Multimedia Elijah:)))))))))
****
Sabah gözlerimi kırpıştırarak açtım. Saat on bire geliyordu. Pencereden içeriye giren günışığı sayesinde oda ışıl ışıldı. Genelde beyazın hakim olduğu eşyalarımın üzerinde günışığı sakince geziniyordu.
Yavaşca doğrulup yataktan indim. Duşa girmek üzere odamdaki banyoya doğru yürüdüğümde Faythe esnedi. "Günaydın Isabella."
Ardından Ethan ile Scott'ta esnedi ve aynı anda, "Günaydın Isabella." dediler.
Gülümsedim. "Günaydın çocuklar." Dün gece sargımı çıkardığımı ve yaranın mucizevi bir şekilde iyileştiğini bilmiyorlardı çünkü onlara anlatmamıştım. Kendimi ne kadar suçlu hissetsemde bir süre böyle olmalıydı. Onları endişelendirmek, isteyeceğim son şeydi.
Duştan çıktığımda siyah kot pantolonumla, kırmızı kısa tişörtümü giydim. Siyah, uzun saçlarımı açık bıraktım, spor ayakkabılarımı giydim.
Dün olanları düşünmemeye çalışıyordum. Sargı bezimi atmıştım ve evet, yara tamamen iyileşmişti. Ancak bu mümkün bir şeydi. Belki de küçük bir kesikti ama damarıma denk geldiği için o kadar kan kaybetmiştim, olamaz mıydı?
Yavaşca nefesimi bıraktığımda Faythe, "Isabella, tatlım. Hafızanı okuyamıyorum diye mi her şeyi içinden düşünüyorsun?" diye sordu alınmışcasına.
Faythe, Elijah'la tanışıncaya kadar yalnızca benim zihnimi okuyamıyordu. Bunun nedenini bir türlü çözememiştik ancak kendisi zaten benim zihnimde yaşadığı için olduğunu düşünüyorduk.
Scott, "Seni endişelendiren bir şey mi var Isabel? Dünden beri garip davranıyorsun." dedi. "Marc ile mi ilgili?"
Ethan, "Yoksa Marc ile mi ilgili?" diye haykırdı. ''Onu altı ay geride bıraktık sanıyordum.''
Sırıttım ve odamdan çıkıp merdivenleri indim. "Hayır, Ethan. Kesinlikle öyle bir şey yok. Ayrıca hayır çocuklar, her şey yolunda." dedim ve arabanın anahtarlarını girişteki masanın üzerinden alıp evden çıktım.
Pazar günleri alışveriş yapma günümüzdü. Ya da spora gidiyordum. Ancak genelde oyumu bir şeyler satın almaktan yana kullanıyordum. Yeni bir şeyler almak, iyi hissettiriyordu.
Alışveriş merkezine geldiğimde arabamı otoparka park ettim, telefonumu ve cüzdanımı arka cebime koyup arabadan indim ve içeri girdim.
Mağazalar oldukça kalabalıktı. Gözüme bir mağaza kestirip kendimi içeri attım.
Yaklaşık on dakika boyunca aynı mağazada etrafa bakındım ve ancak siyah, üzerinde beyaz kanatlar olan bir büstiyer beğenebildim. Ardından kabine girdim.
Kabinde boydan bir ayna vardı ve yaklaşık dört kişiyi alabilecek büyüklükteydi. Sırtım aynaya dönük şekilde tişörtümü çıkarttım ve bir erkek sesiyle irkildim.
"İç çamaşırlarını nereden alıyorsun?"
Ellerim otomatik olarak göğüslerime gitti. Karşımda baş döndürücü gülümsemesiyle beni süzen Elijah'ı görünce içimden Victoria's Secret sütyenlerimden -siyah ve dantelli olanı- giydiğim için Tanrı'ya şükrettim.
Gözlerimi kıstım ve ters bir ses tonuyla, "Burada ne arıyorsun? Daha doğrusu, buraya nasıl girdin?" diye fısıldadım.
Kollarını göğsünde kavuşturmuş, geriye yaslanmıştı. Yine tamamen siyahlar içerisindeydi. Gözleri bana kitlenmişti ve dönmüyorlardı, yeşil renktelerdi. "Kapıdan." dedi ve başıyla kabinin kapısını işaret etti.
"Ah." Dedim ve ellerimin hala sütyenimin üzerinde olduğunu fark ettim. Aşağı indirdim. O sırada Elijah'ın bana doğru yürüdüğünü gördüm. Geri geri gittim, ta ki sırtım aynaya yaslanıncaya dek. Ah, harika. Elijah ve ayna arasında sıkışmıştım.
Elijah, başım onun kollarının arasında kalacak şekilde ellerini aynaya yasladı. Yüzünü benimkine yaklaştırdıkça nefesim ve kalp atışlarım hızlanıyordu. Onunki de benimkine karşılık veriyordu.
Elijah'ta bir şeyler tehlikeli ve yanlıştı. Dün gece hakkında onunla konuşmalıydım. Ancak bana bu kadar yakınken değil konuşmak, nefes dahi zor alıyordum.
Başımı salladım ve boğazımı temizledim. Dudaklarımız neredeyse birbirine değmek üzereydi. Bunu göz ardı etmeye çalışarak, "Bana bir açıklama borçlusun." dedim nefes nefese.
Parmaklarını kolumun üzerinde hafifçe gezdirip vücudumun ürpermesini sağlarken inlememek için alt dudağımı dişledim. Burnunu boynuma sürttü. "Ne hakkında?"
"Kanında bir çeşit virüs falan mı var? Hani çabuk iyileştirmeyi sağlayan türden."
Elijah bana yaslandı. Bir dizini bacaklarımın arasına kaydırdı. Teni giysilerimizin üzerinden bile sıcaktı. Kusursuz ağzının bir tarafı şeytani bir tebessümle yukarı doğru kıvrıldı. "Olabilir. Bu neyi değiştirir?"
Yanağını şakağıma sürterken, "Sanırım hiçbir şeyi." diye mırıldandığımı duydum. Ağzım benden habersiz kıpırdıyor gibiydi.
Elijah bu cevabıma sırıttı ve ben daha itiraz edemeden kollarımı başımın üzerinde birleştirdi. Boşta kalan eliyle önüme düşen bir tutam kırmızı renk saçımı kulağımın arkasına itti. "Seni öpmek istiyorum."
Cevap vermedim. Vücudum karıncalanıyordu. Sessizliğimden faydalanarak dudaklarını benimkilere doğru eğdi. Ancak daha dudaklarımız birbirine değemeden kabinin kapısı çalındı.
"Pardon!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ruhlar Ardında
Teen FictionCongvender Lisesi'ne yeni gelen kızda farklı bir şeyler var... Çoğu on altı yaşındaki gencin arkadaşları vardır. Isabella McO'brien' in ise zihninde yaşayan üç ruh var.