Özel Bölüm

8.9K 301 65
                                    

      Özel bölüm geldi, özel bölümlerde olmasını istediğiniz şeyler var mıı?

      Alışveriş yapmayı kimler seviyor?

       Yorum yapmayı unutmayın...

  

   Bu bir özel bölümdür, kitabın bölümleriyle ilgili değildir, keyfini çıkararak okuyun.

       Annecim annecim, bırakma beni.
       Babacım babacım, koru beni.

       Parlak hayatlar ışıltısını güneşten çalmıştır diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Ya da her gece sessiz ve kimsesizken yanaklardan süzülen göz yaşlarının bulutlardan yeryüzüne düşen yağmur damlaları olduğunu?

          Ben düşündüm. Eskiden yakınından bile geçemeyeceğimi düşündüğüm insanların mutluluğuydu parlak hayat, parlak hayatı güneşten çalmışlardı. Geceleri sessiz ve kimsesizken akıttığım göz yaşlarım ise yağmur damlalarıydı, ben babamın yağmurlu gecelerde ağlardım.

       Tenim, güneşin kavurucu sıcağı altında yanarken kahverengiye çalan saçlarım sırtımın üzerinde parlıyordu. Ellerimi sığdırdığım, avuç içlerine tutunduğum kemiksi ellere göz ucuyla baktım. Gözlerim ellerimizden adımlarımıza kaydı, kaldırımda birbirine uyum sağlayan adımlarımıza.

      "ufaklık?" her gün, her saat, her saniye dinleyebileceğim güzel sesi işittim. "hı?" diye sordum yüzümü gömdüğüm kaldırımdan kaldırıp yüzüne çevirdiğimde.

         "biz deliyiz." diye fısıldadı, "sen beni deli yaptın." güldü, kemiksi yüzü altında yatan gülüşü anlatamayacağım kadar güzel ve eşşiszdi.

          Avuç içlerine sığdırdığım ellerimi kendime doğru çektiğimde elleri ellerimle geldi. Kaşlarımı çattım, "ben mi seni deli ettim?" diye sordum, "Asıl beni deli eden sensin."

         "sen zaten delisin." kıkırdadığında çattığım kaşlarımı düzelttim. Ellerimi ellerinden çektim ve göğsümde birleştirdim. "küstüm." diye tısladım. "beni küstürdün."

       Kolları omzuma dolanırken başımı göğsüne yasladı. Kaldırımda yürüyorduk. Etrafta insan yoktu. "ama sen benim delimsin, başkasının değil." diye fısıldadı alnımdan küçük bir öpücük alırken. "ne işimiz var bu saatte alışverişte?"

      Başımı hafifçe göğsünden çektiğimde yüzüne baktım, "Yaprak'ın düğününe az kaldı. Ne giyeceğim ben?" başımı yeniden göğsüne yasladım, adımlarımız uyum sağlamaya devam ediyordu. "benim delime ne giyse yakışır."

     Ona sarıldım, ait olduğum adama. Beni mutlu eden tek kişiye. "seni seviyorum." diye fısıldadım, "seni seviyorum. "

      Bedeni ikimizi de durdurduğunda başımı yasladığımda göğsünden çektim ve yüzüne anlamsızca baktım. "ne oldu?" diye sordum kısık sesle.

      Evden çıkmadan önce üzerime siyah bir tayt ve siyah bir tişört geçirmiştim. Güneş tenimi yakıp kavururken tenimi örten kıyafetlerim daha fazla sıcaklamamı sağlıyordu.

         Gözlerini arkasına doğru çevirdi ve kemikli elleri ara sokağı işaret etti. "şuraya gelsene sen." diye konuştu. "seni öpeceğim."

        Yanaklarım utançla kızarırken "sokak ortasında mı?" diye sordum. "ya biri görürse?"

        "seni öperken kimse umrumda olmayacaktır." diye fısıldadı. "seni öperken dünya duruyor."

