16.Bölüm: Onun Kadar Suçlu

30.6K 1.6K 1.2K
                                    

16

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



16.Bölüm: Onun Kadar Suçlu

Korktuğun adam tutkun olur ve sen sadece buna aptallık derken bile hiçbir şeyi değiştiremezsin. İstemediğin şeylere bak... Ona sahip olmaya çalışmaktan yorulmadın mı? Kendine yalan söylemek başkalarına söylemekten daha zor değildi. Kandırdım diyeceğim, o zamanda dahi ben bile anlamayacağım. Kendimi uyutuyorum, uyandıran bir prens değil düşman olacak. Ruhum, her şey karanlıkta. Boğuk bir ruhu var dedim kendi kendime. Ruhumu boğan, boğuk bir ruhu.

Gözlerimi örten bez parçasını yırtıp atmak istiyor hatta az sonra gözlerimden çıkan ışınlarla onu parçalayacak gibi hissediyordum. Onca hissin arasında küçükte olsa yer alan bu his yine de sessizliğini korumaya başlıyordu.

Çünkü o bana dokunuyordu.

Sırtımda bedeninin her zerresini hissederken saçlarım göğsüne sürtünüyor. Lahzanın içine hapsolmuş, anının kurbanıyım.

Erkeksi ve güçlü sesi bir o kadarda gençti. Yirmili yaşlarının sonlarında gibiydi. En önemlisi ise; adımı telaffuz ediyordu. Robotlaştırılmış ses yok; berrak ver gerçek. Tam şu anda göz bandımı çözüp ona dönsem, her şey bitecek. Ama ben belime dolanmış kollara karşın yalnızca öylece duruyorum. Yaptıklarım yapacaklarımın daha da berbat ediyor. Zihnimin uyuştuğunu hissediyorum. Mantığıma yalvardım, yemin ederim, gitmesin diye yalvardım. Ardından güvene yalvardım; gelmesin diye. Ama hiçbir şey beni dinlemiyordu.

"Bu sen misin?" diyebildim. Ne denilirdi ki?

Buraya gelmek şartıyla onunla ortaklığı kabul etmiştim.

Onun gibi, onun kadar olmayı göze almıştım.

Onun kadar suçlu...

Hissettim, hissetmediğim zamanların cezası için. Sonra öylesine firar ettim ki; bu kendimi suçlu hissettiğim andı fakat suçu sevdiğim ilk an değildi. Ben Mira Güz Sahre, bu hikâyeye başladığım yerden o kadar uzaklaştım ki kaybolduğumda bile kaybolduğumun farkında değildim. Şimdi Siyah Mendil'in kollarında, Ecsad sitesine karşı ittifak olmuştuk. Ya X? O ne yapıyordu? Hala sesi çıkmıyordu... Sessizlik düşmanın gelişinin en büyük kanıtıydı.

"Biraz konuşmak ister misin? Seni yönlendirmeme izin ver." O bir beyefendi. Hayal ettiğim foterinin altından cesetlerin elleri sarkıyor. Gıcır gıcır ayakkabıları üzerine sayılar yığılıyor, ah bembeyaz bir gömleği, ateşle yontulmuş.

Adımlarım onun yönlendirmesiyle ilerlerken, bir eliyle elimi, diğeriyle belimi kavramış beni hipnoz ediyordu. Şüphesiz hipnoz edici bir adamdı. Kısa sürenin ardından dizlerimin ardında hissettiğim baskıya kendimi bırakarak oturdum. Bunun koltuk olduğunu anlamak zor değildi. Belimdeki elleri ayrıldı, lakin hala elimi tutuyordu.

ECSADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin