Multimedia daki Elijah Kydd:)))))))
****
O sırada sınıfa Bayan Pattinson girdi ve herkes kalem defterlerini çıkarıp yerine oturdu.
Ders boyunca alabildiğim kadar not aldım. Göz ucuyla Elijah'a baktığımda kalemiyle oynuyordu; bakışları düşünceliydi ve dersle alakası olmadığı belliydi. Ancak ona neden dersi dinlemediğini sorup, Bayan Pattinson' dan azar işitmeye niyetim yoktu.
Ders bittiğinde kitaplarımı toplayıp çantama yerleştirdim ve ayağa kalktım. Birinin omzuma dokunduğunu hissettiğimde irkilerek arkamı döndüm.
Elijah sırıtıyordu. "Ürküttüm mü?"
Gülümsemeye çalıştım. "Ah, hayır. Ben...ben dalmışım."
Mavi gözleri dönüyordu, bir yeşil tonlarına bir sarı tonlarına geçiyordu sanki. "Akşam bir planın var mı?"
Ruhlar şaşırtıcı derecede sakindi ve konuşmuyorlardı. Faythe'in bana yardım edeceğini umarak birkaç saniye bekledim ancak konuşmadı.
Yalnız kaldığımı farkettiğimde elim refleks olarak boynuma gitti ve gülümsedim. "Sanırım yok."
Elijah bana daha da yaklaştı, burunlarımız neredeyse birbirine değecekti, sıcak nefesi yüzümü okşuyordu. "Pekala o zaman, evinin adresini bana mesaj at." dedi ve parmaklarını kolumdan aşağı kaydırıp elimi tuttu. Titrediğimi fark ettim. Kendi sırasından aldığı kalemle elime bir şeyler yazdı. Vücudumun her dokunuşuyla ısındığını hissediyordum.
Faythe neredeydi?
Ardından geri çekildi ve çantasını sırtına attı. Bana son kez nefes kesici bir gülüş atıp sınıftan çıktı.
Elijah gittiği anda Scott konuşmaya başladı, "Tanrım, Isabel! Hakkını vermeliyim ki çocuk fena yakışıklı! Kasları neredeyse tişörtünden taşmak üzere ve gözleri dönüyormuş gibi... Bu kısmı biraz acayip ama yine de sizi sevişirken görmek güzel olacak."
Ethan inledi.
Faythe, "Ben... Ben çocuğun zihnini okuyamıyorum. Sanki kafasını bir duvarla kaplamış gibi. Bir tür zırha çarpıyorum. Hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım ve iyiye işaret olduğunu sanmıyorum, Isabella." dedi düz bir sesle.
Scott sakince, "Her neyse, artık sınıftan çıkabilir miyiz, Bayan Pattinson bize bakıyor." diye mırıldandı.
O an öylece durup ruhları dinlediğimi fark ettim. Bu durumun dışarıdan ne kadar garip göründüğünü hatırladım ve çantamı kaptığım gibi sınıftan çıktım.
Bahçeye doğru yürürken Elijah'ı düşünüyordum. Faythe herkesin zihnini okuyabiliyordu, en azından Elijah'a kadar. Elijah'ın farklı olmasının sebebi ne olabilirdi? Yaklaşık iki metre boyunda olması, gözlerinin sürekli renk değiştirmesi ve baş döndürücü kokusu dışında gayet normal bir çocuk gibiydi.
Ayrıca, şu ana dek yeni tanıştığım kimse ilk dakikadan üzerimde böyle bir etki bırakmamıştı. Elbette hayatıma giren erkekler olmuştu ve görüldüğü üzere şu an hiçbiri hala hayatımda değildi. Ancak Elijah'da ilgimi direkt çeken bir şeyler vardı.
Bahçeye çıktığımda herkes bir şeyle uğraşıyordu. Kimileri çimlerin üzerine oturmuş sohbet ediyor, kimileri basketbol oynuyordu. Bazıları da bankta oturup kitap okumayı tercih etmişti, ki bana da en güzel fikir bu gibi gelmişti.
Boş duran bir banka oturdum ve çantamı kucağıma yerleştirdim. Kitabımı çıkarıp okumaya başladım.
İki sayfa çevirmiştim ki Faythe, "Isabella, seni kışkırtmak istemem ancak önünden geçen iki kız-." dedi ancak Scott araya girdi.
"Elbette Isabella hakkında kötü şeyler konuşuyorlar. Hiç kışkırtıcı olmadı, Faythe. Teşekkürler!"
Ethan temkinli bir şekilde, "Sanırım kavga çıkacak, hançerlerini burada çıkarmaman gerektiğini biliyorsun." dedi. "Okul müdüründen yeni ceza aldın."
Yaz kış bot giyiyordum çünkü hançerlerimi en iyi orada saklayabiliyordum. Sürekli bot giymem çevredekilere garip geliyordu ancak yapabileceğim bir şey yoktu.
Hançerlerimi yanımdan ayırmamamın sebebi sürekli kavga ediyor olmam değildi. Scott ölüleri diriltebildiği için mezarlıkların yanından geçerken iskelete dönmüş cesetleri ayağa kaldırabiliyordum, ki sonuçlar hiç hoş olmuyordu.
Cesetler beni günlerce yatağa düşürebilecek kadar kötü zehirler taşıyorlardı. Özellikle bana dokunduklarında veya ağızlarından çıkan asitler vücuduma değdiğinde, zehir vücudumdan çıkana dek güçsüz düşüyordum.
Kitabımı çantama koyup banktan kalkarken, "Pekala çocuklar, siz sadece sessiz olmayı deneyin, ben hallederim." diye fısıldadım.
Kızlar yaklaşık iki metre ileride yürüyorlardı. Birinin sarı, uzun, diğerinin ise kısa kahverengi tonlarında saçları vardı.
Yanlarına giderken gülümsedim.
"Merhaba kızlar, isimlerinizi öğrenebilir miyim?" derken kollarımı göğsümde kavuşturdum.
İkiside bana döndü ve sarışın olanın gözleri şaşkınlıkla açıldı, "B..ben Terry," arkadaşını gösterip, "O da Mary." dedi.
Gülümsemeye devam ederek, "Ah, memnun oldum." dedim, ardından ikisininde etrafında dolaşıp, "Ve bana söylemek istediğiniz bir şey varsa," durup kollarımı iki yana açtım, "Buradayım."
Terry anlayamadığım bir şeyler kekeledi ancak Mary onu susturdu ve, "Öncelikle sen bir şizofrensin. Ancak böyle olmana rağmen tüm yakışıklı çocuklar senin peşinde." dedi sinirle. "Neden?"
Scott zihnime, "Tanrım, yine mi erkekler için kavga? Sıkıldım Isabel, hadi gidelim." dedi.
Ethan, "Kapa çeneni Scott." dedi.
"Millet, sessiz olun." dedim ve kızların beni şaşkınlıkla izlediğini fark ettim.
Terry, "Neden sessiz olalım, bizimle konuşmaya gelen sensin!" diye çıkıştı.
Mary, "O bir şizofren, Terry. Hadi gidelim." dedi ve Terry'nin koluna girdi. Ardından uzaklaştılar.
Derin bir nefes koyverdim."Tanrım, size sessiz olmanızı söylemiştim. İşte," diye mırıldandım.
Faythe, "Üzgünüm Isabel. Zaten onlarla burada kavga edemezdin, müdür bir olayını daha kaldıramayacağını söyledi, hatırlasana." dedi düşünceli bir sesle.
"Sorun değil. Her neyse, gidelim." dedim ve arkamı döndüğümde Elijah'ın ağaçların arasından beni izlediğini fark ettim. Kollarını geniş göğsünde kavuşturmuş, bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ruhlar Ardında
Teen FictionCongvender Lisesi'ne yeni gelen kızda farklı bir şeyler var... Çoğu on altı yaşındaki gencin arkadaşları vardır. Isabella McO'brien' in ise zihninde yaşayan üç ruh var.