13.bölüm

6.8K 264 10
                                    

Egemen kızın belinden tutmuştu. "Senin o ellerini kırmak vardıya neyse." diyen Derin, sinirden deliye dönmüştü.

"Sana ne be kızım manyak mısın? Sana ne adamdan sana ne kızdan, ne yapıyorlarsa yapsınlar. Kendini gerçekten evli sandın herhalde." diyerek, parmak uçlarıyla kafasına vuruyordu. Irmak'ı belinden tutan Egemen, kucağından kaldırdığı gibi kanepeye oturttu. Hiçbir şey söylemeden salondan ayrıldı.

Peşinden baka kalan Irmak, kanepeyi yumruklayıp tepinmeye başladı. "Adi herif! cehenneme kadar yolun var. Nefret ediyorum senden, dayanamıyorum artık sana." diye bağırıyordu.

Bu durum Derin'in gayet hoşuna gitmişti. Böyle pislik bir adamdan başka türlü bir davranış beklenemezdi zaten. Bunu en iyi anlayan Derin olmuştu. Kendini çok yorgun hisseden kadın, yatağına bir an önce girmek istedi. Daha geleli bir gün olsa da çok şey yaşadığını düşünüyordu. Uyuyamayacağını düşünse de, dinlenmek için yatmak en iyisi olacaktı. Düşündüğü gibi olmamış, yatar yatmaz uykuya dalmıştı.

Sabah gözlerini açtığında kendini huzurlu hissediyordu aklına gelen ilk şey Melis'in bir hafta sonra yanında olacağıydı. Bugün işim 
çok, bir an önce başlamalıyım diye düşündü. Melis'in odasını hazırlamakla başlayacak, kahve makinesi alacak, Ömer amcayı arayıp, Dudu teyzesinin kızını yanına çağıracaktı. Asuman Derin'in eski halini anımsatıyordu. Erkek kesimi saçları, çarpık dişleri, çukura kaçan gözleri, yok denecek kadar az kirpik ve kaslarıyla çirkin bir görüntüye sahipti. Tabi bakımsız olması da çok büyük etken ama içinde çok akıllı ve mükemmel bir kızdı.

Asuman nedeni bilinmeyen bir şekilde okulunu yarıda bıraktı. Tüm ısrarlara rağmen okuluna dönmedi, nedenini de kimseye söylemedi. En son çalıştığı yerden ayrılmıştı, Asuman'ın  yanına gelmesi, Derin için biçilmiş kaftan olacaktı.

Sevgili kocasıyla biraz oyun oynamak çok zevkli olacaktı. Saate baktığında on olmuş, daha kahvaltıya çağrılmamıştı. Acaba Egemen gitmedi mi? Diye düşünerek salona baktı. Kahvaltı masası hazırlanmış iki  kadın oturmuş sohbet ediyorlardı. Halime teyzeye telefon açan Derin, Egemen'in gidip gitmediğini sorunca "Gitti kızım, biz de uyuyorsun diye kahvaltıyı hazırladık seni bekliyoruz." dedi.

Kadınların yanına, alt kata inen Derin kahvaltılarını yaparken yardım etmeleri için ricada bulundu. Bu arada değişken suratlı kadının adının Rubeyde olduğunu öğrendi. Kendi kendine gülümseyen Derin değişken surat daha iyiymiş diye düşündü.

Aradan bir hafta geçmişti bile. Bugün Melis gelecekti. Heyecandan yerinde duramıyor, gelsin diye sabırsızlanıyordu. Asuman da Melis'le beraber gelecekti. Dudu teyze tek göndermek istememişti. Melis'le beraber yolculuk yapmasının daha iyi olacağını, en azından içinin rahat edeceğini söylemişti, bir hafta boyunca Egemen  ve arkadaşları her gece eve geldiler, Derin'i rahatsız etmek için ellerinden geleni yaptılar. Makara ,şaka altında avazları çıktığınca bağırıp çağırıp yıldırma girişimlerinin başarılı olabileceğini düşünüyolardı.

Derin'in ortada görülmemesine,Egemen'den korkuyor, manasını yüklediler. Her gece Derin hakkında ileri geri yorumlar yaptılar. Derin'in onlara karşı olan nefreti arttıkça artıyordu. Saç diplerine kadar onlardan nefret ediyor, hepsinin teker teker sırasının geleceğini düşünüyordu.

Irmak her gece Egemen'le kalıyordu. Her gece yaptıkları kavgalar Derin'in artık sinirlerini bozmuştu. Derin seslerini duymak istemediği için çareyi kulaklığını takıp, müzik dinlemekte buldu.

Onların aptal sevişme sonrası kavgalarından çok çok daha iyiydi. Tabi arada merak edip kavgalarını dinlemiyor değildi. Egemen fazla konuşmazdı sadece söylediği şey "Ben böyleyim işine geliyorsa" diyordu. Egemen'in erkeksi görüntüsünün altında tam bir işlenmemiş odun yatıyordu.

Melis geldiğinde iki kız birbirine sarılmışlar oldukları yerde zıplıyorlardı. Durup durup tekrar sarılıyorlar, çığlık çığlığa özlem gideriyorlardı. Rubeyde Hanım ve Halime teyze onları gülerek izliyor, mutluluklarına ortak oluyorlardı. Asuman'ı fark eden Derin "Özür dilerim canım, Melis'in gelişine o kadar sevindim ki, seninle ilgilenemedim." diye Asuman'a sarıldı. "Hoşgeldin beni kırmadığın için teşekkür ederim." diyerek Asuman'ın kolundan tutup Halime teyze ve Rubeyde hanım ile tanıştırdı. Buna en çok sevinen Rubeyde hanım olmuştu. İşler yetişmiyor, yardıma ihtiyacı oluyordu. Halime teyze Asuman'ı tanımamıştı.
"Hoşgeldin kızım." dediğinde, Asuman; "Halime teyzem beni tanımadın mı sen?" diye sordu.
"Yok kızım, vallahi tanımadım.
Kimlerdensin?"
"Ben ahretliğin Dudu'nun kızıyım."
"Amanın benim güzel kızım, sen ne kadar büyümüşsün böyle, seni bıraktığımda bebektin, sen ne ara bu hale geldin?"
"Tabi ya koskoca on dört yıl geçti, büyüdüm elbet."
"On dört yıl diğil mi? Koskoca on dört yıl." diyerek ağlamaya başladı Halime teyze.

"Çok özledim memleketimi, taşına toprağına kurban olayım hiç gidemedim. Küçücük bebeydiler, kocaman genç kız olmuşlar karşıma çıkıyorlar." diyerek Asuman'a sarıldı. "Dudu nasıl iyi mi? Sıhati yerinde mi ?diye sordu Halime teyze. "İyi iyi. Halime teyzem, çok selamı var, artık gelsin diyor. Egemen evlendi karısı var, memleketine dönsün diyor."

Derin Kurgu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin