Multimedia daki Paris:)))))))))
***********
Reyes'in tutuşundan kurtuldum.
Üzülmüş gibi dudaklarını büzdü, gülümsüyordum ki, gözüme bir şey çarptı. Başımı geri çekerek ağaçların oraya baktım.
Reyes, ''Ne oldu?'' diye sorduğu sırada ona bakmıyordum.
Tek parmağımı dudaklarıma bastırdım. ''Sessiz ol, hemen dönerim.''
Arkamı döndüğüm sırada Reyes kolumu yakaladı ve yalvarırcasına ''Isabel, gitme.'' dedi.
Ağaçlardan tarafa bakarken, ''Ben seni bulurum.'' dedim ve cevap vermesine zaman bırakmadan yürümeye devam ettim.
Sahilden çıkıp, ağaçların arkasına geçtim.
Scott, ''Neler oluyor, Isabel?'' diye sordu.
''Şşşşş.'' diye fısıldadım.
Başımı ağacın arkasından öne doğru uzattığımda Paris'i gördüm. Kahverengi saçlı bir kızı ağaca yaslamış öpüyordu.
İyice baktığımda öptüğü kızın Anya olmadığını fark ettim.
Başımı iki yana salladım. Ne yapacağıma karar vermeye çalışıyordum ki, Anya'nın bu tarafa doğru geldiğini gördüm.
Beni görünce el salladı. ''Hey, Isabel!''
Paris'in, Anya'nın sesini duymuş olmasını dileyerek arkamı döndüm. Ancak hiç de duymuşa benzemiyordu, kızın boynunu keşfe çıkmıştı. Ayrıca sürekli inlemeleri de durumu kolaylaştırmıyordu.
Tam ağzımı açmıştım ki, biri koluma dokundu. Arkamı döndüğümde otuz iki diş sırıtan Anya ile karşılaştım. Uzun, kahverengi saçlarını açık bırakmıştı. Kırmızı bikinisinin üzerine giydiği beyaz elbise ile çok güzel görünüyordu.
Yüz ifademi gören Anya, kaşlarını çattı. ''Bir sorun mu var?''
Alt dudağımı dişledim. ''Şey...ben...''
Paris'in öptüğü kız tekrar inledi.
Anya çatık kaşlarla ağacın arkasına doğru yürüdü.
Az sonra olacakları görmemek için gözlerimi yumdum ve ardından Anya'nın peşinden gittim.
Anya'ya yetiştiğimde; gözlerinin fal taşı gibi açılmış olduğunu gördüm. ''P-p-p Paris!''
Paris başını kızın boynundan çekti ve bize doğru döndü. Sarı saçları karmakarışık haldeydi. ''Anya?''
Demek ki Paris, dudağındaki piercingle gayet rahat öpüşebiliyordu.
Anya başını iki yana sallayarak geri geri yürümeye başladı. ''Seni lanet olası! Bunu bana nasıl yaparsın!''
Ardından ağlayarak koşmaya başladı, Paris'te şaşkın bakışlarla peşinden gitti. Esmer kızla baş başa kalmıştık.
Kıza bakarak omuz silktim. ''Eee?''
Kız sırıttı. ''Yakışıklı piç. Demek kız arkadaşı varmış, anlamalıydım.''
Başımı iki yana salladım. ''Artık bir kız arkadaşı yok.'' Başımı tekrar iki yana salladım. ''Yakışıklı bir erkekle öpüşmeden önce iki kere düşünmelisin. Ya aldatıyorsundur, ya da aldatılacaksındır.''
Ethan güldü. ''Yürü be Isabel!''
Kız da güldü. ''Her neyse, senin erkek arkadaşın var mı?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ruhlar Ardında
Teen FictionCongvender Lisesi'ne yeni gelen kızda farklı bir şeyler var... Çoğu on altı yaşındaki gencin arkadaşları vardır. Isabella McO'brien' in ise zihninde yaşayan üç ruh var.