32.

18.8K 764 409
                                    

         

       

        Dinleyebileceğiniz bir şarkıyı yukarı bıraktım. Adı, Unutamadım adını. Diğerinide buraya yazıyorum.

         Saçma sapan

       

         Ölüm günü geldi. Son bölüm değildir devam edicek.

          Yorum yapmayı unutmayın.

    
       17.05.2019
     
    Hafif dalgalı bir rüzgar savruldu. Denizin hırçın dalgaları rüzgara mesken tutmuştu. Hava hem soğuğa hemde sıcağa meyilliydi. Bir dalga daha kıyıya vurup boğuk ses çıkardığında kalbimde oluşan yıkım bir milim daha arttı. Parmaklarımı beyaz kumun üzerinde gezdirdiğimde gözlerimden, kendini ele veren yaş damlasının düşmesine izin verdim. Yanaklarım ıslaklığı hazmetmeye çalışırken yüreğimde oluşan sızı tüm bedenimi esir aldı. Parmaklarım kumun üzerinde dolaşırken gözlerimi kapayıp açtım.

     Bir yıl olmuştu. Koca bir yıl. Üniversite sınavları geçmiş, ben hiç çalışamadan öğretmenliği tutturmuştum. Onun bundan haberi var mıydı bilmiyordum.

      "Asaf, bugün doğum günüm." diye fısıldadım kumun altına gömdüğümüz deniz taşlarının üzerine doğru. Bir yıl boyunca her seferinde gelmeye cesaret edemediğim bu yere bugün de atmıştım adımlarımı. Başımı denize doğru çevirdim. Gözlerimde canlanan görüntü yüreğimin burkulmasına sebep oldu. O günkü konuşmalarımız ruhumu okşarken gözlerimi kapadım.

    "ne yapıyorsun ufaklık?" sert sesi kulaklarıma geldi. "denizin kokusunu içime çekiyorum." diye fısıldadım gözlerim kapalıyken. "nasılmış bu deniz kokusu?" sesi yeniden hafızamda yoklanırken nefesimi alıp verdim. "denersen görürsün." diye konuştum seslice. Sesimi duysana, diye haykırdım içimden. Koca bir yıl geçti ama sen sesimi hiç duymadın Asaf! Arkamı dönüp gittiğimde kollarını açışı geldi gözlerimin önüne, istemsizce kıkırdadım.

   Gözlerimden düşen damlalar ardı ardınayken gözlerimi yavaşça açıp denize baktım. Dalgalı denize! "neden beni bıraktın Asaf? Her şey bu kadar güzelken neden gittin?" diye sordum, gözlerimdeki yaşları parmaklarımla sildiğimde.

   Bedenim bir hışımla arkaya çevrildiğinde parmaklarım işaretlediğimiz kumu kazıdı. Hızlıca kazıdığım kum bir yerde birikirken gözlerime ilişen deniz kabuklarını taradım. Parmaklarım acısada hızlıca açmaya devam ettim kumların altını.

     Neredeyse her gün gelip kazıdığım bu yere isabet eden yaşlarım daha da derinleştirdi çukuru. Parmaklarım alışkın olduğu kağıda doğru uzandığında göz yaşlarım hunharca akmaya devam etti. Kalbime saplanan ağrı, buraya ilk geldiğim günü barındırıyordu. Asaf'ın kendi elleriyle bana yazdığı mektubu ilk okuyuşumu hatırlatıyordu.

      Parmaklarım buruşan kağıdı tek seferde açtığında, ezberlemeye başladığım mektubu okumaya süregeldi dudaklarım.

        "Ufaklık, sen bu satırları okurken ben yanında olamayacağım. Bazı şeyler olması gerektiği gibi ilerliyor. Yanında yokum ama bu satırları okurken varlığımın yanında olduğunu hisset. Geldiğimiz günü hatırlıyor musun buraya? İki deniz kabuğu buldun sen ıslak kumların üzerinde. İkimizin isimleri seni Bi hayli şaşırtmıştı. Ama biliyor musun ufaklık? Ben hiç şaşırmadım. Nedenini söyliyim mi sana? Baş harflerimizi ben kazıdım oraya. Yirmi yaşımdaydım. Seni takip etmeye başlayalı iki yıl olmuştu. Kalbimde dinmek bilmeyen sızıyla baş harflerimizi kazıdım önünde duran iki deniz kabuğuna. Ama sen onlara dokunurken kalbinde sızı oluşmasın olur mu? Henüz hiç bir şeyden haberin yok. Ama geri gelicem. Belki de hiç gitmemişimdir. " parmaklarım yazının üzerinden geçti.

Enseme Dokunan NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin