Part diecinueve

80 9 30
                                    


Gök yarılmış, biriktirdiği tüm su damlaları üzerimize üzerimize yağıyordu.
Herkes başka yerlere kaçışırken ben ortada öylece bekliyor, beynimden aykırı biçimde aldığım bir karar olan ıslanmak fiilini yaşıyordum.

Bir anda arkamdan biri sarıldı, bu yağmurun bizim ilk yağmurumuz olduğunu o yüzden ıslanmayı bir sonrakine bırakmamız gerektiğini söylüyordu.

Yalan söylüyordu, benim ıslanmamı istemediği için yalan söylüyordu.

Onu dinlememekte ısrar ediyor bir de onunla beraber ıslanmak istediğimi söylüyordum.

Sanırım kafayı sıyırmıştım.
Bahsettiğim herhangi bir yağmur bile değilken deliliğime başka birini de dahil etmek saçmalığın daniskasıydı.

Sorun değil demişti, hala arkamdaydı kafasını boynuma gömmüş kısa kısa şarkılar söylemeye başlamıştı.

Sesinin güzel olduğunu bilmeme rağmen bu seferki en güzeliydi.

İçimi gıdıklayan ve ona olan aşkımı sürekli taze tutan bu ses, huzurun beni bulduğuna inandırmış hatta yanımda taşıdığımı söylemişti.

Yağmur yavaş yavaş hızını keserken ben de aynı hızla arkamı dönmek istemiştim. Bugünün kahramanına kocaman sarılmak istemiştim ama o buna izin vermemiş, beni; o arkada ben önde dondurmacıya doğru sürüklemişti.

İnsanların yanlış anlayıp anlamayacakları umrumuzda bile değildi.

Biz en deli çağlarında aşkı tadan iki deliydik.

Dondurmacıya girdiğimizde; ahududulu, mint limonlu ve sosa batırılmış olmasını istediğimiz iki dondurma siparişi verdikten sonra lavaboların yolunu tutmuştuk.

Burada yollarımız ayrılıyordu, ayrılması gerekiyordu.

Fakat daha önce de söylediğim gibi, biz deliydik.

İçeride biri varmış yokmuş umursamadan kadınlar tuvaletine girmiş, kurutma makinesini himayemiz altına almıştık.

Artık sırtımdan indirdiğim çocuğumu kurulamaya hazırdım, saçlarını ellerimle karıştırıyor en diplerine kadar hastalıkları def ediyordum.

İyi ıslanmıştık ıslanmasına ama sevdiğim adamın hasta olmasına izin verecek biri değildim.

Birden ellerimi tutup gözlerini benimkilerle aynı hizaya getirdi, her bakışında aynı kalp ritmine sahip olmam beni bile şaşırtıyordu.

"Yeni bir şarkı yazdım." dedi sakinliğini koruyarak zira benim kalbim çoktan beynimle yer değiştirmişti.

O ne zaman yeni bir şarkı yazdım dese bilirdim ki o şarkı bana yazılmış bir mektup olurdu .
Okumam için beni meraklandırır ama okutmazdı, her şey tamamlanınca göstereceğini söylerdi.

Bunun için beklemem gerektiğini de eklerdi hatta bunun sonsuza dek sürebileceğini o yüzden ondan asla ayrılamayacağımı birkaç artistik hareketle iletirdi bana.

Onun neler yazdığını deliler gibi merak etmeme rağmen asla ama asla görmek için ısrar etmemiştim.
Hazır olduğunda kendisi göstereceğini söylemişti, o hazır olana dek beklemeyi tercih etmiştim.

"Bu seferkini çok sevdim, böyle nasıl desem sen gibi.. Olağanüstü oldu!"

Beni meraktan çıldırtmak için elinden geleni yapıyordu ama bu tuzağa düşmeyeceğimi ikimiz de biliyorduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Beni meraktan çıldırtmak için elinden geleni yapıyordu ama bu tuzağa düşmeyeceğimi ikimiz de biliyorduk.

"Sen kurudun herhalde hadi gidelim!"
dememe rağmen ellerimi hala bırakmamıştı.

"Ya sen?" sorusunu tamamlamadan ellerimin onda olmasını fırsat bilerek beni döndürüp kendisinin olduğu yere getirmiş, kendisi de benim yerimi almıştı.

Şimdi ellerimi bırakmış yavaş yavaş saçlarımı okşamaya, bir tek teline zarar vermekten korkarcasına incelikle kurutmaya başlamıştı.

Bana küçük bir kız çocuğu gibi davranması hoşuma gitmişti.

Ama onu abim olarak görmeyeceğim açık bir gerçekti.

Brian abi.

Düşüncesi bile tüylerimi ürpertmeye yetmişti.







***

"Melissa iyi misin? MELİSSA!! Kendine gel!"

Sesler yavaş yavaş netleşiyordu.
Gözlerim de yavaş yavaş açılıyordu.

"Nol- Noldu bana?"

Yatıyor gibi hissediyordum.

"Yürürken birden durdun ve sonra dengeni kaybedip düştün, bir süredir de baygınsın. Daha iyi misin şimdi?"

Şu an Young K tam karşımda durduğuna ve ben de yattığıma gö-

Aniden ayağa kalktım, orada durmam çok yanlıştı.

"Seni korkutmak istememiştim. Beni bu kadar yabancılaştırmana gerek yoktu. Her neyse iyiysen ben gideyim. Yarın ilk iş bir doktora görünsen iyi olur, sürekli rahatsızlanıyorsun. Eskiden böyle değildin."

Son cümlesini kimsenin duyamayacağı desibelde söylese de ben duymuştum.

Onu en iyi ben duymuştum.

Onu en çok ben sevmiştim.

Yavaşça banktan kalkarken ona ne diyeceğimi bilemiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yavaşça banktan kalkarken ona ne diyeceğimi bilemiyordum.

Gördüğüm görüntüler bu sefer daha uzun ve daha.. netti.

Young K ile ben sevgiliydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Young K ile ben sevgiliydim.
O Brian denen kişi Young K'in ta kendisiydi.

Ama Young K ile ben şimdi düşman gibiydim ve ben ona ne yaptığımı, bize ne yaptığımı hatırlamıyordum.

Onu bu kadar duygusuz bir insan haline getirecek ne günah işlemiştim bilmiyordum.

Kahretsin ki kağnı hızıyla ilerleyen hatırlama çabalarım sürekli sekteye uğruyor, beni delirtiyordu.

Karşında hiçbir şey hatırlamayan Melissa olarak bulunmaktan dolayı özür dilerim Brian.

Ve şarkılarının tamamlandığını göremediğim için de özür dilerim.





Hellööö, bölümü Beşiktaş'ın maçı kazanması şerefine yayınlıyor ve sevdiğinizi umud ediyorum ~~~ Herkese musmutlu sağlık dolu günler efenim ^^

Lost of Memory Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin