2.Bölüm: Gitmek İstemiyorumŞokun etkisiyle buğulanan zihnim, beni arafa ait kılıyordu. Kafamı iki yana sallayarak aptalca bir reddetme psikolojisine girdim. Ancak bu hiçbir şeyi değiştiremezdi. Birden sandalyemi geri çekerek ayağa kalktığımda Buket'in bana seslenişine şahit oldum.
Sonra, koştum. Bir daha geri dönmeyecek gibi, koştukça ondan kaçabilecekmiş gibi.
Ayağımdaki topuklu botlarımın her adımımda çıkardığı küçük tıkırtı, kimsenin olmadığı sokakta yankı yaptı. O adamın kim olduğu ve neden buradan gitmemi istediği hakkında en ufak fikrim yoktu. Tek düşündüğüm Ecsad ve arkasındaki adamlardı. Son zamanlarda hackerlerin yaptığı işlerle böylesine sık karşılaşmam tesadüf olamazdı. Bu fazla ürkütücüydü.
Ben sadece özgürlüğüme attığım ilk adımda tökezlemek istemiyordum. Buradan gidecek miydim? Sırf Buket burada diye buraya taşınmıştım. Yani elbette başta taşınma sebebim babamla kavgamdı. Fakat burayı var eden Buket'ti.
Kim neden benim ülkeden gitmemi istiyordu? Üstelik böyle tehditkarca...
Gerçekten korktuğumu hissediyordum, kalbimin hızlı atışı ve soğuk terler atan ellerim bunu kanıtlar nitelikteydi. Sonunda koşar adımlarım yavaşlayarak normal bir tempoya döndüğünde mantık kesinlikle buralarda değildi.
Gözlerim dolmaya başladığında, kırpıştırarak yaşları önlemeye çalıştım fakat farkında olmadan onları serbest bırakmıştım. Aslında bu üzgün olduğumdan değil, sinirimdendi. Sinirlendiğimde, sanki biri göğüs kafesime bıçak saplamış gibi içli içli ağlardım. Şu anki minik göz yaşı benim için oldukça olağandı.
Sertçe burnumu çekerek, elimin tersiyle göz yaşlarımı sildiğimde, bir yandan hızla adımlarımı birbiri ardına sıralıyordum.
O mesajların Ecsad'la ilgili olduğundan emindim. Ve bundan emin olmak iyice öfkelenmeme sebep oluyordu. Kim olduklarını sanıyorlardı? Kimse bana böyle davranamazdı. Tanımadığım bir adam tarafından baskı görmek ciddi anlamda canımı yakmıştı. Öz babama bile izin vermemişken birkaç internet korsanına mı izin verecektim? İçimde bir yerlerde, "yiyorsa ona da baş kaldırsaydın" diyen tarafımın haklı olduğunu bilmek; gururuma birbiri ardına bıçaklar saplıyordu. Bu çok korkunçtu. Beni sürekli asi lakabına uygun gören annem, bunu görse veya duysaydı bana küçümseyerek bakacaktı.
Ben şımarık bir kızdan ötesi değildim, evet.
Ve bu şımarık kız, daha fazla kendine yapılanları göz ardı etmeyecekti.
O adam bana nasıl müdahale edebilirdi? Az önce olanlar o kadar kafa karıştırıcıyı ki. Son olanlar yüzünden zaten kafam yeterince karşılıktı. Ruhsal anlamda hiç iyi hissetmiyordum. Kimseyi görmek istemiyor, durmadan kaçmak istiyordum.
Bana bunları yapabilecek kişinin belli bir bilgiye sahip olması gerekti. Mesajlar birden gelip birden yok olmuştu, bu kesinle öylesine bir olay olmazdı. Üstelik ben kesinlikle yaşadığım yerden gitmek istemiyordum. Eğer konunun o aptal fenomenlerle ilgisi varsa beni korkutmak istediklerini anlamak zor değildi. Aklınca bana zarar vereceklerdi.
Elin adamı durduk yere gelip hayatımın merkezine müdahale etmeye çalışıyordu ve bu müdahale dondurma sırasında önüme geçmeye çalışmak kadar basit bir müdahalede değildi. Bana ne yapabilirdi? Gitmediğim takdirde başıma neler gelecekti? Burada mafya dizisi çekmiyorduk sonuçta. Benim hayatıma karışamazdı.
Bir anda adımlarıma son vererek gözlerimi yumdum.
Hiçbir varlığın tamda kendimi kanıtlayacağım zamanlarda beni yıldırmasına izin veremezdim. Bu depresif halime kesinlikle son vermem gerekiyordu. Gözlerimi aralayarak, gözlerimi sokağın sonuna diktim. Ardından az öncekine göre daha sağlıklı yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECSAD
Teen Fiction|Yetişkin içeriklidir.| Bir hacker tarafından her şeyimin yedi yirmi dört izlendiğinden habersizdim. Odamda üstümü çıkarırken bir hackerın beni izlediğini tahmin dahi edemezdim ancak başıma gelmişti. Onun karşısında özelim ya da gizlim yoktu. Son...