Hastaneden çıkıp kendi hayatımı kurmaya başlayalı altı ay olmuştu. Koskoca altı ayı devirmiş biri olarak artık kendimi yazın o sıcak kollarına atmaya hazırdım.
Ev bulmak, iş bulmak ve de gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldığım altı aydan sonra bir şeyler rayına oturmuş gibiydi.
Yakın geçmişi hatırlayamıyor hatta çoğu zaman başımın ağrımasına sebep olacak derecede bunun için uğraşıyordum ama beynim benimle iş birliği yapmıyordu.
Tek görevi beni engellemekmiş gibi sadece yeni ağrılar saplıyor ve vazgeçmemi söylüyordu kendi dilinde.
Ona da hak vermiyor değildim.
Çalışma masamın üzerinde duran küçük resim ilişti gözüme; annem, babam ve ben mutlu bir şekilde gülerken bakmıştık kameraya.
Bu fotoğrafı hatırlıyordum, nasıl ve nerede çekildiğimizi biliyordum. O gün neler yaşadığımızı da..
Ailemle beraber yaptığımız kazayı ise hatırlayamıyordum ya da onları kaybettiğimi bilmiyordum zaten bu çok da mümkün değildi, her şey ben uyurken olmuştu.
Oldukça uzun süren uykumda bir sürü olay olmuştu.
Doktorum ve hemşirem, o gün ikisi de nasıl başlayacaklarını bilemiyorlardı; gerçi onların yerinde ben de olsam öyle hemen anlatamazdım.
Kolay değildi çünkü bir gence ailesini kaybettiğini söylemek, üstüne üstlük üzerinden iki buçuk sene geçti demek..
"Kaza yapmışsınız, arabadan çıktığınızda babanız yaşamıyormuş, annenizle ikinizi getirdiler hastaneye. Anneniz de ağır yaralanmıştı o yüzden daha fazla dayanamadı. Bir tek siz.. Siz yaşıyordunuz ama siz de o günden sonra asla uyanmadınız. Koma halindeydiniz sürekli.. Sizi izliyorduk taki geçen haftaya kadar.. Geçen hafta birden ellerinizin yerinin değiştiğini fark ettik. Önce bir anlam veremesek de tahminlerimiz ve bugünkü uyanışınız gösteriyor ki o gün de uyanmıştınız. Size anlatacaklarımız bu kadar. Çıkma konusuna gelecek olursak.. Elbette tüm tetkiklerinizi yapıp sağlığınızdan emin olduktan sonra sizi taburcu edeceğiz."Uzun uzadıya bir açıklama yapmıştı ama ben yalnızca tek bir şeye odaklanmıştım.
Ailemi kaybettiğimi söylüyordu. Hem de üzerinden koca bir iki yıl geçtiğinde bahsediyordu.
Tam da o anda aklıma gelen o soruyu sormuştum, bu kadar uzun süre beni bırakmama nedenleri neydi?
Neden iki yıl hatta altı ay daha fazla bir şekilde sürekli gözlem altında kalmış, bir şekilde ümit beslemelerini sağlamıştım..?
"O konu.. Sanırım annenizin son isteğiydi. Vasiyetiymiş gibi sayıldı ve size dokunmadık. Gerçi nefes alıp verdiğiniz sürece bu kararı verme yetkisi zaten bizde değil lakin yine de uzun süren bir bekleyişten sonra uyanacağınızı asla tahmin etmezdik. Asla."
Bu kadar vurgulamalarına gerek yoktu, uzun bir süre uyumak beyin fonksiyonlarınızdan pek de bir şey kaybettirmiyordu.
Tek bir şey hariç.
Anılarımı hatırlamak.Doktorum önce basit bir şok sebebiyle olduğunu ve yakında geçeceğini söylemiş içimi rahatlatmıştı fakat üzerinden geçen altı ay içinde bende hiçbir gelişme söz konusu dahi değildi.
Ara ara kontrole gidiyor, aklımdaki soruları doktorun önüne fırlatıyordum. Beni anlamaya çalışıyordu üstelik çok da yardımı dokunmuştu, mesela kafayı yemek üzereyken beni sakinleştirip yine kendime getiren ta kendisiydi.
Evet altı ayda birçok şeyi rayına oturmuştum ama oturtana kadar hangi yollardan geçtiğimi ve neler çektiğimi anlatamayacak kadar da yorgunum.
Şimdi her şey biraz daha normale döndüğüne göre, yapmam gereken tek şey hatıralarımı geriye getirmekti.
Bana isyan bayrakları mı açtırtacağı yoksa onları hatırladığım için halay mı çekeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu lakin bu yolda epey bir acı çekeceğim bariz bir gerçekti.
![](https://img.wattpad.com/cover/119295989-288-k172488.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost of Memory
Fiksi PenggemarKusursuzca tasarlanmış düzeni asla bozamazsınız ve eğer kader diye bir şey varsa o işte tam burda! Bu noktadan itibaren sizi kaderin zalım ağlarıyla yalnız bırakacağım. Melissa da dahil kimse ne olup biteceğini bilmeyecek ya da Brian bilse de engel...