"Hayatı olmayan birini kurtaramazsın."
Dosyanın üzerinde ki kalemi ileri geri gezdirirken düşünür bir vaziyette olan gözlerim kısıldı "Psikolojisinin temelinde sarsıcı travmasının etkileri gün yüzüne çıkarken kendini korumak adı altında aldığı önlemler günü gününe onu karanlığa haps ediyor."
Karşımda ki asistanlar umursamaz bir tavırla kahvelerini içerken, aralarında bir hafta sonra düzenlenecek olan hastanenin kuruluş yıldönümü için giyecekleri kıyafetleri konuşmaya devam ettiler.
Kısılmış gözlerim irileşti "Peki ya, bunca çabanın işe yaramadığı sorunun kaynağı olan gün ışığı ile yüzleşmesi yerine maruz kalmasını sağlarsam?"
Asistanlar, mola da bile vakaların raporlarını gözden geçirmeme karşı aklını peynir ekmekle yemiş mal bakışları atarken hızla ayaklandım. Dosyaları kucaklayıp hızla odadan çıktım. Hastane koridorunda koşarken yanından geçtiğim insanlar peşimden gelen rüzgarla afallasada, bunu pek taktığım söylenemezdi.
Yüzümde kocaman bir gülümse, ellerimde dosyalarımla hastane başhekimi Hasan hoca'nın odasına koşuyordum. Odanın önüne vardığımda kapıyı açıp içeri daldım "Hocam!"
Ani girişimle, Hasan hoca'nın bakışları beni buldu. Aralık dudaklarım kendiliğinden kapanırken sertçe yutkundum. Hasan hoca'nın karşısında ki koltukta sırtı bana dönük bir adam vardı ve ben onları rahatsız etmiş gibi görünüyordum.
"Bukre, gördüğün gibi şimdi müsait değilim kızım."
Yüzüme mahçup bir ifade hâkim olurken başımı hafifçe salladım "Kusura bakmayın hocam meşgul olduğunuzu bilmiyordum. İzniniz olursa dosyaları bırakayım siz sonra incelersiniz."
Hasan Hoca karşısında ki sırtı bana dönük adama ufak bir bakış attıktan sonra gergin bir ifadeyle başını salladı "Tamam."
Yerimden hareketlenip masaya doğru yürümeye başladım. Fakat garip bir şekilde, attığım her adımda içimi derin bir ürperti kaplıyordu! Odaya hâkim olmuş bu eşine az rastlanır güzel koku, nedensizce bana uzak geçmişte yakın bir kokuyu çağrıştırıyordu.
Dosyaları masaya bıraktığım esnada, Hasan Hoca önünde ki kâğıda bir şeyler yazarken bana ufak bir bakış attı "Giderken bunu da danışmaya bırakır mısın?" Başımı sallayarak onu onayladım "Tabi hocam."
Bakışlarım tam önümde ki siyah takım elbiseli adama düştüğünde, merakla başımı sağ omzuma yatırıp yüzüne bakmaya çalıştım. Kulağı dışında bir şey göremediğimde, bu sefer sol omzuma yatırdım. Sırtı bana dönük olduğu için yüzünü hiçbir şekilde göremiyordum. Hasan hoca'nın bakışlarını üzerimde hissettiğimde, hızla kendimi toparladım.
Elindeki kâğıdı bana doğru uzattığı esnada, kâğıdı alırken dirseğim önümdeki adamın kafasına çarptı. Hızla kendimi geri çektim "Çok pardon, yanlışlıkla oldu." Birkaç saniye bekledim, ama adam hiçbir tepki vermedi. Dönüp bakmadı bile.
Tuhaf!
Hasan hoca hızla bana doğru döndüğünde gülümsemeye çalıştı "Bukre, tamam sen çıkabilirsin." Bakışlarımı zar zor önümde oturan adamdan çekip ona doğru döndüğümde gözlerini yumup açtı "Hadi, sen çık."
Başımı hafifçe salladım "Peki hocam." Gözlerim kısa bir anlığına önümde sırtı bana dönük oturan adamı bulduktan sonra arkamı dönüp hızlı adımlarla odadan çıktım. Ellerimi önlüğümün ceplerine yerleştirip sakin adımlarla koridorda ilerlemeye başladım.
Düşünceli bir vaziyette etrafda dolaşan gözlerim kısıldı. Bu hastanede çoğu vakanın tedavi sürecinde aktif rol oynamıştım. Takibi bana verilmeyen hastaların bile tutulan günlük raporlarını okumuştum. Yüzünü görmesem bile bu adamı ilk defa gördüğüme emindim. Hasan Hocayla birebir seans aldığına göre her ne sorunu varsa onun üzeride ki etkisinin büyük olduğu bariz belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmazsın
Romantik"Unutacaksın..." Başını hafifçe salladı. Zar zor aldığı nefeslerin arasından konuşmaya çalıştı "Unutacağım... Rüyalarımda dahi hatırlamayacağım." Sözlerine karşın hiçbir tepki veremedim çünkü biliyordum. Unutacaktı! Hemde hiç yaşanmamış gibi. Eser e...