Part cuarenta uno

96 9 123
                                    

|Bu bölümü Melissa'ya ve içimizdeki tüm Melissalara adıyorum.|



Uyandığımda her yerim sanki bir gün öncesinde delice koşmuşum gibi ağrıyor, üzerimdeki ağırlık saniyeler ilerledikçe artıyordu.

Oysaki evde aylak aylak dolaşmaktan başka yaptığım bir şey yokken bu yorgunluk da nereden çıkmıştı böyle!?

Sanırım dün yaşamış olduğum anlık stres beni bu hale getirmişti ya da şu an  burnumun aktığını hissettiğime göre çoktan şifayı kapmıştım.

Yavaşça kalkmaya çalıştım, bir şeyler yiyip ilaç almalı olacakları engellemek zorundaydım.

Birkaç denemeden sonra ayağa kalkmayı başarmıştım şimdiyse yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerliyordum.

Kapıya geldiğimde kapıdaki bir not ilgimi çekmişti, yapışkanını sōktükten sonra elime alıp okumaya başladım.

|Ufak bir işimiz olduğu için bugün yurda biraz geç geleceğiz.|

Evet bu not kesinlikle sabahtan beri dikkatimi çekmekte olan sessizliği açıklıyordu.

Notu kenara bıraktım ve beni bilgilendirdikleri için bir kez daha mutlu oldum.

Şu sıralar bana daha iyi davranır olmuşlardı, ya da şüpheci kişiliğim böyle olduğunu söyleyip içimi rahatlamaya çalışıyordu.

Önemli olan şeyse, şu an mutlu olmamdı.
Şu berbat halime rağmen mutlu olmam..

Hiç halim olmamasına rağmen birkaç bir şey atıştırdıktan sonra durumumun daha da kötüye gittiğini hissettim.

Şimdi ağrıyan yerlerime fazlası ekleniyor ve beni yatağa doğru sürüklüyorlardı.

Önce ilaç almam gerektiğinden çocukların ilaçlarının bulunduğunu düşündüğüm  dolabı karıştırmaya başladım fakat işime yarayacak tek bir şey dahi  bulamadıktan sonra hüzünle dolabı ve o mutfağı terk ettim.

Yanımda olacağını düşünüyordum, genellikle yanımda ilaç bulundururdum ve endişe etmem gereken bir şey yoktu.

Rahatla, Melissa!

Odama sürüne sürüne geldikten sonra bu sefer çantamı karıştırmaya başladım.
Ancak bu sefer de elim boş kalmıştı.

Ben ilaç bulmak için çırpındıkça vücudum da ben daha kötü olayım diye çaba sarf ediyordu sanki.

Bi' anlaşma yapmamız lazımdı.
Ben  ilaç buluncaya dek sessiz kalmalı, çocuklar gelince de ilaç almak için  çıktığımda istediğin kadar ağırlaşabilmeliydin.. Tamam mı!?

Aldığım cevap vücuduma yerleşen bir titreme olmuştu.
Ne kadar da anlayışlı bir vücudum vardı böyle..

Her şeyi bırakıp yatağa geçmeye karar verdim.

Elimde kalan tek seçenek uyuyup biraz olsun şu ağrıları hafifletebilmekti.

Zira, ne tek bir ilaç bulabilmiştim ne de ilacı almak için dışarı çıkacak gücüm vardı.
Zaten gücüm olsaydı da anahtarım yoktu.
Çıkıp da girememek gibi aciz bir duruma zaten düşmek istemediğim için en iyisi yatıp uyumaktı.













***


"Sayıklıyor hyung."

Hastanede  uyur uyanıkken duyduğum konuşmalar misali yine bir şeyler duyuyordum ve  yine hastanede olduğu gibi cevap verecek güçte değildim.

Lost of Memory Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin