Bu bölümünde kısa olduğunu biliyorum. Ama sizde, bugün bölüm gelmeyeckti aslında, onu bilin. Aralarda olan bölümlerden biri olarak kabul edin. Yukarıda, Asaf ve Hare'nin duş sahnesi var. Yorum yapmayı unutmayın.
Derin bir nefes aldım. Saçlarıma dokunmak için uzanan parmaklarını, itmek, soğukkanlı sahibine engel olmak istiyordum.
İstesemde yapamıyordum. Öylece durdum. Bulut'un acıyla kıvranma sesini duyduğumda, Asaf'ın bu denli yakınımda bulunması, dönmemi engelliyordu.
"Asaf?" Melih'in sesi, tüm sokakta yankılandı.
Melih'in sesini duyduğum da Asaf'a bakmaya devam ettim. Gözlerindeki öfke giderken, parmaklarını da, saçlarıma ulaşmak için bir santimlik kala durdurdu ve yavaşça çekti.
"Efendim?" diye sordu, o soğuk sesiyle.
"Seni aradım, telefonunu bi kız açtı ve senin az önce gitmiş olduğunu söyledi." diye soludu Melih, ben sinirimi dışarı vurmadan hemen önce. Melih'e baktığımda yorulmuş gibi görünüyordu.
"Telefonu açan Azra'ydı. İşleri varken aramadın iyi ki" Diye tısladım sinirle. Neden sinirleniyordum? sinirlenmemin sebebinin, Öyle kızlardan nefret etmemdi. Kesinlikle öyle kızlardan nefret ediyordum.
Asaf'ın hızlıca bana dönen gözlerine aldırmadan Melih'e bakmaya devam ettim.
"Evet!" dedi bana bakmaya devam ederken. "İşimiz vardı." gözlerim Asaf'a kaydı.
Sinirli bir biçimde yüzümü inceliyordu. Yüzünün her hat'tıyla sert bir ifadeye sahip olduğu, her baktığımda belli oluyordu.
"Hey, dinlemen gereken şeyler var!" Melih, bunu telaşlı bir şekilde söylemişti.
"Söyle!" dediğinde Asaf, gözlerini yüzümden çekmemişti.
"Burda neler oldu, bu adamda kim?" Melih Bulut'u yeni görme fırsatını bulmuştu.
Bulut'un sesini duyduğumda "Bu adam deli, durduk yere bana vurdu." diye tısladığını işittim.
Asaf'ın gözlerimi yüzümden çekmesiyle, gittiği yöne baktım.
Bulut'a doğru bir yumruk daha attı. "siktirme lan kendini bana!"
Bir yumruk daha atacakken "neden bu kadar sinirlendin?" diye bağırdım. "Beni kıskandın mı yoksa?" artık itiraf etmesi gerektiğini düşünüyordum.
Bulut'u yakasından tutup kaldırdığında, ileriye doğru fırlatıp "seni bir daha görmeyeceğim, eğer görürsem emin ol sikerim!" diye tısladı tok sesiyle.
Bulut bir şey söylemeden uzaklaşmaya başladığında, ona acıdım.
Asaf'ın bana yaklaşmasına aldırmadan, Onu izlemeye devam ettim.
Adımlarını hızlandırdığında, kimsede olmayan sert yüzüyle bana bakıyordu.
Kolumu güçlü parmaklarıyla kavradığında, refleksle kolumu parmaklarından kurtarmaya çalıştım ama başaramadım.
"Bana bak!" dedi, boşta kalan parmaklarını yüzüme yaklaştırıp, çenemi tutarken.
"Umrumda değilsin!" dudaklarına baktım, bu sefer birazdaha uzakta duruyordu. Nefesi yüzüme değmemişti.
"Anlıyor musun?" diye fısıldadı, bu fısıldamaktan çok emir vermekti. çenemi sıkarken yüz hatlarımın acıdığını duyumsadım, acıyla inledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enseme Dokunan Nefes
Jugendliteraturkulağıma "şu an!" diye fısıldadı, güçlü parmaklarını ağzımdan çekmiyordu ve diğer elini yeniden kalçama götürdü "burada!" dedi, kalçamı hafifçe sıktığında ağzımdan sadece onun duyabileceği bir inilti çıktı. "Seninle!" dedi ellerini birazdaha hareket...