11.Bölüm: İfşa Perdesi

43.6K 2K 1.2K
                                    

Uzatmadan bölüme uğurluyorum sizi,
Güzel okumalar. ✨👾

 ✨👾

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





11.Bölüm: İfşa Perdesi

Gözlerim mümkünmüş gibi biraz daha irileştiği anlarda lağım kapağının üzerinde duruyordum. Gerçekten olabilir miydi? Küçükken bu kapakların altında ne olduğunu hep merak etmiş, çok sürmeden pekte hoş şeyleri barındırmadığını anlamıştım. Fakat şu anda, öğrendiklerimi sineye çekecek bir olayla karşı karşıyaydım. Etkinlik yeri burası gibi görünüyordu. Çevremde başka bina yoktu ki telefonum hata yapıyor diyeyim...

Beyaz ellerimi paltomun uzun kollarının arasından sıyırarak kapağı kavradım. Oldukça ağır, işlemeli kapağı zar zor kaldırarak içeriye telefonumun ışığını tuttum. Beklediğim gibi bir bok çukuru yoktu karşımda. Temiz görünüyordu, su sesini duyuyordum lakin sadece bu kadardı.

Oraya girmek zorunda mıydım?

Etkinliğe katılacaksın demişti öyle değil mi? Beni açıkça şantaj ediyordu, buraya kadar gelmişken dönmeyi göze alabilir miydim?

Gerçekten, iki ucu boklu değnekti bulunduğum durumun özeti.

Pekâlâ, burası gerçekten lağım değildi bence. Çünkü görünürde herhangi bir pislik yoktu, burayı bilerek lağım gibi göstermişlerdi belki de? Hayır, daha önce hiç lağım kapağı açıldığında içinde ne olur görmemiştim ki, bileyim.

O an gözlerim kapağın yanındaki yaşlanmış demir merdivene takıldı. Aynı anda arkamdan gelen havlama sesleri artmıştı. Kaşlarımı çatarak kafamı çevirdiğimde salyaları akarak buraya doğru gelen iki köpeği görüştüm. Yürüyüşleri bozuk ve korkutucuydu. Hele ki benim gibi hayvanların çoğundan korkuyorsanız bu görüntüye ölmeyi yeğlerdiniz. Tam o anda önümden bir çıtırtı sesi geldi, aynı anda köpeklerin dikkati de oraya gittiğinde, hemen önlerindeki beni fark ettiler. Bir an başımı göğe kaldırıp Tanrı'ya sormak istedim, neden ben? Neden hep ben?

Köpeklerin bana doğru koşmasıyla göğsümü parçalayacak kadar korkuyla atan kalbim başımı döndürdü. Aynı anda hızla kendimi merdivenlere bırakarak kapağı üzerime çektim. Anın hızıyla elimden kayıp düşen telefonum neyse ki flaşı yukarı gelecek şekilde düşmüştü de ortalık aydınlanıyordu. Demir merdivenin alt basamaklarına doğru ilerleyerek elimi üst basamaktan aşağıya kaydırdım.

Ayaklarım zemine değmeden yerdeki suyu fark ederek yan taraftaki kuru kısma ayağımı uzattım. Hikâyenin bu kısmında şanslı ilerliyordum, telefonum suya da düşmemişti!

Her yer griydi, tıpkı kaldırım gibi küçük bir alan vardı ve yol boyunca ilerliyordu. Diğer taraflar ise su ile doluydu. Köpeklerin boğuk havlamaları kulaklarımda yankılanırken maskenin sakladığı yüzüm terlemeye başlamıştı. Flaşı önüme doğrultarak ilerlemeye başladım. Pekâlâ, inmiştim iyiydi güzeldi de nereye gidecektim şimdi? Zamanın farkına varamayacağım bir süre kadar yürüdüğümde, tam yanımdaki delikle duraksadım.

ECSADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin