42.BÖLÜM

4.5K 185 21
                                    

3 AY SONRA
Egemen ve Derin'in evlilikleri yolunda ilerliyor; mutlulukları, birbirlerine olan sevgileri, her geçen gün artıyordu. Egemen her fırsatta,

"İyi ki seninle evlenmişim, bana aşkı öğreten kadın iyi ki varsın." diyordu.
Bir gün Onur ve Elif karşılarına geçip birlikte yaşamaya karar verdiklerini, birbirlerini daha iyi tanımak istediklerini söylediler. Bu Egemen'e çok mantıklı gelmiş, Derin'se "Evlenmeden mi bir arada yaşayacaksınız?" diye sormuştu. "Bu olamaz Elif, buna izin veremem." "Derin, ben çocuk değilim kendi kararlarımı iyi veya kötü kendim verebilirim ve ben böyle bir karar aldım saygı duymanı rica ediyorum." Derin'in aklına o anda Melis geldi. Melis'i de çok karıştığı için kaybetmemiş miydi zaten?

"Tamam o zaman, sen nasıl istiyorsan öyle olsun Elif. Melis gibi seni de kaybetmek istemiyorum." deyince Elif yerinden kalkıp arkadaşına sarıldı. "Derin, sen dünyanın en iyi en düşünceli arkadaşısın ben asla senden vazgeçmem. Ben Onur'la yaşamaya karar verdim çünkü evlenmeden önce bir süre aynı evde yaşayıp görmek istedim." dediğinde yüzüğünü gösterip, "Onur bana evlenme teklifi etti" dedi. Derin oturduğu yerden kalkarak "Tebrik ederim çok sevindim!" diyerek arkadaşına sarıldı. "Nasıl evlenme teklifi etti? Güzel miydi? Hepsini en ayrıntısına kadar duymak istiyorum hadi mutfağa gidip kahve yapalım, bu arada konuşuruz." Egemen o an anladı ki; kadınlar için gösterişli bir evlenme teklifinin, düğünün, beyazlar içinde gelinlik giymenin büyük bir önemi var. Kadınların en büyük hayali değil miydi zaten gelinlik giymek, düğün yapmak. Canı kadar sevdiği karısı hiç birini yaşayamamıştı. Buna sebep olan kendisi olduğu için, bunun pişmanlığını duymaya başladı. Bahar'la bir çok kez görüşmelerine rağmen, yürütemeyeceklerini anladıklarında, Burak yurt dışında çalışma kararı alıp, arkadaşlarının tüm ısrarlarına aldırış etmeden gitmeyi tercih etti. Amerika'ya gideceğini öğrenen Derin hemen Kuzey'i arayıp, Burak'la ilgilenmesini rica etti ve bu Burak için iyi bir başlangıç oldu. Nedense Irmak'tan hiç ses çıkmıyor onlarla uğraşmıyordu. Bunun altından bir şeyler çıkacağını düşünseler de umursamamayı tercih ediyorlardı.

Kemal Egemen'in yeni asistanına takılmış, sürekli etrafında dönüyor, kızdan yüz bulamıyordu ama bu sefer vazgeçmeye hiç de niyetli görünmüyordu. Derin kanepede oturmuş, Egemen'in yanında kahvesini içiyordu.

"Egemen, biliyor musun iki gün sonra Ömer amcanın doğum günü. Bir şey yapmayı düşünüyor musun?"

"Evet, biliyorum hayatım ama ne yapabiliriz ki en fazla arayıp doğum gününü kutlarız."

"Ben diyorum ki, bizim çocukları toplayıp Balıkesir'e gidelim, elimizde pastasıyla içeri girip sürpriz yaparız, o gece de orada kalalım çok sevinir. İyi olmaz mı sence de?"

"Evet, çok güzel olur eminim buna çok sevinir."

"Ben de öyle düşünüyorum."

"O zaman organizeyi sana bırakıyorum."

"Sen hiç merak, etme o bende."

Egemen Derin'in ellerinden tutup
"Biliyor musun aşkım? Sen harika bir kadınsın, sen babamın bana armağan ettiği en güzel hediyesin ömrüm boyunca kalbimde taşıyacağım bir hediye."

"Evet, aynı hediyeyi bana da verdi."

"Seni seviyorum Derin."

"Bende seni seviyorum Egemen Özyurt."

Derin gülümsemiş, "Hadi bakalım, şimdi çocukları bir arayayım." diyerek telefonu eline almıştı.

Asuman'la Emir'e gelir misiniz, diye sorduğunda "Mutlaka geliriz, Ömer amcanın bize yardımlarını unutamayız, mutluluğunu paylaşmak isteriz." dediler. Kemal, "Tabi ki de geleceğim, sormanıza bile gerek yok." dedi. Elif'le Onur'un Derin'e göre gelmemek gibi bir lüksleri yoktu. Zaten onlarda seve seve kabul ettiler. Derin herşeyle ilgilenmiş,hediyelerini özel olarak seçmişti. Gitme zamanı geldiğinde çok heyecanlı görünüyordu. Ne tepki vereceğini merak ediyor, çok mutlu olacağını düşünüyordu. Balıkesir'e
yaklaştıklarında, annesini babasını arayarak hazır olmalarını istedi. Öncedende onları arayıp planından bahsetmişti zaten. Balıkesir'e gittiklerinde Ziya Bey ve Banu hanım onları bahçede bekliyordu. Mumları yakarak yavaşça eve girdiler, içeriden sesler geliyordu ama kimse dikkat etmedi. Salona geldiklerinde manzarayı gören olduğu yerde donup kalmıştı. Derin elindeki pastayı düşürmüş, iki elinide ağzına götürerek şaşkınlığını gizliyordu. Pasta yere düşünce, Ömer amca dönüp bakmış oda şaşırmış baka kalmıştı. Ortalığa sessizlik hakim olmuş, herkes birbirine bakıyor neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Egemen yumruklarını sıkıyor, boğazındaki damarlar belli oluyordu.

Derin Kurgu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin