11. BÖLÜM

3.7K 219 27
                                    

"Tanımadığım birini nasıl anlatayım ?"

Ecrin hastane kapısına doğru dönüp işaret parmağını kaldırdı "İşte o!" Hızla başımı gösterdiği tarafa çevirdim. Şaşkınlıkla aralanan dudaklarımdan çıkan tek kelime "Eser." oldu.

Bedenini hastane kapısına yaslamış bizi izliyordu. Bakışlarımı tekrar Ecrin'e çevirdim. Yüzünde ki gamzelerin varlığına ilk defa şahit oluyordum! Ecrin gülerek Eser'e el salladığında ayağa kalktım.

"Ecrin!"

Ecrin'nin annesinin sesini duyduğumda arkamı döndüm. Nihal Hanım, Ecrin'e şaşkın gözlerle bakarken titreyen dudakları büyük bir heyecanla aralandı "Sen gülüyor musun?" Hızla eğilip Ecrin'i kucaklayıp bağırdı "Allah'ım sana şükürler olsun."

Yüzüme misafir olan tebessümle onların sarılmalarını seyrettim. Tebrikler Eser Yıldırım! Bugün benim üç gündür güldürmek için her kılığa girdiğim ve başarısız olduğum bir kızı güldürdün. Bir çiçek senin sayende solup gitmedi.

Nihal Hanım'ın gözleri yaşlarla dolmuş yüzüne derin bir anne şefkati hâkim olmuştu "Size çok teşekkür ederim. Yatağıma her yattığımda bugünü hayal ettim şükürler olsun onu veren Rabbim mutluluğunu da verdi."

Neden bana teşekkür ediyordu ki? Teşekkür etmesi gereken kişi ben değildim. Eser Yıldırımdı!

"Aslında..." diye mırıldanırken işaret parmağımı kapıya çevirdim fakat Eser'i göremeyişimle sözlerim yarıda kesildi. Gitmişti.

Usulca Nihal Hanım'a doğru dönüp onun mutluluğunu paylaştım. Kısa bir süre sonra onlarla vedalaşıp çıkışa doğru yöneldim. Kendimi hastaneye yakın olan sahil kenarında bulduğumda adımlarım duraksadı. Arkamda ki banka oturup kararmış semaya kaldırdım başımı. Gitmişti. Oysa ona bir teşekkür borcum vardı. Bunu nasıl başarmıştı hiçbir fikrim yoktu ama mesleğimden olmamı dediği gibi engellemişti.

Duyduğum zil sesiyle başımı omzumun üzerinden arkaya çevirdim. Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı "Eser."

Direksiyonunu tuttuğu pembe bisikletteki bakışlarım baştan aşağı siyah giyinimli Eser'i bulduğunda ayağa kalktım. Bu zıtlık gözüme ayrı bir tatlı görünmüştü. Bisiklete bakış attıktan sonra mahcup bir ifadeyle yüzüme baktı "Toz pembesini bulamadım ama..."

Yüzüme sersem bir gülümseme hâkim olurken ona doğru ilerledim "Dalga mı geçiyorsun. Düşünmen yeter." Yanına vardığımda eğilip pembe bisikletin üzerinde parmaklarımı gezdirdim "Gerçekten aldın. Unutacağını düşünmüştüm."

"Unutacağım zaten."

Parmaklarım duraksadı. Yüzümde ki gülümseme silinirken farkında olmadan söylediğim sözlerin pişmanlığı çevreledi benliğimi. Vücudum dikleşirken durgun bir ifadeyle yüzüne baktım. Biliyorum diyemedim. Diyemedim!

Bisikleti banka dayatırken bana bakmadan konuşmaya devam etti "Otur." Emir kipli cümleleri onun alışığı olduğum benliğinin vazgeçilmez bir parçasıydı.

Usulca banka oturduğumda bisikletin sepetinden çıkardığı büyük poşeti kucağıma bıraktı. Ellerim havada kalırken şaşkın bir ifadeyle kucağımda ki poşete baktım "Sen gerçekten... Sözünün erisin."

Bana 'herhalde kızım' bakışları atarken yanıma oturdu. İştahlı bir hâlde poşetin içindeki 'beni ye' 'hayır beni ye' 'onu bırak beni ye' diyen çikolatalarda göz gezdirdim "Tamam hepinizi yiyeceğim!"

Eser Yıldırım yan profilime bakarken kaşlarını kaldırdığında düşüncelerimden sıyrılıp kibar bir kız gibi görünmeye çalışırcasına poşeti yanıma bıraktım "Çok teşekkür ederim."

UnutulmazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin