Multimedia'da Isabella var
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
''Çekilsene önümden seni lanet olası!''
''Kapa çeneni aptal sürtük!''
''Sen kime sürtük dediğini sanıyorsun, şişman fahişe!''
Yaklaşık altı saattir bu tip diyaloglara tanık oluyordum. Reyes'in bana verdiği kutsal görevi gerçekleştirmeye çalışarak, yarın ki futbol maçının biletlerini almaya çalışıyordum. Ve bilet gişesi oldukça kalabalıktı, koca bir şehri kaplayacak kadar insan sırada bekliyordu.
Hava uzun süre önce kararmıştı.
Yanımdaki yarısı uzun, yarısı kısa saçlı olan çocuk boğazını temizledi. Dövmeli kollarını Metallica tişörtünün üzerinde kavuşturmuş, dudağındaki piercingi dişliyordu. Gayet sakin ve normal bir insana benziyordu; kaşındaki, burnundaki piercingler ve kollarının tamamını kaplayan dövmeler hariç.
Çocuk gözlerini önünde tartışan iki kıza çevirdi. Kızlar nasıl olurda bu yakışıklı çocuğu görmezden gelirlerdi? Yoksa dövmeli erkekler onlara itici mi geliyordu? Veya piercingli?
Kollarımı göğsümde kavuşturdum ve sıranın ilerlemesini beklemeye koyuldum. Yaklaşık on dakika sonra bu aptal kızlardan sıkıldığımı fark ettim.
Hafifçe öksürdüm ve birinin omzuna dokundum. ''Alıp veremediğiniz her ne varsa umrumda değil, ancak canımı sıkıyorsunuz. Ya sessiz olursunuz, ya da canınızı yakarım.''
Sarı, uzun saçlı kız, ''Erkek arkadaşıma sürpriz yapmak için bu bileti almam gerekiyor. Ama o benim önüme geçmeye çalışıyor.'' Diye yakındı.
Diğer kız ise, ''Bende aynı sebepten dolayı şikayetçiyim!'' Diye sızlandı.
Onlara bir adım daha yaklaştım ve boylarına erişebilmek için biraz eğildim. ''Az önce 'umrumda değil' demiştim, değil mi? O lanet çenelerinizi kapatmazsanız, dilinizi kuşkusuz koparırım.''
Sarışın kız bir süre beni süzdü. Üzerimdeki siyah, deri pantolonuma, beyaz, yakası açık tişörtüme ve siyah botlarıma göz gezdirdi. Sonra koyu renk saçlarıma baktı ve gözlerini benimkilere dikti. Ürkmüş gibiydi. ''Nasıl isterseniz, hanımefendi.''
Ah, bir hanımefendi olmadığıma dair on papele bahse girebilirim.
''Başarılı.''
Arkamdaki dövmeli çocuğun bana baktığını görünce şaşırdım. ''Pardon?''
''İyi denemeydi, hoşuma gitti.''
Gözlerimi devirdim ve belime batan hançerimi düzeltmek için eğildim. ''Hoşuna gidip gitmemesini umursamıyorum.''
''Öyle mi?'' Bakışlarım onunkilerle buluştu, daha dikkatli baktığımda gözlerinin mavi olduğunu gördüm.''O zaman geldiğimizden beri neden beni izliyorsun?''
Kaşlarım havaya kalktı. Doğruydu, sıraya girdiğimden beri arka arkayaydık ve bakışlarım ister istemez ona kayıyordu. ''Başka yöne baktığını sanıyordum.''
''Yani beni izliyordun.''
''Öyle bir şey söylemedim.''
''Yinede izliyordun.''
''Kapa çeneni seni değişik çocuk.''
Çocuk omuz silkti ve önüne döndü. Sıra bir adım daha ilerledi.
''Tanrım.'' Diye mırıldandım ve beni rahatsız etmekte ısrarlı olan hançerimi tekrar düzelttim.
''O öldü.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ruhlar Ardında
Teen FictionCongvender Lisesi'ne yeni gelen kızda farklı bir şeyler var... Çoğu on altı yaşındaki gencin arkadaşları vardır. Isabella McO'brien' in ise zihninde yaşayan üç ruh var.