Gelen Egemen'in ta kendisiydi. "Ohh iyi zamanlama." diyerek koltuğunda oturup salonda olan biteni izlemeye başladı. Egemen yalnız değildi, yanında bir kadın dört erkek daha vardı. Kulaklığını takıp konuşulanları dinlemeye başlayan Derin, gelenlerin iş arkadaşları olduklarını anlaması kolay oldu. Egemen tüm ihtişamıyla oturuyordu. Sert yüz hatları, kirli sakalı, muhteşem görünmesine yetiyordu. Yanına oturan kız, sanki Egemen onu bırakıp gidecekmiş gibi koluna yapışmış bırakmıyordu. Sarı uzun saçlara sahip olan kız, mavi gözleriyle oldukça güzel görünüyordu. Giydiği göğüs dekolteli cüretkar deri kıyafeti fiziğinin güzelliğini ortaya çıkarmaya yetiyordu.
Oturduğu yerden kalkan Egemen'in kolunu bırakmayan kız ayakta duran Egemene bakıyordu. "Nereye gidiyorsun?"
"Tuvalete, gelecek misin ?" diye tersleyen Egemen kolunu kızın ellerinden kurtarmış, podyumda yürüyormuşcasına yanlarından ayrılmıştı.Egemen'in arkadaşlarından, kumral mavi gözlü, kısa boylu olan; "Irmak fazla olmuyor musun ?" diye sorunca "Sanane Emir" diye cevap verdi. Emir'e katılan esmer orta boylu zarif görünümlü olan Burak "Evet, Irmak fazla oluyorsun bu yaptığın çocukça." dediğinde Irmak; "Siz karışmayın!" diyerek yerinden kalktı ve mutfağa gitti.
Burak ile Emir ne hali varsa görsün dercesine arkasından el hareketi yaptılar. "Bu kız artık psikopata bağladı." diyen Burak'a Kemal cevap vermekte gecikmedi. "Kıskançlık sendromu, Egemen artık evli ve karısı bu evde normaldir."
Aralarında en sakin olan Onur "Adı üzerinde Egemen artık evli, bu yaptığı normal değil saygısızlık, kadın görebilir, üzülebilir, empati yapın lütfen." dedi.
Ayağa kalkan Burak; "Egemen isteyerek evlenmedi, Egemen'in söylediğine göre kadından başka her şeye benziyormuş, erkek arkadaşından farkı yokmuş." dedi.
Araya katılan Emir; "şu kızı merak etmiyor değilim yani nasıl biri acaba?" Kemal hemen cevap verdi, "Dişlekmis, üstelik at nalı gözlükleri varmış."
"Konuşurken ağzından çıkan tükürükleri de unutmayalım." diyen Irmak elinde kahvesi arkadaşlarının yanına geliyordu. Ağzını buruşturan Burak "Allah muhafaza" diyerek yerine oturdu.Çılgına dönen Derin yumruklarını sıktıkça sıkıyordu. Boğazındaki düğümlenme yutkunmasını zorlaştırıyordu. "Hayır ağlamayacağım! Ben bu kadar güçsüz bir kadın olmayacağım." diyerek kendini teskin ediyordu. Yıllar önce çok iyi bir dostu, arkadaşı, hatta sevgilisi olduğunu düşünen Derin, hayal kırıklığına uğramış, bu duyduklarını hazmedemiyordu. Bir zamanlar hayran olduğu, uğruna yıllarca göz yaşı döktüğü çocuk, onu bir kadın olarak bile görmüyormuş, ancak haberi olmuştu.
Melis'i arayan Derin, her şeyi olduğu gibi anlattı. Bir ağız dolusu küfürü savuran Melis, Egemen'in insanlıktan çıktığını düşünüyordu. Uzun uzun konuşup arkadaşını teselli etmeye çalıştı. Kısa bir süre sonra yanında olacağını, aslında sürpriz yapmak istediğini ama iyi gelir diye düşünerek sürpriz yapmaktan vazgeçtiğini söyledi. Yaptığı iş görüşmesi başarılı geçmiş, bir hafta içinde işe başlaması gerektiğini söylemişlerdi Melis'e. Derin bu haberle her şeyi unutmuş mutluluktan uçuyordu. Tam bir hafta vardı, Derin'e bu çok uzun gelsede sonuçta Melis gelecekti. Bir hafta öyle böyle geçerdi. Sabah ilk işi Melis'e oda hazırlamak olacaktı. Hemen karşısındaki odayı Melis'e hazırlamayı düşünüyor, hep gözünün önünde olmasını istiyordu. Bu haberden sonra çok güzel bir uyku çekeceğinden emindi Derin.
Yatağına yatmış uyumaya hazırlanıyordu ki duyduğu sesler yatağına oturmasına neden oldu. "Egemen, yavaş lütfen! Yavaş ol, lanet olsun! Hep böyle yapıyorsun, çok bencilsin." diyen kız sesini yükseltmeye devam ediyordu. "Bu konuda tam bir hayvansın Egemen ! Bu bencilliğini ne zaman bırakacaksın?"
Kapının kapanma sesini duyan Derin, sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Irmak konuşmaya devam ediyor, "Hep kendini düşün zaten ben ne olacağım? Haksızlık değil mi bu yaptığın?" diyerek elindeki bir şeyleri fırlatmış olacak ki, bir şeylerin yere düşüp kırıldığı belliydi.
Yatmadan önce olup bitenlere bakmak isteyen Derin, ekran karşısına geçtiğinde Egemen'in salonda yarı çıplak biçimde oturduğunu gördü. Bronz teni, kasları ve kolundaki küçük dövmeyle oldukça çekici görünüyordu. Kahvesini yudumlayan Egemen, bir yandan telefonuyla ilgileniyordu. Şuan bir kahve içmek çok iyi gelecekti Derin'e ama aşağı inmek o yüzle karşılaşmak istemiyordu.
Halime teyze erkenden yatmıştı. Yaşlı kadın bir kahve için kaldırılmazdı. Rubeyde ise sabah erken gelir akşam evine dönerdi. "Derin kızım en iyisi sen kahveyi unut." diyerek sesli düşünen Derin Egemen'i izlemeye devam ediyordu. Egemen'i izledikçe dudaklarını ısıran Derin "Sen nasıl bu hale geldin be adam, bu kadar da yakışıklı ve etkileyici olunmaz ki." diyerek Egemen'in görüntüsüne dalıp gitti.
Irmak'ın yarı çıplak odaya girmesiyle kendine geldi. Duştan çıkmıştı belli. Kısacık, yalnızca kalçalarını kapatan bornozuyla salonun ortasına gelmişti. "Aptal kadın! Sanki bu evde yalnızca ikiniz yaşıyorsunuz, salona geldiğin hale bak üstündekileri giymeseydin bari." diyerek kendi kendine konuşuyordu. Irmak Egemen'in kucağına oturmuş, kollarını boynuna sarmıştı. "Oha! Sevişin bari, çekinmeyin çekinmeyin." diye kendi kendini yiyen Derin gözlerini ekrandan alamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Kurgu (Tamamlandı)
Romance+18 Planlar üzerine kurulu hayatını bir düzene oturtan Derin'in geçmişi üzerinden süre gelen olayların kontrolünden çıkmasıyla adeta hayatı alt üst olmuştur. Artık hiç bir şey onun kontrolü altın...