18.Bölümden Alıntı: "Dokun Bana..."

48.8K 1.3K 373
                                    

Merhaba!

Bölümü yazmadan bu kesiti yazdığımdan bu sahne hangi bölüme gelir bilmiyorum ama kesin okuyacaksınız.

Bana içinizden biri kesitte X'i istediğini söylemişti. O yüzden X'in olduğu bir sahne yazdım.



Kesit: "Dokun Bana..."

Titreyen ellerimle gözümdeki beze dokunmaya kalktım, kalktığım anda ise bu boşluk dolu oda da yükselen ses, tüylerimin diken diken olmasına sebep oldu. "Şşş şş kıpırdama bile, Güz..." Ses robotlaştırılmıştı ve adeta oda da yüzlerce yankı yapıyordu. Sesin, düşmanın nereden geldiğini bile anlayamıyordum... Ben daha ne olduğunu anlayamadan kim olduğunu bilmediğim biri iki elimi de kavrayarak oturduğum sandalyenin arkasına çevirdiğinde hıçkırdım. Korkudan titreyen bedenim ve hıçkırıklarım birbiri ardına yükseliyor, ardından ise onlardan utanmama sebep oluyordu.

"Hayır ama hayır..." dedi X ve ben belki de ilk kez yanımda Siyah Mendil'i aradım. Bu adam herkesten daha deliydi! "Çok korkuyorsun, Güz... Yanına gelmemi ister misin?" Yüzüm gözyaşlarımla ıpıslak haldeyken arkamda kollarımı tutan kim öyleyse diye düşünmeden edemedim. Fakat cevap açıktı, X'in Ecsad sitesinin adamlarından biriydi işte! Köpeklerden biri!

Beni öylesine acımasızca tehdit eden birinin, itaat bekleyen birinin birden ortadan kaybolup beni ondan intikam almam için rahat bırakacağını mı sanmıştım? Ya Siyah Mendil? O şu an ne yapıyordu? Burada olduğumu biliyor muydu?

X beni rahat bırakmayacaktı, ne yapacaktı? Beni buraya neden getirdiğini bile bilmiyordum. Benden ne istediğini bilmiyordum en önemlisi ise; Siyah Mendil ile yaptığım iş birliğini öğrenmiş olmasından korkuyordum. Yine de belki yanıma gelirse, uzakta olmasıyla kıyaslandığında onu daha iyi tanıyabilirdim. "Bana zarar verecek misin?" Diye sordum titreyen sesimle.

Çünkü bu lanet yerde kimse yoktu! Başıma geleceklerden kim koruyacaktı beni? Siyah Mendil mi? Hani neredeydi Siyah Mendil? Bana gücü vermekten bahseden kimse, güçlü olmayı öğretmedi.

Dilini damağına vurarak o çık sesini ayıplar bir biçimde çıkardı. Ardından merdivenden inen adım seslerini duydum. Sırtım korkuyla sandalyenin sırtına yapışırken titreyen bedenim kaskatı kesildi. Geliyordu, ne halt etmeye geliyordu? Lanet olası Siyah Mendil neredeydi!

Sonra... sonra X'in nefesini saçlarım arasında hissetim. Saçlarımı hafifçe okşarken gözlerimden bir damla yaş daha süzüldü. Burada bitmişti, hayatım bitmişti, ben bitmiştim... Avının etrafında dolaşır gibi etrafımda dolaştı ve en sonunda tam karşımda durdu. Gözlerim görmediğimden diğer duyularım üstün çaba göstermeye başlamıştı. Adım sesleri zamanın tik takları, zaman geliyor, o geliyor...

"Benim kızım artık yaramazlık yapmayacak. Öyle değil mi Güz?"

X, Ecsad sitesindeki herkesi önünde diz çöktüren bir psikopattı. Tanrı anlayışını öylesine kendiye bütünlemişti ki herkesten itaat bekliyor, aksi gerçekleştiğinde o kişiyi mahvetmek için elinden geleni yapıyordu. Bir süre, gerçekten bir süreliğine ondan kurtuldum sanmıştım. Ecsad devletle arasındaki meseleden -her ne kadar kusursuz bir direnişte olsalar dahi- sağ çıkamaz diye düşünüyordum. Hala kesin değildi, Ecsad sitesinin tahtı artık dikenler üzerindeydi. Fakat X o tahta başı dik, anlı ak oturuyor, halkına diz çöktürmeye devam ediyordu. Evet onun gücüne fena şahit olmuştum lakin yine de beni böyle bir yere getirip karşıma çıkması beklediğim en son şey bile değildi.

Nefesi yüzüme vururken yüzünü delice merak ettim, yüz ifadesini, duruşunu ve mimiklerini... O zihnimde tıpkı bir canavar gibiydi... Ondan ne kadar korktuğumu anlatmaya bedenimdeki titremeler yeterdi. Karşımda aç bir aslan olsaydı şu anki tepkilerimden farklısını vermezdim.

"Cebrail, benim güzel kızımı bırak ve dışarı çık." Başımı  hızla iki yana sallarken titremelerim biraz daha arttı. Cebrail'in burada ne işi vardı? Daha deminden belli kollarımı tutan, X'e köpeklik yapan o muydu yani? Şerefsiz, iki yüzlü şerefsiz! Kollarım serbest kalırken titreyerek kendime sarıldım. Cebrail'in hiç sesi çıkmadı, sadece gittiğine dair adım seslerini duydum. Onunla yalnız kaldığımı hissettiğimde hıçkırarak ağlamaya başladım.

Bana ne yapacaktı? Neden yalnız kalmak istemişti? Siyah Mendil neredeydi? Buradan sağ çıkacak mıydım? Beni... beni öldürür müydü?

Elinin birini sandalyenin köşesine koyup elindeki ses değiştiren alete doğru konuştu. "Dokun," kaşlarım çatılırken bedenime sardığım kollarımı gevşettim. "Dokun bana, meraklı küçük kız." Başta yüzümü buruşturup ağlayarak geri çekildim fakat kolumda parmaklarının baskısını hissettiğim anda onu sinirlendirmenin ne kadar gerizekalıca olduğunun farkına vararak sertçe yutkundum. "Tamam, lütfen dur, sadece dur, lütfen." Durgunluk, lütfen biraz da benim yanımda dur.

Elim ona uzanırken parmaklarıma sürtünen yüzü, başını sakladığını anlamama sebep oldu. Nefesi yüzümde dağılırken irkildim. O kadar yakınımda mıydı?

Titreyen parmaklarım ona doğru uzanırken kıvrılmış, büyük ve şeytani olduğunu düşündüğüm gülümsemesine dokunmuştum. Parmağımın ucunda bir ateş vardı sanki, mıknatısı olan bir ateş...

Bir kahkaha koptu. X'in parmak uçlarımdaki kahkahası yankılandı. Ecsad'ın Tanrısı kahkahasını parmak uçlarıma sığdırdı.

Gülüşündeki kusursuz melodi, tehlike saçıyordu. Ninni dedi, şeytan, ninni. Ve Tanrı öylesine bir ninni söyledi ki inananlar dahi korktu. "Korkma, korkma, korkma..."

O gün, X'in cızırtılı ve robotlaştırılmış olamadığı tek şeyi kahkahasıydı.

Ve o gün, X'in kim olduğunu bilmeyi en çok istediğim gündü. Çünkü gerçek gücü bulmuştum.

ECSADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin