16.

50.7K 1.6K 538
                                    

    En uzun bölüm oldu sanırım. Ve, bölüm uzunken, sizinde bu bölüme yapacağınız yorumlar en uzun yorum olsun mu? Yapabileceğiniz kadar uzun yorum yapın.
    Yukarıda sağ tarafta, Hare ve Asaf var. Sol tarafta, üstteki Bade alttaki Yaprak.
     İnstagram hesabım:elifnur_kaptan
      
    Yorum yapmayı unutmayın.
 
    

        Hava kasvetliydi. Dışarısı soğuktu. Bedenlerin kıçı buz tutmuştu.

        Küçük aralıktan giren uğultu kulağıma fısıldadı.

       Soğumaya başlayan su, bedenimi üşütüyordu. Banyonun içerisinde yayılan buhar kaybolmaya başlamıştı. Asaf gideli yarım saat kadar olmuştu. Sesimi çıkartmadan küveti içinde oturmaya devam etmiştim.

   Çıkmadan önce söylediği cümle hafızamı yokladı. Yüzümü buruşturarak seslice tekrarladım. "dolabın üzerinde senin bedenine uygun kıyafetler var. Onları giy, sonra da çık."

     Alaylı bir tavırla küvette doğrulduğumda sular damlayan vücuduma aldırmadan Asaf'ın işaret ettiği dolaba doğru adımlarımı sıklaştırdım.

     Hızlıca giyindim. Kimin kıyafeti olduklarını bilmeden...

    Gözlerim havluya çarptığında kıyafetlerin koyulduğu yerde katlı bir biçimde duruyordu. Asaf'ın havlusu?

    Parmaklarım havluyu ıslak saçlarıma sardığında bir süre saçlarımı kuruladım. Havluyu kenara bıraktığımda, ıslak ve kirli kıyafetlerimi koyabilecek bir şeyler aradım etrafta. Burada bir yerlerde poşet gibi bir şey olmalıydı.

   Ellerim dolapların içerisin ararken "sonunda buldum." diye fısıldadım. Henüz buharı tamamiyle gitmemiş banyoda nefesim buhar halinde yükseldi.

    Kıyafetleri içine yerleştirdiğimde bedenimi aynaya doğrulttum.

    Cam buharlıydı. Yüzümü görmek istiyordum. Partiye gitmeden önce yaptığım makyaj akmış olmalıydı. Kim bilir yüzüm ne haldeydi?

    Avuç içlerimle buhari silmeye kalktığımda cam hafifçe aydınlandı. Yine de üzerinde su birikintisi kalmıştı.

    Yüzüm, yüzüm olabildiğince yorgundu. Ben çok solgun görünüyordum. Aynadaki beden benim bedenim miydi?

    Ruhsuz biri gibiydim. Ruhsuz ve usanmış.

    Avuç içlerimi saçlarıma bastırdım "ben değişiyorum." diye fısıldadım yavaşça, aynadaki yansımama doğru. "buna izin vermeyeceğim." başımı salladım. "ben değişmeyeceğim. Onun beni değiştirmesine izin vermeyeceğim."

      Aynadan yavaşça çekildiğimde, telefonumu aradım. Gözlerim telefonumun olduğu yere ilişti. Kenardaydı. Eğilip aldığımda kapıya kadar yürüdüm. Parmaklarım arasında tuttuğum siyah poşete sıkıca tutunmuştum.

     Kapıyı açtığımda koridora yayılan soğuk nemli vücuduma vurdu, bedenimi üşüttü.

    Aralık kalan boşluktan koridora çıktığımda kulağıma çarpan sese doğru döndüm.

    "Hare?" Melih'in sesi.

    "efendim?" diye sordum çatallı sesimin verdiği yorgunlukla.

    "çıkalım mı?" gözleri gözlerime daldı. "beni sen mi bırakacaksın?" diye sordum. Asaf gelmeyeceği için rahatlamıştım. Başını salladı. "ben bırakacağım."

Enseme Dokunan NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin