"Efendim Egemen?" "Canın cehenneme Derin!" dedi Egemen bağırarak.
"Öyle mi ?" diye sordu Derin gülümseyerek. "Evet öyle..."
"Hiç önemli değil canım. Seni gayet iyi anlıyorum. Ben de aynı düşüncedeyim. İşim de kusursuz olmayı severim."dedi Derin."Kusursuz mu? Kusursuz mu dedin? Senin her tarafın kusur."
"Evet,evet. Ben de aynı şeyi senin için düşünüyorum." dedi başını salladı yüzündeki gülümseme silinmemişti."Seni almaya falan gelmeyeceğim. Sakın gelir diye düşünüp bekleme çünkü çok beklersin." dedi küstahça.
"Gelmene hiç gerek yok tatlım. Ben Ömer amcayla geleceğim arabamı da getireceğim için sen gelirsen arabam kalır gelme işlerine bak."
Çılgına dönen Egemen sesini yükseltmiş "Gel bakalım cehennemine o zaman buraları sana nasıl dar ediyorum gör."
"Hımm teşekkür ederim hayatım. Ben de canım sıkılır diye üzülüyordum, biraz hareket olur." dediğinde, telefon suratına kapandı.
Egemen'in canını sıktığını anlayan Derin bu durumdan hoşlanmıştı. Derin'in sakinliği Egemen'i çileden çıkarmış, babasının yanında öyle konuştuğunu bilmesine rağmen kızmaktan kendini alamamıştı.
İki elini masasına koyup ayakta duran Egemen, sakinleşmeye çalışıyordu. Irmak tüm kızgınlığıyla ona bakıyor açıklama bekliyordu tabi bu açıklamanın kendiliğinden gelmeyeceğini biliyordu.
"Egemen neler oluyor düğün, gelin, damat, bir açıklama yapacak mısın?" Her şeyi Irmak'a anlatan Egemen rahatladığını hissetti. Irmak Egemen'in düşündüğünden daha sakin karşılamıştı, tabi ağlamaktan gözlerinin şismesini saymazsak. Yanında olacağına, sonuna kadar destek verip bekleyecegine, elinden gelen her yardımı yapacağına söz verdi. Irmak'ın hiçbir sözünden etkilenmiş görünmeyen Egemen "Hadi işimize dönelim" deyip elindeki dosyaları incelemeye başladı. Irmak şaşırmış Egemen'e dikmiş gözlerini bakıyordu.
"Daha beni ne kadar izleyeceksin Irmak? Hadi yapacak çok işimiz var." diyerek eliyle kapıyı işaret etti. Lanet okuyan Irmak kapıyı çarparak odayı terketti. Masasına geldiğinde telefon çalıyordu, göz yaşlarını silip telefona cevap verdi.
"Efendim" dedi titrek bir sesle.
"Bir daha bu kapıyı çarparak çıkarsan asla içeri giremezsin! " diyerek Irmak'ın cevabını beklemeden telefonu kapattı.Derin için hayat çekilmez olacaktı bunun farkındaydı, ama Egemen için de hiç kolay olmayacaktı. Cehennemi yaşayan Derin,Egemen'e kendini cennette hissettirmeyecekti.
Derin'in artık evinden ayrılma vakti gelmişti. Son gününde arkadaşlarıyla vedalaşmış, çok sevdiği evinin her odasını tek tek gezmiş, bahçeye kendi elleriyle yetiştirdiği çiçeklerinin yanına gitmişti. Hepsi rengarenk açmış mis gibi kokularının yanı sıra inanılmaz huzur veriyorlardı. Bir an da olsa her şeyi unutmuş hayran hayran çiçeklerini izlemeye dalmıştı. Artık geri dönüşü olmayan bir yola girmişti, bir savaş başlıyordu ve bu savaşın kazananı da kaybedeni de olmayacaktı, ya ikisi de kaybedecek ya kazanacaklardı.
İstanbul'daki ev hazırlanmış, Derin'in eşyaları günler öncesinden gitmiş, yerleştirilmişti. Her şey ile Ömer amca ve Derin'in annesi Banu hanım ilgilenmişti. Derin hiçbir şekilde ilgilenmemiş merak dahi etmemişti. Onun için nasıl olduğunun hiçbir önemi yoktu. Melis Derin'i bir an yalnız bırakmamış son güne kadar yanında olmuştu. Ayrılığı bugüne kadar hiç düşünmemişler hala daha ayrılacaklarına inanamıyolardı.
Birbirlerine sarılan iki arkadaş kopamadılar. İkisine de çok zor gelmişti. Uzun uzun vedalaşan arkadaşlar en kısa sürede görüşmeye söz verdiler.
Ömer amca arabada oturmuş Derin'in gelmesini bekliyordu. Derin'in ayakları geri geri gidiyor, evinden, arkadaşından, en önemlisi ailesinden ayrılmak istemiyordu. Anne ve babasına sarılan Derin, kendisine hakim olamamış gözyaşları kendiliğinden akmaya başlamıştı.
Kızının gözyaşlarını silen Ziya bey, burnunu sıkarak "Ooo bu şekilde ağlayacaksan hiç göndermeyeyim seni, otur dizimin dibinde." dedi. Babasına sıkıca sarılan Derin daha çok ağlamaya başladı. "Sizi çok özleyeceğim biz hiç ayrılmadık, bu çok ağır geliyor." dediğinde "Kızım her zaman yanında olacağız, her zaman ziyaretine geleceğiz." diyen Banu Hanım'a katılan Ziya Bey "Tabi ki seni orada yalnız bırakmaya hiç niyetli değiliz, merak etme sen." diyerek saçlarını okşuyordu. Tekrar anne babasına sıkıca sarılan Derin arabasına bindi.
Ömer amca Derin'e gülümseyerek bakıyordu
"Evet,kızım gitme vakti geldi. Şu an senin için çok zor olabilir ama inan bana her şey çok güzel olacak. Bunun sözünü verebilirim." dedi. Üzüntüyle dudaklarını ısıran Derin aslında buna hiç inanamıyordu.Çok rahat bir yolculuk yapan ikili eve gelmişlerdi bile. Hiçbir şey rüya değildi gerçeğin ta kendisiydi Derin artık gerçeklerle yüzleşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Kurgu (Tamamlandı)
Romance+18 Planlar üzerine kurulu hayatını bir düzene oturtan Derin'in geçmişi üzerinden süre gelen olayların kontrolünden çıkmasıyla adeta hayatı alt üst olmuştur. Artık hiç bir şey onun kontrolü altın...