27.Bölüm: Yaşam ve Ölüm

24K 1.3K 547
                                    

Merhaba 🌸


27.Bölüm: Yaşam ve Ölüm

Kıymetli unvanları var, bomboş bakışlarında göremiyorum. Yoğun bulutları beni kör ediyordu. Sana yalan söyleyemeyeceğim derdim, dünya duygulardan arınmış bir gezegen. Sonra ona bu dünyadan farklı biri olduğumu gösterebilirdim. Kabul edebilirim, bulutlarla anlaşabilen atmosfer gibi. Ve seni çevreleyebilirim, varlığın adına. Bunlar gerçekleşmedi, hiçbiri gerçekleşemedi. Sen beni öldürmeyi seçtin.

Başarısızlıklarla dolu hayatıma bir başarısızlık daha, ben sana hiç sahip olmadım.

Ben mutluluğa hiç sahip olmadım.

Babam öz annemin öldüğünü söylediğinde hiç sorgulamamıştım. Aksi ihtimale inanmak hoşuma gitmemişti. Öldü bilmek kolaydı. Yaşadığını bilmek karmaşık hissettiriyordu. Günler önce varlığından kaçtığım annemi görmek zorunda kalmıştım. Bugünse ağabeyim karşımdaydı, beni öldürmek için. Hala inanamıyor, kendi içimde defalarca tekrar ediyordum ama rüya gibi geliyordu. Olağandışıydı, beklenmedikti.

Ölümden dönüp hastaneden çıkmıştım ve o beni öldürmeye gelmişti. Düşündükçe öldüren bir acı bu, zihnime ağırlığı çöktükçe deliriyorum. Elimi kafamın içine sokup onlardan kurtulmaya ihtiyacım varken ben sadece acı çekebiliyordum. Başaramadığım her şey adına bir mum söndürdüm, kalan karanlığa bakıp yine suçlayacak bir şeyler bulabilirim. Hak etmedim, ben bunları hak etmedim.

Göz yaşları içinde gülmeye devam ederken masadan uzaklaştım.

Bir açıklaması var mıydı? Neden yaptığıyla ilgili mesela, ne suçum olduğuyla ilgili. Ölümü hak edecek ne yapmıştım? Üstelik yeni ölümden dönmüşken...

Buğra elini masaya sertçe vurdu. "Sana zarar veremeyeceğinden emin olmalıydım. O seni kullandıkça ben zayıflıyorum. Sana dokunamayacağı tek yer mezar. Yaşayabilecek kadar güçlü değilsin, acı çektiğini görmek istemiyorum. Bunu anlamak bu kadar zor mu? Senin ölmeni hiç ister miyim! Ama başka seçeneğim yok." Meğer o, koruyamadığını öldürüyormuş. Beni öldürüyormuş. O kadar aciz ki, korktuğu adam beni öldürmesin diye kendi öldürüyordu. Acziyetten de fazlası, devasa bir kibir. Benim hayatımla ilgili böyle bir kararı alma hakkını kendinde nasıl görebilmişti?

Güçsüzsün demişti, biri daha bana güçsüz olduğumu söylemişti ve ben artık kendi içimde dahi bunu reddedemiyordum.

Okula başladığımda yeterince başarılı değildim, üniversiteye başladığımda yalnızca babamın emeklerinin ekmeğini yiyordum. Kariyer peşinde koştuğumda yine onun başarısı altında ezilmiştim. Sonra dişimi tırnağıma takarak uğraştığım kariyer hedeflerinden birden soğudum. Okula gitmeyi bıraktım, sınavları umursamadım. Sosyal medyada fenomenliğine yönelmeye başladım ve bugünlerde oraya da buz gibiydim. Uzun zamandır hiçbir şey yapmıyordum. Para için bile yapacak bir şeyler kalmadı. Umut namına neyim varsa kaybettim. Hiçbir yerde güçlü olamadım. Zira başarı güçtü, ben hiç sahip olamadım.

Başını kaldırdığında gözlerinin kızarmaya başladığını gördüm.

"Beni koruyamayacak kadar güçsüzsün diye beni mi öldürecektin yani?" güçsüz kısmını söylerken özellikle bastırmıştım. Bu benim meselem değildi ancak öldürülecek olan bendim. Sırf o adamla arasındaki olan çekişme yüzünden beni kurban etmişti.

Zar zor ayağa kalkmaya çalışırken "Anlamıyorsun, o delinin teki. Bir kez seni hedef tahtasına yazdıysa kurtuluşun yok." dedi. Bu zamana kadar zaten ondan korkmaktan başka bir şey yapamamıştım. Buğra'nın tabiriyle kurtuluşum olmadığını görebiliyordum. Ancak çözümün ölüm olmayacağını tutmayan frenleri fark ettiğim anda anlamıştım. Yarın olmayacak insanlar için yarınlarımı feda etmek istemiyordum. Ecsad kaç yıl daha varlığını sürdürebilirdi? Yokuş aşağı yuvarlanıyorlardı, sonunda kaybedeceklerdi.

ECSADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin