ENSEME DOKUNAN NEFES, kitap olmalı mı? Yani kitap olması için ne yapmamız gerekiyor?
Bundan sonraki bölümün uzunluğu ne kadar olsun?
Yorum yapmayı unutmayın.Ruhum kıvranıyordu, bedenim alacalıydı, parmak uçlarını ateş basmıştı ve kolonlardan yükselen şarkı kulaklarıma doluyordu.
Omzuna dokunduğum için, bacaklarımdan bileklerime kadar yayılan sıcak havayı hissettim.
Parmakları belimin kıvrımında yerini alırken, hareket ettiğimizi farkettim.
Şarkıyla birlikte, ritmik bir şekilde hareket ediyorduk.
Belimi kendine doğru ittirdiğinde, ona daha da yakınlaştım. Sıcak Nefesi alnıma çarptı.
Gri taşlardan, yüzüne çevirdim gözlerimi.
Kahverengi gözleri, gözlerimle buluştuğunda, yüzünü yüzümden çekmedi.
Sağ eliyle, bileğimi tuttuğunda geriye doğru gitmemi sağladı ve kolumu kaldırarak, beni etrafımda döndürdü. Saçlarımın uçtu ve hemen ardından yeniden omzumun üzerine düştü. Parmaklarını yeniden, elbisemin kumaşının üzerine temas ettirdiğinde, belimi kendine doğru ittirerek ona yaslanmamı sağladı.
Şarkı yavaş bir tonda sonlanırken, Asaf'da durdu. O durduğu için bende durmak zorunda kaldım.
.....
"Beni sevdiğin kanısından vazgeçmiş değilim." dedim, elimdeki bardağa bakarken.
Bardağı yavaşça dudaklarıma götürdüm ve portakal suyumdan bir yudum aldım."Bir gün vazgeçeceksin nasıl olsa!" yüzüne baktım. Koltuğa yaslanmış, masayı inceliyordu.
Bana baktı "hangi gün?"
"Kim bilir?" kahverengi gözleri, kavrulmaya hazır bir ateşi andırıyordu. "Nasıl?" diye sorabildim yeniden, gözlerimi elbisemin siyah çizgilerine indirdiğimde.
"Belkide, öleceğin gün vazgeçersin!" yutkundum. Beni öldürmekten vazgeçtiğini sanıyordum. Ama o, benim onun hakında düşündüğüm şeyden vazgeçmemi söylüyordu.
"Beni öldürmekten vazgeçtin sanıyordum." yeniden beni izleyen kahverengi gözlerine baktım.
İçki bardağını masaya sertçe bıraktığında, gözleri bardak ile birlikte masaya çevrildi. Yeniden bana baktı, "bu yaşadıklarımızın bir oyundan ibaret olduğunu anlayamayacak kadar, aptal olamazsın!" diye tısladı. Gözlerim, yüzünde daireler çizerken, ateş bastığı için oturduğum yerde hafifçe hareket ettim "ne zaman bitecek bu oyun öyleyse?"
"Öleceğin güne az kaldı ufaklık." parmaklarımı sıktım. Ayağa kalktığını gördüğümde, siyah pantalonunu inceledim.
"Seni öldürmeden hemen önce, her şeyi anlatırım belki de!"
"Hadi kalk! Gidiyoruz." derken, sesi çok sertti.
.....
Bacaklarımı kıvırdığımda koltuğa yaslandım. Asaf beni bırakalı yarım saat filan olmuştu. Televizyon açıktı. Öylece izliyordum.
"ben çıkıyorum." başımı yana yatırdığımda, annem çantasıyla birlikte yanıma kadar yürüdü. Yanağıma bir öpücük kondurduğunda "iş bakmaya çıkacağım anne çok yoruluyorsun, durmadan çalışıyorsun." diye fısıldadım. Avuç içlerini yüzüme bastırdı, dudakları kıvrıldığında "çalışmak bana iyi geliyor, dolapta yemek var ısıtırsın. Kayra Seynalarda zaten eğer korkarsan Seynalarda kalırsın benim işim yarına kadar süreceği benziyor.
....."Yine neden gönderdin bunları?" diye sordum, kutunun içinden çıkan kırmızı etek ve siyah bluza bakarken.
Annem gittikten bir kaç dakika sonra kapı çalmıştı ve açtığımda kimse yoktu, bu kutu vardı. Üzerinde ufaklık yazıyordu. Asaf'tan başka kim göndermiş olabilirdi?
Eğer bunları giymemi isteyecekse, kabul etmeyecektim. Kırmızı ve ben, olmazdı.
"Doğum günün için!" dediğinde yutkundum. Yarın doğum günümdü ve benden bunları giymemi istiyordu.
"Hayatta olmaz, ben siyah ve beyazdan başka bir şey giymem" sitem ediyordum. Aslında giyerdim ama giymem demiştim işte.
"Giyeceksin ve senin her şeyini biliyorum ben giyiyorsun!"
"giymeyeceğim!" diye bağırdım. Evde kimsenin olmaması beni mutlu etmişti. Ama Asaf sinirlendiriyordu.
"Tamam, ben gelip giydiririm o zaman." yutkundum ve gelmesinden korktuğum için "tamam giyeceğim gelme!" diye fısıldadım.
"Yarın, seni alacağım. Makyajda yapacaksın, eğer yapmam diyorsan!" sinirle daha çok bağırdım. "Ben makyaj yapmayı sevmem ki" dedim.
"Yarın yapacaksın!"
Nasıl buldunuz? Neler olmalı sizce ilerleyen bölümlerde?
Yorum yapmayı unutmayın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enseme Dokunan Nefes
Teen Fictionkulağıma "şu an!" diye fısıldadı, güçlü parmaklarını ağzımdan çekmiyordu ve diğer elini yeniden kalçama götürdü "burada!" dedi, kalçamı hafifçe sıktığında ağzımdan sadece onun duyabileceği bir inilti çıktı. "Seninle!" dedi ellerini birazdaha hareket...