         Avuç içleri kolumu çekiştirirken ara sokağa adım attık. Bedeni bedenimi sertçe duvara yasladı, yüzü yüzüme yaklaşırken burnu burnuma değdi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Yavaş ve sert öpücüğü tüm bedenimi harekete geçirirken elleri tişörtümün altında yatan tenime kaydı.

      Yavaş hareketlerle tenime dokunan teni sımsıcaktı, elleri sımsıcaktı. Dudaklarımız sertçe öpüşürken dili dilime dolandı.

        Dudaklarını çektiğinde alnını alnıma yasladı. "ah benim deli kızım." diye fısıldadı, "beni tatmin etmeyi iyi beceriyorsun."

      ....

       "bunu mu alsam?" diye sordum elimdeki kırmızı elbiseyi ona doğru uzatırken. Asaf, kenara sinmiş alışverişi sevmediğini belli eden bir tonda beni izliyordu.

       "Bunu al ama düğün için değil." diye konuştu. Anlamsızca kaşlarımı çattım. "neden alayım o halde?"

  

         "sevişmek için uygun bir elbise ufaklık." göz kırptığında yüzüme yerleştirdiğim sinirle yüzüne baktım. Elbiseyi askıya geri takarken "burda aradığımı bulamadım, yan tarafa geçelim." dedim.

       Geldiğimiz alışveriş merkezi büyük bir yerdi. İçerisinde bir sürü mağaza vardı.

         Yanına sıyrıldığımda elini tuttum, mağazadan çıktık. Ben ise hangi yer uygun diye aramaya başladım. Güzel bir elbise almalıydım. Yaprak benim en yakın arkadaşımdı.

        "Ben bir yer buldum sanırım." dediğinde Asaf, şaşırarak nereyi gösterdiğine baktım. Yüzüm kızarırken sinirle elini çekiştirdim. "Asaf!" diye kızdım kaşlarımı çatarak.

       "ne var yani?" diye sordu, "iç çamaşırı sana çok yakışıyor."

           İç geçirdim. Evet, şu anda beni oraya götürüyordu. Bende peşinden gidiyordum. Ne işimiz vardı iç çamaşırı dükkanında?

      İçeri girdiğimizde çalışan kadın yanımıza geldi, "yardım edebilir miyim?" diye sorduğunda Asafın sözlerini işittim, "ikimiz sevişiyoruz, buna kendimiz karar verebiliriz."

       Yumruk yaptığım avuç içlerimle sırtına vurduğumda kadın Asaf'a vurduğumu görmemişti. Utançla yüzü kızaran kadın yanımızdan ayrılıp kasaya kadar yürüdüğünde "ne yapıyorsun sen?" diye sordum, "seviştiğimizi herkese söyleyelim istersen."

        "güzel fikir." diye kıkırdadığında gözleri benden çevrilip etrafı taradı. Bir şey bulmuş olmalıydı, yanımdan ayrılıp iç çamaşırı asılı olan askılara uzandığında kırmızı dantel iç çamaşırını elleri arasına alıp bana gösterdi.

      "Bu, tam benim kızıma göre." dedi, "bedenim bedeninde bu varken sevişmek istiyor."

       Kızgınlığım yüzümde iyice belli olurken yüzümü çıkış kapısına çevirdim. "ben elbise bakmaya gidiyorum sen burda bedeninle sevişecek olan iç çamaşırını bak. Hatta sevişin siz." gözlerimi sağa ve sola çevirip yeniden yüzüne getirdim, "ben yokmuşum gibi."

      İç çamaşırını elinde tutarak yanıma yaklaştığında kollarını belime sararak bedenimi bedenine çekti ve alnımdan küçük bir öpücük aldı. "seni seviyorum ufaklık." diye fısıldadı, "seni ve şu sinirini seviyorum."

       "bende seni seviyorum." diye fısıldadım, "her şeyden çok."


      Yorum yapmayı unutmayın...

       



         

       

  

      

Enseme Dokunan NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin