Multimedia'da Scott var:)))))))))))))
*****************************
Gözlerimi kırpıştırarak açtım. Saat sabahın altı buçuğuna geliyordu. Yataktan usulca kalktım, üzerimde siyah kısacık şortumla, aynı renk atletim vardı.
Saçlarımı topladım ve telefonumu yatağın üzerinde bırakıp odadan çıktım.
Ruhların zihnimden çıkmasının ardından tam bir hafta geçmişti. Birbirini tanıyan kırk yıllık arkadaşlar gibiydik, ki bir bakımdan zaten öyleydik. Benim evimde kalıyorlardı ve o kadar mutluydum ki, hayatımın en güzel günlerini yaşıyordum.
Ama ruhların ortaya çıkması nedeniyle, Elijah'ı boşlamak zorunda kalıyordum. Eskisi kadar zaman geçiremiyorduk, ne zaman dışarı çıkalım dese, Scott başka bir şey söylüyor, beni Elijah'tan alıkoyuyordu.
Özellikle Reyes bu durumdan şikayetçiydi. Artık yalnız kalamıyorduk, çünkü hep ruhlarla beraberdim. Ama onlarla vakit geçirmeyi o kadar seviyordum ki, Elijah ve Reyes'i umursamıyordum bile.
En güzeli ise, Faythe ve Ethan beraberlerdi. Faythe, doğduğum hastanedeki doktora olan aşkının uzun zaman önce bittiğini ve artık Ethan'dan fena halde hoşlandığını itiraf etmişti. Ethan ise, en başından beri Faythe'e olan aşkını açığa kavuşturmuştu.
Ve elbette onlar da birer KovulmuÅŸ Melek'ti.
Merdivenleri sessizce indim, evde hiç ses yoktu. Faythe, Scott ve Ethan uyuyor olmalıydı. Evde hiçbir şeye dokunmadan dışarı çıktım.
Güneş yeni doğmuştu, sokaklar bomboştu. Hafifçe rüzgar esiyordu, iç geçirdim ve kaldırımda yürümeye başladım.
Yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra büyük bir ormana vardım. Etraf upuzun ağaçlarla kaplıydı, kuşlar neşeyle ötüyordu.
Ormana girdim ve yavaşça yürümeye devam ettim. Gözüme bir ağaç kestirip sırtımı yasladım.
Derin bir nefes vermiştim ki, karnımın altındaki yaranın sızladığını hissettim.
Elimi yaranın üzerine koyup, gökyüzüne baktım. Hayatımın ne kadar değiştiğini düşündüm. Elijah ile tanıştığımdan beri başıma -hem iyi hem de kötü- gelmeyen şey kalmamıştı.
Ama olup bitenlerin Elijah ile alakası olmadığını fark ettim. Hepsi benim başımın altından çıkıyordu. Kaos yaratmakta üstüme yoktu.
Kısa bir hırıltı duymamla, bakışlarımı aşağı indirmem bir oldu. Önümde kocaman bir köpek duruyordu. Aslında, köpek olmak için fazlasıyla büyük, siyah bir kürke sahipti. Kahverengi gözlerinin içinde sarı benekler vardı.
Başıma gelmeyen şey kalmamıştı, derken erken davranmıştım. Bir Kurt Adam'la karşılaşmamıştım.
Bıkkın bir şekilde iç geçirdim. "Tanrı beni nelerle sınıyor. Ve hiç bıkmıyor."
Hayvan tekrar hırladı ve kocaman dişlerini gösterdi.
Hançerlerimi yerlerinden yavaşça çıkardım ve avuçlarıma yerleştirdim. "Sanırım dövüşeceğiz."
Çok kalın bir kürkü vardı. Göz ucuyla hançerlerime baktım; postunu delmek için fazla keskin değillerdi. İçimden sessizce küfür savurdum.
Kurt, bana doğru küçük bir adım attı. Bıçaklarımı havaya kaldırdım. "Şşş."
Bir an, bu oyundan oldukça sıkıldığımı fark ettim. Neydi benden yayılan bu enerji? Neden ben bir hedeftim? Her gün farklı bir yaratıkla mı uğraşacaktım? Kendi dertlerim bana yetiyordu, birde bunlarla uğraşmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ruhlar Ardında
Teen FictionCongvender Lisesi'ne yeni gelen kızda farklı bir şeyler var... Çoğu on altı yaşındaki gencin arkadaşları vardır. Isabella McO'brien' in ise zihninde yaşayan üç ruh var.