48.Bölüm

4K 192 15
                                    

Polisler, Egemen'i götürdüklerinde,  Derin'in dizlerinin bağı çözülmüş,  olduğu yerde diz çöküp kalmıştı. Gözlerinden yaşlar kendiliğinden akmaya başladı. Hayatının en kötü günlerinden birini daha yaşıyordu. Sevdiği adam biraz önce
karşısındaydı: ama sarılamadı,  dokunamadı, oyasa ki okadar çok özlemişti ki, o kadar çok ihtiyacı vardı ki ona; ama yapamazdı, affedemezdi. Sonuçta bir kuşku düşmüştü içine, acabalarla bir ilişki sürdüremezdi ki. Çok istesede bunu yapamaz dı; ama Egemen onu nasıl bulmuştu? Kimsenin aklına gelip bakabileceği bir yer değildi orası, üstelik ne kimlik kullandı, ne kendine ait bir kart, ne de telefon; ama şimdi bunları düşünmenin sırası değildi. Hemen avukatı Ceren'i araması lazımdı. 
Telefon daha iki kez  çalmasına rağmen Derin sabırsızlanıyor, "Neden açmıyorsun?" diye, kendi kendine konuşuyordu. Nihayet telefon açıldı.

"Ceren,  benim Derin."

"Derin, neredesin sen? herkes seni arıyor."

"Ceren,  bunları daha sonra konuşuruz, Şimdi daha önemli bir konumuz var. Egemen'i polisler götürdü. İlgilenmen lazım."

"Neden götürdü? ne oldu ? anlat doğru düzgün."

"Ben şikayet ettim onu, hemen çıkar lütfen."

"Derin, sen ne diyorsun?"

Derin, Ceren'e her şeyi anlatmıştı.

"Tamam, ben ilgileneceğim." diyerek,  telefonu kapattı Ceren.

Aradan bir gün geçmiş, Egemen yine Derin'in kapısına dikilmişti.
Derin, Egemen'i kapıda gördüğü için sevinmiş; fakat kapıyı açmamıştı. Egemen, Kapıya vurmaya devam ediyordu. 

"Sana doğruları söylüyorum Derin. Gerçekten, seni çok seviyorum ve bana inanana kadar bu kapının önünden ayrılmayacağım." dedi.

"Hayır, asla inanmıyorum. İstediğin kadar bekle, umrumda değil." desede, gözyaşlarına hakim olamıyordu. Egemen, gerçekten bekliyor, kapıdan ayrılmıyordu. Gitmeyede pek niyetli görünmüyor du. Derin, kahvesini içerken, o oturuyordu. Yemeğini yerken, o oturuyordu. Bir gün geçmiş, ne bir kahve içmişti, nede yemek yemişti.
Akşamın soğuğunda bile, kılı kıpırdamamıştı. Yalnızca oturuyor,  Derin'e kendini kanıtlamaya çalışıyordu. En sonunda dayanamayan Derin, cama çıkarak, Egemen'i bir anda olsa
heyecanlandırmıştı.

"Artık git Egemen, aylarcada kalsan, bir şey değişmeyecek, git artık." dedi.

Aradan iki gün geçmiş, Egemen, aç ve susuz olduğu yerde oturuyor, hiç bir yere gitmiyordu. Bazen yanına birileri gelir, onunla beraber otururlar, konuşmaya çalışırlardı. Yemek vermek isteyende oldu, kahve verende, hiç birini kabul etmedi. arada bir kaç yudum su içti; ama gücü tükenmeye başlamıştı. Derin,  içten içe çok acı çeksede, inadından vazgeçmiyordu.
üçüncü gün, Egemen hala orada oturuyordu. Tamamen güçden düşmüştü, oturuşundan bile belli oluyordu.
"Akşama dayanamaz." diye geçirdi içinden Derin; fakat öyle olmadı. Egemen, hala orada oturuyor,  oturmakta zorlanıyordu. Artık tamamen kendini salmıştı. Yağmur yağmaya da başlayınca,
"şimdi de dur da görelim." dedi
Derin, kendi kendine.
Egemen hala vezgeçmiyor, sırıl sıklam olmuş, oturmaya devam ediyordu. Hatta kıpırdamıyordu bile,  gitmeye niyetli görünmüyordu. Derin, inadından vazgeçmek istemedi. komşular başına toplanmış, bayılmış, adam bayılmış dediklerinde, kalbinde şiddetli bir acı hissetmişti. Hemen kapıya koştu. Egemen'in, yanına gittiğinde gerçekten de bayılmıştı. Egemen, kendine gel diye suratına vuruyordu. Egemen, hafif kendine gelince, Derin'le göz göze geldi.
Ellerini, Derin'in elinden çekerek, 

"Dokunma bana dedi."
Derin Egemen'i dinlemedi. Komşusundan yardım isteyerek eve götürdü. Hemen sıcak duşa sokup,  onu güzelce yıkadı. Malesef erkek kıyafeti yoktu. Mecbur,  kendi kıyafetlerinden giydirmek zorunda kaldı. üzerini sıkıca örtüp, "Şimdi ısınırsın dedi." sıcak çorba pişirerek, Egemen'e içirmeye çalıştı; ama Egemen Derin'in ellerinden çorba içmek istemedi. Örtünün altındanda çıkmak istemiyordu. Derin, Egemen'in başında dikilerek, "Ne kadar inatçı olduğumu anlamış olman lazım, bu çorbayı içeceksin" dedi. Çorbasını içen Egemen, bir süre sonra rahat bir uykuya daldı. sabaha karşı ateş ateş yanıyor, terliyor, bir yandan da üşüyordu. Derin, hemen doktor çağırmış, Egemen'i muayne ettirmişti. Soğuk algınlığına yakalanmıştı. İlaçları yazan doktor evden çıktığında, Derin'de onunla beraber çıkmış, nöbetçi eczane aramıştı. İlaçları alıp eve geldiğinde,  Egemen uyuyordu. Hemen ilaçlarını içirip, başında beklemeye başladı. yorgun düşen Derin, yerde oturmuş,  Egemen'i izleyerek, yanında uyuya kaldı. Egemen uyandığında, Derin'i kuru yerde kıvrılmış yatarken gördü. Masanın üzerinde ilaçlar, çorba kaseleri, bir kabın içinde doldurulmuş su, Derin'e çok kızgın olsa da, yerde kıvrılmış yatarken görünce, bütün kızgınlığı gitmişti. Derin'i, hemen yerden kaldırıp, kendi yatağına yatırdı. Kendini daha iyi hissediyordu. Açlıktan karnı guruldayınca, yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağa gitti. Derin uyanmış, Egemen'in yatağında kendini bulunca çok şaşırmıştı. Sağına soluna baktı,  Egemen yoktu. "Gitti mi acaba?" diye düşünürken,  mutfaktan gelen sesleri duyarak mutfağa gidince, bir kahkaha patlattı.

Derin Kurgu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin