Elijah iki adım geri gitti, gülümsüyordu. "Sanırım buradan çıkmamız gerekiyor."
Hayalkırıklığıyla iç geçirdim ve tişörtümü giydim. "Pekala."
Elijah askıda duran bustiyeri eline aldı. "Bunu alıyor musun?"
Bustiyeri deneyemememe rağmen hoşuma gitmişti. "Almalı mıyım?"
Kıyafeti birkaç saniye inceledi, aklından bir şey geçer gibi oldu. "Melek kanatları. Güzel görünüyor, bence almalısın."
"Öyle diyorsan." Büstiyeri elinden aldım ve kabinin kapısını açtım. Elijah'ta peşimdeydi. Kabinden çıktığımızda tüm gözler üzerimizdeydi. Birkaç kişi yanındakinin kulağına bir şeyler fısıldadı.
Elijah yanıma geldi ve tek kolunu belime sarıp kulağıma eğildi. "Herkes içeride ne yaptğımızı merak ediyor olmalı."
Elimde olmadan sırıttım ve ayartıcı bir ses tonuyla,"Ne yapmışız?" dedim.
Belimdeki eli kalçama kayınca kalp atışlarım hızlandı. "Henüz hiçbir şey."
Büstiyeri satın aldıktan sonra alışveriş merkezinden çıktık. Arabama doğru yürürken Elijah'ta yanımdaydı.
Arabamın yanına geldiğimde durdum ve ona döndüm. "Araban yok mu senin? Hala peşimde dolanıyorsun da."
Başıyla benim arabamın yanında duran; benimkiyle aynı renk ve aynı model olan arabayı işaret etti. "Burada."
Şaşkınlıkla önce arabaya sonra Elijah'a baktım, sürekli araba değiştiriyordu. Ardından umursamaz bir tavırla omuz silktim. "Pekala, sonra görüşürüz o zaman."
Tam arkamı dönmüşken nazikçe bileğimi yakaladı. Tekrar ona döndüm, sırıtıyordu. "Akşam ne yapıyorsun?" Kolumun üzerinde hafifçe parmaklarını gezdirdi.
Elbette hiçbir planım yoktu, ama bunu Elijah'a belli edecek değildim. Bir tutam saçımı parmağıma doladım ve ağırlığımı sol kalçama verdim. "Neden sordun, yoksa benimle flört mü ediyorsun, Elijah Kydd?"
Aramızdaki nefret edilesi mesafeyi kapadı ve tek parmağını, tişörtümün kapatamadığı çıplak karnımda gezdirmeye başladı. "Bir öpücük alacağım." diye fısıldadı dudaklarıma gözlerini dikerek. "Aslında bir öpücük için ısrar ediyorum."
Elimde olmadan gözlerim dudaklarına kaydı ve dilimi dişlerimin üzerinde gezdirdim. Tanrı aşkına! Dolgun, yumuşak ve pembe dudaklar. "Yarım bıraktığımız işi tamamlamak mı istiyorsun?"
Parmağını karnımın üzerinden çekerek bir adım geri gitti ve elini saçlarının arasından geçirip sırıttı. "Aslında tadına bakmak istiyorum." Arabaları işaret etti. "Gidiyor muyuz?"
Gözlerim kendiliğinden Elijah'ın geniş göğsüne kaydı. Boyu 1.90'ın üzerindeydi. Bakışlarım tekrar gözlerini bulduğunda göz rengi yine belirsizdi. Dönüyorlardı. Tanrı onu yaratırken ne düşünüyordu acaba?
Tek elimi kotumun arka cebine soktum ve gülümsedim. "Gidiyoruz."
****
Eve girdiğimizde Elijah'ı salonda tek başına bırakma riskine girerek hemen odama koştum. Duvarlardaki ilginç tablolarımızı ve değişik biblolarımın varlığını sorgulamazdı umarım. Ayakkabılarımın içindeki hançerleri çıkardım ama arka cebime küçük bir tanesini koymayı ihmal etmedim.
Elijah yakınımda olduğu sürece ruhlarla konuşamayacaktım. Bu nedenle onlarla konuşmak için Elijah'ın gitmesini beklemeliydim.
Merdivenleri indim ve Elijah'ı koltukta otururken buldum. Tembel bir sırıtışla bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ruhlar Ardında
Teen FictionCongvender Lisesi'ne yeni gelen kızda farklı bir şeyler var... Çoğu on altı yaşındaki gencin arkadaşları vardır. Isabella McO'brien' in ise zihninde yaşayan üç ruh var.