34.

15.7K 605 146
                                    

      Bu bölümde instagram grubunda olan okuyucularımın adları geçiyor. Onlarla konuşmayı çok sevdiiim.

     Medyaya bıraktığımı dinleyebilirsiniz.

      Yorum yapmayı unutmayın.

  

    Havanın küçük esintisi yapraklara fısıldayıp ruhundaki karışıklığa meyilli olan sarhoşluğun verdiği hissiyatla ordan oraya kıpırdandı. Ayak uçlarıma demeyi başaran yapraklara göz gezdirirken bir taraftanda etrafıma serilen yapraklara göz ucuyla bakıyordum.

   Başımı kaldırıp rüzgar esintisinin uçurduğu saçlarım arasından Asaf'a baktım. Yürüyorduk. Buna hazır olup olmadığım muammaydı. Hazır mıydım? Aklımdan bir kaç kez tekrarladığım soru beynimde defalarca dönüp durmuş ama bir sonuca varamamıştı.

    Avuç içlerimi hafifçe sıktığımda "onlara ne soracağız?" diye sordum dudaklarım arasından.

     Kahvenin en can alıcı tonuyla gözleri gözlerime ilişti. "ne sormamız gerekiyorsa." hafifçe gülümsediğinde kısılan gözleri keskin yüz hatlarını gizlememişti. O güzeldi. Hiç kimsede olmayan bir güzelliğe sahipti. O sertti. Kimsenin erişemediği o sert benliğe hakim olmuştu. O korkutucuydu. En çok korkuttuğu kişiyse bendim. Korkutucu diye geçirdim içimden. Bir zamanlar dilimden düşürmediğim kelime, Korkutucu!

   Omuz silktim. "ne sormamız gerekiyor?" cevaplarını bildiğim şeyleri sormam gülmesine hatta sesli gülmesine sebep olduğunda kolları kimsenin adım atmadığı sokakta boynuma dolandı. Bedenimi bedenine çekiştirirken saçlarım gövdesine yapıştı. Kokusu burnuma güzel bir sarhoşluk etkisiyle dolduğunda ruhum heba olmuş bir şekilde sarsıldı. Ellerini avuç içlerime uzattı. Elleri arasında küçücük kalan ellerimi kavradı. Ellerim ellerine kenetlendi. Bunu genelde sevgililer yapardı. Biz sevgili miydik?

         Asaf'ın ruhuma dokunan kokusu burnumu hazmetmeyi sürdürdüğünde kollarıda bedenimi sarmaya devam etti. Adımlarımız birbirine karışıyor rüzgarın minik esintisine kapılıp uçuşan saçlarımıza eşlik ediyordu.

       Ruhumun derinlerinde dolaşan sarhoşluk bedenimi uyuşturuyordu. Kahverengimsi yapraklar etrafımızda dönüp dolaşırken "ailenle konuştuktan sonra seni bir yere götüreceğim." Asaf'ın sesi yaprakların fısıldayışı arasından kulaklarıma doldu. "nereye?" diye sordum. Bakışlarım güzel, kahverengi gözlerine çevrildi. Gözleri gözlerimi izlediğinde kollarını daha fazla sardı bedenime.

      "seni birileriyle tanıştırmak istiyorum." diye konuştu. Adımlarımızın altında yatan ayaklarımızın sesleri kulaklarıma ilişti.

       "kimlerle?" diye sordum Omuzlarım üzerinde havalanan saçlarımı umursamadan.

         "eski arkadaşlar diyeyim. Bulut'a gelecek bizimle." gülümsediğinde gözlerini yola çevirdi. Sarmaş dolaş yürümeye devam ettiğimizde soğuğun vücuduma verdiği üşüme hissine kapılmamaya çalıştım. Ruhum soğukla iç içe geçmeye meyilliyken bedenime sarılı kollara sığınmayı temenni ettim. Avuç içlerim elleri arasında uzanırken onları daha sıkı tuttum. Bir daha kaybetmeyi göze alamayacağım şeyler arasında olan şey şu an bedenimi yaslandığın gövdeydi. Gövdenin altında yatan beden ve ruhtu.

    .....

      "aradım ama açmadılar." diye soludum parmaklarıma saçlarımı ovduğumda.

        "daha fazla beklemeyelim." diye konuştu Bulut. Bakışlarım ona çevrildiğinde kısa süreliğine de olsa göz göze geldik. Bana karşı olan hislerinin değiştiğini söylemişti geçenlerde. Arada yakaladığım bakışları öyle olmadığını söylesede böyle olmasını umut ediyordum.

