Bazılarımızın ilgisi bölümler geç geldiği için düşmüş, geçen hafta atmıştım en son bölüm ve yetiştirebildiğim kadarıyla kısa bir bölüm yazdım. 🍂
Her hafta bölüm gelecek, duyuru bölümünü mutlaka okuyun, bazı sorular sordum ve duyurular yaptım.
Bölüm size keyifli gelsin nefeslerim.
Sizi gökyüzünce seviyorum, parmaklarımla sayamayacağım kadar. 💜
Yorum yapmayı unutmayın...
Eller birbirinin üzerine kapanmış, ruhlar üst üste gelmiş, kalp her an aynı çarpmış gibiydi sana olan sevgim, sana olan sevgim gerçek olanlarla anlatılamazdı, ancak görünmez olanla ölçütlenirdi çünkü değerli şeyler gözle görülemezdi.
Tenim güneşin kavurucu sıcağı altında yanıp kavrulurken çıplak ayaklarımı tahta zeminde ilerletmeye devam ettim. Saçlarımı salmıştım ve güneş onlarıda yakıp kavuruyordu. Henüz bedenim alabora olmadan gölge bir yer bulmalıydım fakat bedenim bunu istemiyordu. Denizin güzel kokusu arasından esen hafif rüzgara karışan saçlarım halinden memnun tenimin yarı çıplaklığı ise kavrulmaktan hoşlanmıştı.
Restorantın bahçesindeydim.
Asaf üzerine bir şeyler giymeye gitmişti. Yemekteyken olanlar aklımı yokladı, üzerine şarap dökmüştüm, kırmızı olanından.
Düşüncelerim aklıma hüküm keserken iskelenin kıyısına gelmiştim, ayaklarımı aşağı doğru indirdim ve kalçamı tahta zemine koydum. Her zaman yaptığım gibi denizin kokusunu içime çekecektim. Kollarımı açtım, havayı kokladım. Harikuladeydi.
Saatin kaç olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu, ne zamandır buradayım ne zamandır bekliyordum hesaplayamamıştım. Anın tanıdın doyasıya çıkarıyordum.
Avuç içlerimi iskeleye yasladım ve başımı geriye yatırdım, sevdiğim koku denizin içten kokusu arasından burnuma karıştı. O gelmişti, sevdiğim adam.
Parmaklarımı saçlarında dolaştırıp ovalarken yayılan güzel kokusu gibi yandı ortalık, saçları gibi güzel koktu. O mu gelmişti yoksa kokusunu mu hatırlamıştım bilmiyorum.
Oydu, koku onun kokusuydu. Bunu sırtıma uzanan bedeni ve göğsüme sardığı kolları sonucunda farkına varmıştım.
Ben yıldız olsam o gece olurdu, çünkü gece yıldızları sarardı, onları korurdu.
O beni sarıp sarmalıyordu.
Gözlerimi açmayı düşünmedim ve öylece durmayı sürdürdüm çünkü bu halimiz hoşuma gitmişti, bu halimiz dışarıdan bakılınca özenilecek derecede hoşnuttu.
"Seninle uzaklara dalmayı seviyorum ufaklık." diye mırıldandı, mırıldanmadan daha çok fısıldamayı andırıyordu ses tonu. "senin içinde olduğun her şeyi seviyorum ben." diye karşılık verdim, doğruyu söylüyordum yalan değildi. Bir insanı sevince onun içinde olduğu her şey gözünüze daha sıcak daha alışılmış geliyordu.
Alışılmışım.
Kulağıma titreşim sesi geldiğinde gözlerimi açtım, önce ellerimle cebimi yoklayacaktım. Sonra duraksadım, çalan benim telefonum değil Asaf'ın telefonuydu.
Ellerinin arka cebine uzanışını hissettim kıpranışından. Ben telefonu açar diye beklerken o telefonu açmadı. Onun yerine ben gözlerimi açtım ve başımı yüzüne doğru yatırdım, "kim aradı?" diye sordum ve ardından şu sözleri dile getirdim, "neden konuşmadın psikopat?" diye sordum, biliyordum. Onlarca soru soruyordum ama ben meraklı bir insandım. Meraklı olmam her seferinde beni rezil etsede vazgeçemiyordum şu kıçı kırık özelliğimden, beni rezil ediyordu, rezil.
"önemsizdir, boşverelim şimdi." diye konuştu dümdüz bir sesle. Daldım. Öylece yüzüne baktım. Gözlerim yüzüne bakıyordu ama onu görmek gerine gözlerimin önüne gelen görüntü şuydu, yemekte çalan telefonunuda açmamıştı. Hem de bir kaç kez çalmasına rağmen.
Aklımı kemiren düşünceler mi denir sorular mı denir bilinmezdi ama aklıma gelen her neyse gerçek olmaması için içimden dua ediyordum.
Başka biri olmazdı değil mi?
Olmazdı yani, yapmazdı.
Yapar mıydı?
Cevapları alalım, yapar mı nefeslerim, yapar mıydı?
Yorum yapmayı unutmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enseme Dokunan Nefes
Dla nastolatkówkulağıma "şu an!" diye fısıldadı, güçlü parmaklarını ağzımdan çekmiyordu ve diğer elini yeniden kalçama götürdü "burada!" dedi, kalçamı hafifçe sıktığında ağzımdan sadece onun duyabileceği bir inilti çıktı. "Seninle!" dedi ellerini birazdaha hareket...