Güzel okumalar. ✨👾
13.Bölüm: Katil Sana Bakıyor
Sakın kaçırma gözlerini, vuslattasın acıyla. Gözlerinin muhafızları kirpiklerin, Göğsüne sıkıştırdığın kaçağın adı firarda. İşte şimdi, yığılıyor nefesleri, vicdanın. Barutu hissetin! Sakın açma gözlerini. Duygularının gardiyanı zihnin, Zihnine kilitlediğin masumun adı infazın. Şu anda ölüyor vicdanın.
Katil sana bakıyor, sen aynaya.
Kendime sen diye hitap ettiğim anlarda vücudum parçalanarak iki bedene ayrılacak gibi hissediyordum. Binlerce ben, her bir ağızdan öğütler verirken artık yükümü bölüşecek yeni bir bene ihtiyacım vardı.
Telefonum avuçlarım arasından önüme düştüğünde titreyen ellerim ve buğulanan gözlerimle panik içerisinde telefonumu tekrar almaya çalıştım fakat bulunduğum yerin mini bir uçurum olduğunu tahmin edemedim. Tam çalıların arasından dışarıyla düşecektim ki dudaklarım arasından kaçan çığlıkla beraber ağzımın kapatılmasıyla yukarı çekildim. Bedenim deli gibi titrerken uzun saçlı adam başını kaldırdı, ensesinden omuzlarına az çok değen saçları rüzgarla savruldu ve...
Ve katil bana baktı.
Hızla arabaya fırlatılmamla kucağıma telefonumun fırlatılması bir oldu.
Kurşunun tenle kavuşup kana dönüştüğü an zihnimde tekrar tekrar can buluyordu.
Şoför koltuğuna oturan adam hızla aracı sürmeye başladığında şok içinde gözlerimi kırpıştırdım. Kucağımdaki ekranı kapalı telefon, içerisinde bir cinayeti barındırıyordu. Bugün, bir cinayete şahit olmaktan çok daha ilerisine giderek bunu kayıt altına almıştım.
Kurşunun silahtan çıkışı ve teni yararak geçişi... ruhun bedenden ayrılırken söylediği o naif senfonisi.
Araba o kadar hızlı gidiyordu ki doğrulamıyordum. Algılarım yenikti. Ne olduğunu dahi anlayamıyordum sanki. Birinin beni uyandırmasını bekliyordum fakat uyumuyordum, hepsi gerçekti. Cinayetin ortasına tehdit tehditle susturulur denilerek itilmiştim. Güç kucağımdaki telefonundaydı öyle değil mi?
Telefonuma baktım. Basit, dikdörtgen bir alet ekranının aydınlandığı anda ölümü barındırıyordu. Ne de basitti halbuki. Sonra zihnime baktım. O da ölümü barındırmıyor muydu? Lakin onun o kadar basit olduğu söylenemezdi.
Titreyen ellerimle saçlarımı geriye ittim. Dudaklarımı birbirine bastırdığımda doğrularak düzgünce oturdum. Telefonun açıp videoyu başlattığımda, kadrajda uzun saçlı adam vardı.
Kimsin sen?
Beni tehdit eden adam... sertçe yutkundum. "Onunla konuşmak istiyorum." Dikiz aynasından garip gözlerini bana dikti.
"Böyle bir şey mümkün değil, hanımefendi." Dudaklarımı yalayarak "Mümkün kılacaksın o zaman." dedim, cevap vermedi. "Onunla konuşmak istiyorum!" Bağırışımın ardından bir cevap almaya bekledim fakat sonuç sessizlikti. "Sana diyorum!"
"Kimsenin onu yönetme yetkisi yoktur hanımefendi. O istediğinde size ulaşacaktır." Gözlerimi devirerek yok etmek istiyordum.
Öfke, korku ve cesaretin gücü. Hissettiğim buydu.
Gittiğimiz yolu tekrar geri dönerken yolun geri kalanında bir kez daha konuşmadık. Sonunda araba evimin önünde durduğunda konuşmuştu. "İyi günler, hanımefendi." Hiçbir şey söylemeden arabadan indim. Hızla binanın girişinden tırmanarak evime girdiğimde kapıyı binlerce kez kitlenerek kendimi güvende hissetmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECSAD
Teen Fiction|Yetişkin içeriklidir.| Bir hacker tarafından her şeyimin yedi yirmi dört izlendiğinden habersizdim. Odamda üstümü çıkarırken bir hackerın beni izlediğini tahmin dahi edemezdim ancak başıma gelmişti. Onun karşısında özelim ya da gizlim yoktu. Son...