9.Bölüm: Tanrı'nın Kırılan Vazosu

40.6K 2.1K 571
                                    

Güzel okumalar. ✨👾


9.Bölüm: Tanrı'nın Kırılan Vazosu

Bilmek, bilmediğimden daha az korkunç değildi.

"Kim olduğumla ilgili sorularına cevap vermeyeceğim. Ecsad'a karşı yanındayım, bunu bil."

"Beni neden koruyorsun?" Dişlerimi birbirine bastırdım. Kafamdaki bin bir sorudan yalnızca birkaçı dilime dökülürken şu anın ne kadar absürt olduğunu düşündüm. Telefonda konuştuğum adam, kapıma siyah mendiller bırakan ve sebepsizce koruyan, yardım eden adamdı. Ses tonunu dahi bilmediğim biri olarak gereğinden fazla hayatıma dahildi. "Karşılık beklemeyecek misin?"

"Sence de Güz... İsteklerim yeterince açık değil mi?" Bunu sanki şu anki konu hakkında değil de kendi içinde farklı bir konu için söylemiş gibiydi. "Değil." dedim, belki de konuştuğum adam delinin tekiydi, bu manasız soru başka ne şekilde açıklanabilirdi?

"Tarafını belli et. Ecsad'dan kimseye yanaşma. Ben seni tüm tehditlere karşı müdafaa edeceğim. Ama sakın, bir kez dahi olsa onlara boyun eğme. İstediğim tek karşılık bu."

Sanki keyfine mi onlara boyun eğecektim? Böyle bir karşılık şartı koymasına gerek yoktu. Ben zaten kimseye boyun eğmiyordum. "Ben hiçbirinizin tarafını istemiyorsam?"

"Bir taraf seçmek zorunda kalacaksın, eninde sonunda." Haklıydı. Yalnız kalmak yenilgiyi kolaylaştırırdı.

"Neden seni seçeceğimi düşünüyorsun?" sorum karşılık uzun bir sessizlik oldu. Hatta olup olmadığından şüphe edeceğim kadar uzun sürmüştü. "Alo?"

"Ruhun avuçlarımda, kaybın kızı, ruhun avuçlarımda..."

Telefon sinir bozucu 'dııt' sesiyle yüzüme kapandığında titreyen dudaklarımı birbirine bastırarak iki avuç içimi alnıma yaslayarak dirseklerimi dizimin üzerine koydum. Bu adamdan kurtuluşum yok muydu benim? Siyah Mendil kimdi? Amacı neydi?

Gözlerime biriken yaşlar, kalıbına sığmayarak yanaklarıma taşmaya başladığında titreyen dudaklarımla birlikte dişlerim birbirine çarpıyor ve ses çıkarıyordu.

Her şey Ecsad sitesinde paylaşılan bir video ile başlamışken, siyah mendil ve şehirden gitmem için tehdit edilmem birbirini takip eden olaylara dönüşmüştü. Bulunduğum anda yaşadığım kafa karışıklığı öylesine büyüktü ki... Öğrenmeye cesaret edemediğim gerçeklerden önümü göremez olmuştum.

Üye olduğum siteye dahi girmeye cesaretim yoktu. Korkuyordum lakin şu saatten korkum hiçbir şeyi değiştiremeyecekti.

Yutkunarak yataktan kalktım. Bugün olanlardan sonra artık gerçeklerden kaçmak işi daha da çıkmaza sokmaktan iyisini yapamazdı. Belki de Buğra denilen o adamın siteyle bir alakası vardı? Sonuçta bıraktığı nottan da anlaşılacağı üzere bizi otele getiren oydu.

Yine bilgisayarımın başındaydım ve bu sefer korkularımın üzerine basan harfler parmak uçlarımdan arama motoruna dökülüyordu.

Siteye giriş yapmam çok sürmedi. Site açıldığı anda yukarıdaki kırmızı ve ürkütücü bir yazıyla yazılmış Ecsad yazısıyla karşılaşmıştım. Altında dikdörtgen beyaz bir kutu vardı, kutu gibi değil de çerçeve gibiydi. İçinde seviyem ve boş isim kutucuğu vardı. Altında yine kare bir ve o karenin içinde artı işareti. Bu çerçevenin bitişinde oldukça uzun dikdörtgen bir çerçeve daha vardı ve içi ikiye bölünmüştü. Bir tarafta hareketler yazarken diğer tarafında etkinlikler yazıyordu. Benim şu anda bulunduğum yer hareketler olmalıydı.

ECSADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin