Finali bekliyordunuz dimii? Final yapmayı durduruyorum, en azından şimdi durduruyorum. Sizden ayrılamadık. Sizde bizi özlediniz mi?
Bölümleri yazmaya devam edeceğim, her hafta düzenli olarak yazacağım. Belki her ay atarım şu an bilmiyorum.
Daha yazacağım çok şey sizin de okuyacağınız güzel şeyler var.
Yeni bir şey yapacağım, bir dahaki bölümde burdan bir okuyucumun adını bölümde geçireceğim. Bölümde adı geçen okuyucum bölümü istediği gibi yönetecek ve kendisi istediği rolde olacak. Bunu seçmem için çekiliş yapacağım. Çekiliş için şöyle yapıyorsunuz, buraya en az iki arkadaşınızı etiketliyorsunuz. Arkadaşınız olmasa bile istediğiniz birini etiketleyebilirsiniz. Daha fazla kişide etiketleyebilirsiniz. Seçilme olasılığınız daha fazla olur.
Yorum yapmayı unutmayın...
Yüreğim, matemini kuramayan bir boşlukta.Sabrım tükenmek üzere, kalbim tüm her şeyi boşvermiş.
Tenim sıcaklamaya mesken tutarken hemen yanımdaki koltuğa yerleşmiş ve yüzüne vuran kirpikleri arasından gözlerini bedenimde gezdiren Asaf'a baktım. Susuyordum, susuyordu. Konuşmuyordum, konuşmuyordu.
Bağırıp çağırmış, ortalığı yıkmıştım. Babası babamın katiliyken sessiz kalamamıştım işte. Bedenim titrerken dizlerimin önünde duran masanın üzerindeki vazoyu ellerimle ittirerek kırmıştım az önce. Şimdide bir şey söylemeden koltuğun köşesine sinmiştim.
Beni izliyordu.
Ben tüm o kötü cümleleri savururken o beni sakinleştirmeye çalışmıştı.
Cam kırıkları yere serilmişti. Ayağımıza batsa her yeri kan boylardı ama umursamıyordum. Tek umursadığım şey şuydu, babamın katili sevdiğim adamın babasıydı.
Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle geriye doğru ittirdiğimde yüzümü cesaret edemediğim yangın gözlere çevirdim. "bunu biliyordun ve bir yıl boyunca benimle oynadın. Beni kendine aşık ettin? Neden Asaf, Söylesene neden?" diye sitem ettim. Vereceği cevabı dinlemeden ayağa kalktığımda cam kırıklarını umursamadan bedenimi arkaya doğru çevirdim ve koşmaya başladım.
Ayağım kanayabilirdi ama umursamadım, koştum.
Bir şey olmadı.
Olan şey şuydu, ayağım kanamamıştı belki ama yüreğim kanıyordu. Camlar ayağıma batmamıştı ama acılar kalbime batıyordu. Benim yapabildiğim tek şey koşmak oldu. Gözlerimden yaşlar damlaya damlaya koştum, arkama bile bakmadan.
Arkamdan seslenen adamın sesini hafızamda tutmadan koştum. Adımı duyuyordum, onun beni çağırışını. Yine de durmadım. Belki de durmaya mecalim yoktu, onu dinlemeye, daha fazla acı çekmeye halim yoktu.
Kapıyı araladım ve ruhumu boğan evden uzaklaştım. Ayaklarım yere sıkıca vururken nefesim kesildi. Kesilen nefesim arasından göz yaşlarım havaya karıştı.
Durmalıydım. Arkamdan gelmez diye düşündüm ve durdum. Avuç içlerime dizlerime tutunduğumda saçlarım öne düştü.
Kalbimdeki acı öylesine büyüktü ki benim haberim olmadan dışarı vuruyordu. Etrafıma bakındım, arabalar geçiyordu. Caddedeydim. Eve kadar yürüyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enseme Dokunan Nefes
Teen Fictionkulağıma "şu an!" diye fısıldadı, güçlü parmaklarını ağzımdan çekmiyordu ve diğer elini yeniden kalçama götürdü "burada!" dedi, kalçamı hafifçe sıktığında ağzımdan sadece onun duyabileceği bir inilti çıktı. "Seninle!" dedi ellerini birazdaha hareket...