31.

23.9K 756 287
                                    

     Bu bölüm duygusal bir bölüm oldu. Bu bölümü ,saçma sapan, şarkısıyla dinleyin. Bitince yeniden başa sarın.

      Yorum yapmayı unutmayın.


   Köhne bir evin ahşap duvarlarının çatlaklarında dolaşan sarhoşluk bedenime dokunmuş her bir sızımı darmadağın etmişti.

Dizlerime doladığım kollarım bir süre sığındığı dizlerden çekilmedi. Kahverenginin boyut bulmuş hali saçlarım sırtımın üzerine düşüyordu.

Tenim yanıyordu. Tüm kaldıramadığı acılar ruhen sancı uygular olmuştu tenime. Bu da yankı yapıyordu.

Bedenim fena halde yorgundu. Bu yorgunluk suskunluğuma dizginlerini geçirmişti. Ne annemle ne de babamla tek kelime dahi etmeden öylece karşılarına dikilmiş ve yüzlerine acı ve yıkımı taşıyan yüz ifademle bakmıştım. Hurpalanmaya mesken tutmuş bedenim acılar içinde kıvranıyordu. İkiside bir şey söylemedi. İkiside tek kelime etmedi diye geçirdim içimden. Düşüncelerim göğsümü delip geçerken avuç içlerimi delicesine sıktım. Gözlerimin önüne gelen görüntü saniyeler, dakikalar öncesine aitti. Şimdiyse odama çekilmiş Asaf'ın aramasını bekliyordum.

Onlar hiç bir şey olmamış gibi işe gittiler diye geçirdim içimden. Yosun tutmuş düşüncelerim su üstüne çıkıp dile geliyordu.

Telefonum titrediğinde başımı yana yatırdım. İçimi saniyesinde acıtıp eski haline döndüren isim parmaklarımı telefona sürükledi.

"Efendim?" diye sordum, çatallı sesimin verdiği cılızlıkla.

"hazır mısın Hare?" gözlerim kapanıp açıldı. Asaf'ın iğneleyici sorusunu bir kez de içimden tekrarladım. Hazır mıyım? Hazır olduğuma işaret veren cesaret ruhuma yayıldığında onu iliklerimde hissettim. "hazırım." dedim ifadesiz bir sesle.

"geliyorum." sert sesi kulaklarıma ulaştığında bir şey söylemedim. Öylece nefes alışını dinledim. Bedenime ve ruhuma iyi gelen bedenimi ve ruhumu bir çırpıda doyuran güzel sesi işittim. Nefesi iliklerime işlerken telefonu kulaklarımdan çektim.

Ayaklarımı yataktan sarkıttığımda zeminin soğukluğu bedenime yayıldı. Dolaba doğru yürüdüğümde kapağını açtığım dolabın aralığından siyah hırkayı üzerime geçirdim. Ruhum heba olmuş bir biçimde katiline doğru ilerledi. Onunla her şeyi yeniden yaşayacak olduğum gerçeği aklımı fena halde zorladı. Aralık bıraktığım kapıdan geçirdiğim vücudumla birlikte yürümeye devam ettim. Her şeyi en başa sarıyorduk işte. Enseme ki ilk nefesine doğru sürükleniyorduk ikimizde. Nefes aldığımda geri üflediğim nefes alnıma dokundu. Ayaklarım bedenimi kapıya doğru sürüklerken gözlerimi arada kapayıp açtım. Bu ne kadar zor olabilirdi ki? Normal hayatımın ilerisinde gerçekleşen tanışma faslı ne kadar yıkıcı olabilirdi?

.....

Büyükçe bir köprü yıkılmaya mesken tuttu. Ağaçlar dallarında oynadı. Gece kasvetiyle birlikte insanların üzerine bulaştı. Güneş gök yüzünü delip geçti. Kollarımı birbirine doladığımda kimsenin olmadığı koridorda dolaştırdım gözlerimi. Kapılarının açık olması ikimizide olanak sağlamıştı. Başımı Asaf'a çevirdim. Temizlik odasına bakıyordu.

Gözleri üzerime döndüğünde "gidelim mi?" diye sordu. Başımı salladım. Parmaklarını parmaklarımda hissettiğimde gözlerim avuç içlerimi içine alan ellerine çevrildi. Parmakları parmaklarımı sıkarken gözlerimi kapayıp açtım. Her şeyin başladığı yer, temizlik odası!

Bedeni bedenimi peşinde sürüklerken temizlik odasının kapısını taradım yavaşça. Eğer birileri karşımıza çıkarsa ne yapacağımızı bilmiyordum şu an için.

Enseme Dokunan NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin