Mesajlarınız sayesinde diğer bölüm kısa sürede geldi. En beğendiğiniz yeri bölüm sonuna ya da buraya belirtebilirsiniz.
Kalbe vuran ağrının dile gelmiş şekli şuydu, kalp sancısı.
Kalp sancısı, gülerken ağlamaktı, homurdanırken kıkırdamaktı, intihar ederken öldürülmekti ve benim kalbimde büyüyen sancı tamda bunlardan ibaretti.
Kalbim soğuktan mıdır bilinmez sancı yapıyordu tam göğsümün üzerine.
Sıcak kahve fincanından yükselen dumanlar arasından yerimde kıpırdandım.
Dalgın düşüncelerim kendini susturduğunda kahveyi dudaklarım arasına götürüp "nasıl anlatıcağımı bilmiyorum anne." diye fısıldadım.
Koyu kahve gözleri bedenimdeydi. Kayra yemek masasında oturuyordu, orada oturacak kadar küçüktü. Onu üvey kardeşim demeden seviyordum. Üvey, Kayra üvey kardeşimdi. Annem iki yıl öncesine kadar mahallemizde oturan adamla evlenmişti. Üvey babamın her gün tekrarladığı cümleler sessizce dudaklarımın ucuna geldi, kızını istemiyorum, kızın bu evden gidecek, senin kızın benim kızım değil.
Annem bana her şeyden çok değer verdiğini söyleyip eski üvey babamdan ayrılmıştı. Kayranın velayetinide üzerine almıştık. Dalgın bakışlarımı yeniden yaşadığım acıya çevirdim. Kayra'nın sesi annemin tiz sesine karıştığında anneme kulak kesilebildim.
Elleri ellerimin üzerine kapandı. Yanımdaki sandalyeye bıraktığım ayıcığıma göz ucuyla baktım. Restoranttaydık. İçerisi çokta kalabalık değildi. Biz dışında bir kaç kişi daha vardı. Annem başta ayıcığıma anlam veremediğinde şöyle demiştim, kendimi kötü hissettiğim için eve uğrayıp yanıma almak istedim.
Yol boyunca ayıcığımdan destek alarak koşmuştum. Nefes nefese kalsamda durmamıştım. Gizli psikopat beni izlerken duracak değildim.
Gözlerimden akan yaşı silme gereksiniminde bulunmadan dudaklarımı araladım. "anne biri vardı, çatı katında."
Sandalyesinde rahatsızca kıpırdandığında gözlerim gözlerine çaldı."kim?"
"Bilmiyorum." yaşlarım sel gibi bir hale dönüşürken etraftaki gözlerin üzerimize dönmesini umursamadım. Birazdan garson gelip çıkmamızı isyeyebilirdi. Ama durulmadı. Babamın ayıcığını kirli eller tutunca kalbimde açılan derin yara durulmadı.
"neden ağlıyorsun Hare?" avuç içlerini yüzüme bastırdığında nefesimi bir milim ötemde duran yüzüne üfledim. "bak sana bir şey filan mı yaptı?"
Başımı salladım. Bir şey yapmamıştı ama kalbimi acıtmıştı."Bana saçma sapan şeyler söyledi." anneme her şeyi apaçık anlatmaya korkuyordum. Onu üzmekten korkuyordum işte. Ayıcığımı söylersem kalbi ağrırdı. Yüreği daralırdı. Babamın acısını ona da anımsatmak anlamsızdı. "ne söyledi?" diye sordu korkmuş ses tonuyla.
"Geçmişini almışım gibi şeyler." amansızca bakan gözleri sakinleşti. Yüzü ifadesizleşti ve gözlerini dizlerine indirdi.
"Hare korkarım aklıma gelen şeyleri sana bildireceğim." diye fısıldadı. Kalbim yavaşça sakinliği kavuşurken bedenim sığındığı sandalyede hareket etti. Yerimde kıpırdandım, sorarcasına baktım öylece yüzüne, konuşmayı sürdürmesi için. "Elinde hiç kanıt filan var mı? Ya da gören duyan filan." başımı salladım. Yıkım pençelerini bedenime geçirmişti. Dağılıyordum.
"yok." diye fısıldadım. Ruhum heba olurken "işten de paronayak olduğumçin kovuldum zaten."
Kolları bedenime dolandığında bedenimi şefkatli bedeni arasına aldı. Kolları o kadar rahattı ki. Babamın yokluğunu aratmayan tek şey. Tek yer. Annemin kolları. "aklıma gelen şey de tam olarak buydu, nasıl ispatlayabileceğimizi bilmiyorum ama sen korkma annecim." avuç içleri saçımı okşadı, dudakları alnımdan küçük ama derin bir öpücük aldı. "bir daha karşına çıkacak olursa onu ellerimle gebertirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enseme Dokunan Nefes
Fiksi Remajakulağıma "şu an!" diye fısıldadı, güçlü parmaklarını ağzımdan çekmiyordu ve diğer elini yeniden kalçama götürdü "burada!" dedi, kalçamı hafifçe sıktığında ağzımdan sadece onun duyabileceği bir inilti çıktı. "Seninle!" dedi ellerini birazdaha hareket...