      " o zaman gidelim." Asaf'ın sözleri üzerine gözlerimi ona çevirdim. Başımı salladığımda "akşama konuşacağımızı söylerim açtıkları zaman" diye konuştum.

      Asaf bedenini Bulut'un getirdiği arabasına çevirirken adımlarımı ona doğru attım. Kimlerle tanışacağımızı merak edişim beynimde dolaşan soruları beraberinde getiriyordu. Parmaklarım arabanın kapısını tuttuğunda kendime doğru çektim. Soğuk vücuduma işlemeye devam ediyordu.

    .....

     Parmaklarım masanın üzerinde duran bardağa gittiğinde ellerimle saçlarımı düzelttim. Portakal suyunu tercih ettiğimi söylemiştim Asaf'a. Kendi de aynı şeyi istediğini söyleyip masadakilerle birlikte garsona sipariş vermişti.

     "bizi tanıştırmayacak mısın?" koyu kahve saçları olan kıza çevirdim bakışlarımı. Gözleri bedenimdeydi. Asaf'ın "siz tanısanız daha doğru olur" diyişi kulaklarıma geldi. "tabii." masadakilerin gözleri üzerime çevrildiğinde yerimde kıpraştım. Gözlerim tanışmak isteyen kızı izlerken kahverengi gözleri bedenimi izlemeye devam etti. Güzel bir kızdı. Asaf'a nasıl tanıştıklarını merak ettiğimde "ben Hare." diye konuştum. Adımı bir kez söylemem yeterli olurdu diye düşünürken "ben Reyhan" diye konuştu. Başımı sallayıp hafifçe tebessüm ettiğimde Asaf'a çevirdim gözlerimi. Kısa bir bakış attıktan sonra bedenimde olan gözlerine aldırış etmeden kulaklarıma gelen sesin sahibine baktım. "ben de Esra." elaya kaçan gözleriyle yüzümü incelendiğinde gülümsedim. Dudakları gülümseyişime karşılık verdi. "Cenk ben de." hafifçe tebessümle karşılık verdiğimde Asaf'ın yanında oturan kızın sesi kulaklarıma geldi. "ben de melisa Hare." elini hafif bir şekilde sallayan Melisa'ya baktığımda siyah saçları arasından tebessüm etti. Gülümsedim. "Sezer." gözleri gözlerimin içine baktığında gözlerimi kaçırdım. "Sevim." adını sinirli bir şekilde söyleyen kızın gözleri kahverengiydi. Sinirli çıkan sesine anlam yükleyemediğimde öylece yüzüne baktım. "Zehra ben de" oldukça tatlı olan kızın yüzüne baktığımda ona da hafif bir tebessümle karşılık verdim. "Helin ve yanımdaki de ikizim Dilara." karşımda oturan iki tatlı kıza göz gezdirdiğimde gülümseyişlerine karşılık verdim.

     Asaf'ın tüm bu kızları nereden tanıdığını merak etmiştim. Bunu ona soracaktım.

      "Asaf'la nerede tanıştınız?" Sevim'in sesi kulaklarıma geldiğinde Asaf'a gzö ucuyla baktım. Bunu cevaplaması gereken aslında oydu.

      Asaf'ın kolları boynuma dolandığında bedenimi sandalye arasından gövdesine doğru çekti. Ne olduğunu anlayamadığım sırada bedenimi bedeni arasında buldum.

     "bunu kimseye anlatmıyoruz." dudaklarını yanağımda hissettiğimde siyah ceketimin altında yatan tenimin ısınmaya başladığını hissettim. Saçlarım yüzümün bir yanını kapatırken yanaklarımı alev aldığını hissediyordum. O kız kimdi?

    Sevim bir şey söylemediğinde ikizlerin tatlı sesleri kulaklarıma geldi. Güzel kızlar diye geçirdim içimden. Asaf'ın güzel kız arkadaşları.

     Kulağımda hissettiğim sıcak nefesin Asaf'ın nefesi olduğunu duyumsadığımda "üst katta odalar var daha fazla dayanamayacağım. Dudakların öpülesi duruyor. Yarım saat kaybolsak bir sorun çıkmaz herhalde." diye fısıldadı. gözlerimi kırpıştırdığımda tenimin alev almaya başladığı ve kavrulmaya mesken tuttuğu kendini belli etti. Yanmaya başlayan vücudum ve sarhoş olmuş ruhumla öylece Asaf'a baktım. Yarım saatliğine kimse bizi farketmezdi değil mi?

     

    Yorum yapmayı unutmayın.

    

    

      

   

   
   

Enseme Dokunan NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin