Merhaba!
Güzel okumalar. ✨👾
19.Bölüm: Adaletin Suhteleri
Adalet hak ettiği yeri değil de hak ettiği kişiyi bulduğunda huzura erdi. Burada adaletin bir efendisi vardı; adaletin kölesi değil... Doğru ve iyi olan hangisiydi? Adalete bile diz çöktürecek kadar güçlüydü. O herkesten fena, herkesten beter... O öyle biri ki; onu gerçekten tanıdığım gün hayatımın deprem sarsıntılarıyla yıkıldığı gün olacaktı. Adı her neyse: denklemin hiç değişmeyen bilinmeyeni X'dir.
Ayak bileğime sarılan parmaklar güçlendi, "Aptal..." diye fısıldadığını duyar gibi oldum. Kilitlenmiş gibiydim, az önce söylediklerime rağmen hâlâ ölmeme sebebim beni heyecanlandırdı. Yoksa cevabın var mıydı? Maskeler mimiksizdir, ne hissettiğini asla bilemeyeceğim. Yanımdaki her kimse bileğimi sıkmasıyla anında gerçekle yüzleştim. Diz çökmezsem; bunca insanın önünde bana yapacaklarının sınırı olmazdı, itibarının sarsılmasına izin vermezdi çünkü. Titreyen dizlerim inat etti, kaçmak istedi lakin alçalacak hiçbir yer yoktu. Nefesim kadar yakınındaki bu adam, sabırla yenilgimi bekliyordu.
Benim o buruşmuş gururumu çiğneyip ayak tabanlarında soluklandırmayı istiyor, yaşlanmış namımı destanlarla yenilgiye uğratıyordu. Dudaklarım titredi, yüzümde acının resmî karalanmaya başlarken kemiklerim kırılsa; bu dizlerimdeki kaslar var ya, onlar kasılmaktan kemiğe döner yine de diz çökmezdi.
Ben dizlerim titrerken ona başkaldırsam ne olacaktı? Onun tahtını kimse sarsamıyordu. Dizleri titreyen bir kız mı sarsacaktı?
Başımı yüzünden farklı bir yöne çevirdim, itaatkâr insanlar bizi izliyordu. Ama onun itibari üstündü, bugün... Önünde diz çöktüm. Yavaş yavaş, ağırca ilerleyen masalım; kırılan dizlerim. Diz kapaklarımın altında ezilen gururum ve itibarımsa; maskem hiç değişmedi.
Başım dizlerine değdi değecek kadar yakınken, dizlerimin üzerindeyken bile dik durmak istedim. Sadece istedim, farklı bir zaman istedim, farklı bir yer. Ve o gün kendime söz verdim. Sözüm; gerçekleştiği an ortaya çıkacak siyah kanatlı bir periydi. Gözlerimin önünde bacakları varken başımı kaldırarak yüzüne baktım. Sen ve ben, ne olacağız?
Gururuma sıfırı veriyorum ve acımı buluyorum. Acı sıfırdan küçük, gururumdan bile aşağıydı. Matematiksel bir cinayet bu; katledilmiş ve hükmedilmiş sayılar arasında bilgisayar efendisinin kurbanı benim.
Elini saçımda hissettiğimde gözlerim irileşti ve öylece yere baktım. Parmaklarını çeneme kaydırdı ve maskemin altından tenime dokundu. Tenim; klavyelerde imkânsızı başaran parmaklarla bütünleştiğinde anında irkildim. Dudağımın köşesini baskı yaparak hafifçe yukarı çekti lakin çok kısa sürmüş, parmaklarını derhal çekerek tüm kudretliyle bana arkasını dönmüştü. Benden uzaklaşan adımlarına baktım. Şimdi diğerlerinden bir farkım kalmamış mıydı? Benim bedenimin itaati hiçbir zaman ruhumun itaati olmazdı zira ben bir kadındım.
Nasıl hissediyordu? Ya da ne bileyim ona diz çökmüş insanların arasında yürürken aklından ne geçiyordu? Yarattığı krallığına hükmeden bu adamı kesinlikle karşıma almamam gerekiyordu. Fakat olur da Tanrı bana gülümserse; ondan intikamımı almadan durmazdım. Tüm yenilenler böyle düşünmez miydi zaten? Kimin ne düşündüğü, benim de ne düşündüğüm dâhil olmak üzere umurumda değildi.
Deli gibi korkuyordum. Çünkü o kafamda zeki biriyken artık ruh hastası da eklenmişti. Zeki biriyle uğraşmaktan daha zor bir şey varsa o da delilikle uğraşmaktır. Fazla zekâ deliliğe sebeptir bence. X düşüne düşüne deliren deliliğini zekâsından alan biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECSAD
Teen Fiction|Yetişkin içeriklidir.| Bir hacker tarafından her şeyimin yedi yirmi dört izlendiğinden habersizdim. Odamda üstümü çıkarırken bir hackerın beni izlediğini tahmin dahi edemezdim ancak başıma gelmişti. Onun karşısında özelim ya da gizlim yoktu. Son...