45.Bölüm

3.6K 206 25
                                    

"Egemen oğlum, dün geceden beri Derin'e ulaşamıyoruz. 'Otelde kalacağım yanlız kalmaya ihtiyacım var' dedi gitti. Gidebileceği otellere baktırdım; ama yok. Ben ne yaptım böyle? Kızımın böyle bir oyunun içine girmesine nasıl müsaade ettim."

Banu hanım ağlıyor, kızımı getirin bana diye bağırıyordu. Ömer amcaya dönerek," Sen bunu nasıl yaptın Ömer? O senin kızın gibiydi, ellerinde büyüdü, nasıl kıydınız ona? Nasıl para için duygularılanı hiçe saydınız? Bunu yaparken hiç mi utanmadınız? Bir de, o oros... Neyse ağzıma  almama bile değmez. Birde onunlamı iş birliği yaptın. Ben, ben seni hiç tanıyamamışım Ömer, beni hayal kırıklığına uğrattın."

Egemen,  babasına dönerek tüm kiniyle bakıyordu."

"Sen nezaman, pis bir oyun kuracak kadar  paranın kölesi  oldun baba? Bana; hakkı, hukuku, doğruluğu, dürüslüğü öğretirken, ne zaman gözümüzün içine baka baka arkamızdan dolap çevirir oldun? Sen ne ara insanlıktan çıktın baba? Eğer senin yüzünden karımı kaybedersem, sana yemin ederim, sende oğlunu kaybedersin. Oğlum diyeceğin biri olmaz hayatında."

Ömer amca çok üzgün görünüyor,  yaptıklarından pişmanlık duyuyordu.

"Affedin ne olur!!  Affedin beni." diyerek, ayakta duramayacağını anlayınca kanepeye yığıldı. Egemen babasına bakıyor,
"Ne o baba, bu da oyunlarından biri
mi?" diyordu.

"Oğlum, önce beni dinle."

"Hayır baba, dinlemek istemiyorum. Ne söyleyeceksin ki? Bir yalanını, başka bir yalanlamı kapatacaksın. Şimdi ne kurguladın? Şimdi nasıl yönlendireceksin hayatımızı? Şimdi ne yapmamızı istiyorsun? Yoksa, bu yaşadıklarımızdamı, senin oynadığın oyunun bir parçası söylesene?"

"Oğlum, otur ve beni dinle."

"Dinleyeceğim baba, sadece bu oyunları nasıl oynadın merak ediyorum, onun için dinlececeğim."

Egemen, babasının karşısına oturmuş, babasının yüzüne bakmadan yere bakıyor, halının desenlerini izliyordu.

"Oğlum, ben Melis'i gerçekten çok sevdim, çok değer verdim, yanımda olması, yanlızlığımı paylaşması,  kendimi iyi hissettiriyordu. Annen öldükten sonra, onunla bende öldüm. Ama; Melis hayatıma girdikten sonra,  yaşadığımı hissettim. Gençti, rahat yaşamak, lüks yaşamak, en büyük arzusuydu. Bunu ona sağladığım için,  benim yanımda olduğunu biliyordum. Ama; yinede bunu bile bile yanımda kalmasını istiyordum. Bir gün doktor arkadaşım, rutin kontrolleri yaptığı sırada kanser olduğumu öğrendim. Daha hastalığın başındayız, tedavini olursan bunu atlatabilirsin dedi. Prostat kanseriymişim." Dediğinde.
Egemen kafasını kaldırıp babasına baktı, inanamıyor gibiydi.  Ömer amca kafasını sallayarak,

"Evet oğlum, gerçekten kanser hatasıyım." Dedi.

"Peki, bunu neden bize söylemedin?"

"Söylesem ne olcaktı? işini gücünü bırakıp buralara gelecektin. Bu illete yakalanmıştım bir kere. Geri dönüşü yok ki, Sizin neden rahatınızı
bozayım. Evet, hastalığımın başındaydım, tedavimi olacaktım; ama ben işimi şansa bırakmak istemedim. Ölmeden önce elimi çabuk tutup, bir şeyler yapmam gerekiyordu. Sen kendine hiç de uygun olmayan, Irmak denen kızla birlikteydin. Derin'i farketmeyecektin, onun pırlanta gibi kalbini görmeyecektin. Derin'se, sana çok kızgın olduğu için, doğrudan oğlumla evlenmeni istiyorum desem,  kabul etmeyecekti. Ne yapsam diye düşünürken, Melis, raporlarımı gördü. Bu ne demek oluyor, sen kansermisin dedi. Evet, kanserim desem, beni bırakıp gideceğinden hiç şüphem yoktu. Bende, Derin'le seni evlendirmek için  yaptığım planın bir parçası olduğunu söyledim ve sizin evlenmeniz karşılığında, Ziya'nın yüzde yirmi hisse daha vereceğini, o zaman daha çok rahat edeceğimizi, hatta evlenip dünya turuna bile çıkabileceğimizi söyledim. Tabi, oda fırsatı kaçırmadan kabul etti. Ziya'ya, sizin evliliğinizden bahsetsem, Derin'e bırakacaktı. Ya da, Derin seni unutmuşken ağzımı bile
açtırmayacaktı. Bende Melis'e, Ziya amcanla konuşmasını söyledim. O da Derin'in, hala mutsuz olduğunu söyleyince, Ziya da çaresiz, bir araya gelmenizi uygun gördü. Bu konuyu Derin'e açtığımda, hayır diyecek gibi duruyordu. Bende, mecbur hasta olduğumu, ne kadar ömrümün kaldığıyla ilgili bir bilgimin olmadığını, son arzumun, sizin evlenmeniz olduğunu söyledim. Derin, kabul etmek zorunda kaldı ve sana bu konuyla ilgili hiçbir şey söylememesini istedim. Siz evlenince,  Melis'i de bir iş bahanesiyle arkanızdan yolladım. Ne olursa olsun,  onları bir arada tutman gerekiyor dedim. Derin'in Asuman'ı kendi yerine koyup, sana oyun oynadığından haberim vardı. Benden herkesin, sizin evli olduğunuzu duymasını sağladım. Herkes evli olduğunu bildiği için, çalışanlarının en dedikoducusunu bir araya toplayıp, eve gitmelerini sağladım. Karının çirkin olduğunu gördüklerinde, bütün şirket bundan haberdar olacaktı. O zaman sen,  Asuman'ın üzerine gidecektin. Derin'de dayanamayıp, kendini sana gösterecekti. Çünkü; biliyordum ki ancak siz birbirinizi mutlu edersiniz. Benim bütüm amacım, sizi bir arada tutmaktı. Benim hatam, Melis'le iş birliği yapmak oldu. Onu bu plana dahil etmek oldu. Ben yaptıklarımın hiç birinden pişman değilim. Sadece pişmanlığım, Melis'i dahil etmem oldu."

Derin Kurgu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin