diye hayıflanırken
'Bu eşek herifler yüzünden ölebilirdiniz baba daha sen neyden bahsediyon' diye son ses bağırdım. Bunun düşüncesi bile beni deli ederken elimdeki demir sopayla arabalarında kırılmadık cam bırakmadım. Ciğerlerim kasılmıştı. Babam belime sarılmış beni tutmaya çalışıyordu. Boruyu arabalarına sürte sürte geçtim. Babam beni zorla zabt ettiğinde içimden ağlama isteği geldim babama sarılıp ağlamaya başladım. Ya onları kaybetseydim ne yapardım ben. Babam saçımı okşarlen annemgile
'Siz arabada bekleyin biz az sonra geliyoruz' dedi. Başımı kaldırıp yüzümü avuçladı
'Tamam bir tanem sakin ol bak kimseye bir şey olmadı biz iyiyiz ya sana bir şey olsaydı asıl ben napardım o zaman' dedi. Yüzümün her yerini öptü. Beni sakinleştirdikten sonra arabama bindirdi. Yan tarafıma semihgil durmuştu. Babamsa önümde. Babam arabasına bindiği sırada. İlacımı alıp ciğerlerime çektim nefesim iyi kesilmişti. Boruyu yine aynı yerine yerleştirip semihin çıkmadığını görünce önüne kırarak çıktım. Arkamdan da o gelmeye başladı. Sadece bir saatlik yolum kalmıştı. Benim gözler yavaştan kapandığı için arabayı sağa çekip yavaş yavaş gitmeye başladım. Dewy huysuzlanmıştı bağırmamdan kucağıma alıp öyle devam ettim. Semih benle hizaya gitmeye çalışıyordu. Sağ tarafıma yani son şeride benim arabamın aynısından gelince istemeden baktım. Kayseri plakalıydı. İçinde ki yakışıklı çocuk camı sonuna kadar açıp
'Kaç model?' dedi.
'2010 senin ki kaç motor' diye bağırdım.
'1.8 senin ki?' diye bağırdı
'2.0 motor diye bağırdım' çocuk kornaya basarak
'İşin rast gitsin' dedi.
'Eyvallah' diye bağırdım. Çocuk basarak gitti. Semihgil bana tip tip bakıyorlardı. Bodruma geldiğimizi ayıktım otelin adresi navigasyonda olduğu için. Gaza basıl semihle babamgilin arasından sıvıştım. Otelin önüne gelip ani bi duruş yaptım çok uykum vardı. Dewyi kucağıma aldım. Valeye arabanın anahtarını verdim. Çok büyük bi oteldi kocamandı ben bile donakalmıştım yeminle. Bagajdan bavulumu alan yardımcılarla içeri girip adımı soyadımı diyip oda anahtarımı aldım. Yardımcılarla odaya geldik onlar eşyalarımı bırakırken ikisine de iki yüzlük sıkıştırdım. Suratlarında ki gülümseme büyürken teşekkür edip çıktılar. Köpüşümün bakımını yapıp yerini hazırladım ve kendimi yatağa fırlattım. Babam aradı
'Esra nerdesin? Serhanla tanıştıracaktım cemil de merak ediyo seni' diye konuştu.
'Babam çok yorgunum geceden de uykusuzum akşam yemeğinde tanışsak olur mu akşama kadar uyurum' dedim. Babam tamam dedi o da biliyodu uykusuz olduğumu. Kendimi geriye atıp gözlerimi kapadım uykusuzluktan batıyordu. Bir süre sonra gözüm uykuya daldı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI CENNET
Novela Juvenilo farklıydı diğerlerinden herkes'den farklıydı uğruna yanıp kül olduğum o küllerini bir türlü savuramadığım adamdı. bir gülüşüyle bana cenneti yaşatırken aynı zamanda cehennemi hissettiren adamdı. bir türlü beni sevemeyen bana karşı nefret besleyen...