00:00 bizler için yeni başlayan bir günün ilk saati, biten bir günün son saatiyken onun için yeni hatıraların gebeliği, biten hatıraların ölümü.
Dakikalardır masanın üzerinde ki parmaklarımla oynuyordum. İçinden çıkılmaz bir boşlukta zihnim adeta koca bir soru işaretiyle savaşıyordu.
Annem çaydanlığı masaya koyup tam karşıma oturdu "Hâlâ o çocuğu mu düşünüyorsun?"
Derin bir nefes alıp bakışlarımı kaçırdım. Bugün bana verilen şansın üçüncü ve son günüydü ve ben iki gündür Ecrin'i güldürmek için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Onu eğlenebileceği parka, hayvanat bahçesine ve daha birçok yere götürmüştüm. Eğlenmek bir kenara yüzünde en ufak bir gülümseme bile görmemiştim.
Sandalyemi itip ayaklandım. Masada ki çantamı alıp omzuma asarken mırıldandım "İşe geç kaldım."
Arkamı dönüp kapıya doğru ilerlediğimde annem hayıflandı "Zaten bir gün de şu sofradan tok kalksaydın şaşardım kızım."
Adımlarıma hız verirken sıkkın bir nefes verdim "Anne iştahım yok. Lütfen!"
Evden çıktığımda sesli bir nefes verip başımı gökyüzüne kaldırdım. Kendimi o kadar suçlu hissediyordum ki bu mesleğime karşı büyük bir vicdan azabı duymama sebep olmuştu. Neden o dosyaya bakmıştım ki? İçindeki isim benim hayatımda yeri olmayan ve yeri olmayacak bir insandı ve bende o insanın hayatında yeri olmayan ve yeri olmayacak bir insandım!
Apartmanımıza ait bahçenin çitine bağladığım bisikletimin kilidini açıp kendime doğru çektim. Giyindiğim kalın askılı beyaz renkli dizlerimin bir karış üzerinde biten elbisemin etek kısmını dikkatlice toplayıp bisikletimin koltuğuna oturdum. Vakit kaybetmeden pedalı çevirdim.
Ana cadde de arabaların arasında bisikletimi sürerken Ecrin'i nasıl güldürebileceğimin hesabı kitabı içindeydim. Yola odaklı düşünceli bakışlarım arkamdan çalınan korna sesiyle irikilerek geriye döndü.
Siyah bir BMW bana ısrarla korna çalıyordu. Sürücüsünü görmemle dudaklarım şaşkınlıkla aralandı "Eser Yıldırım?"
Onun önünde yavaş sürdüğüm bisikletimden rahatsız olduğunu belli edercesine yüzüme baktığında bakışlarım arabasını süzdü "Kendisi kadar gösterişli."
Düşüncelerimi idrak ettiğimde yutkunarak toparlanmaya çalıştım. Kaşlarımı çatıp sahte bir sitemle ona bağırdım "Ne korna çalıyorsun ya?! Görmüyor musun arabalar ilerleyemiyor."
Eser Yıldırım gözlerini kısıp başını yanında ki pencereye yakınlaştırdı "Görüyorum! Senin sebep olduğunu gördüğüm kadar."
Yüzüme şaşkın bir ifade hâkim olurken başımı önüme çevirdim. Gerçekten de benim önümde neredeyse hiç araba yoktu ama arkamda BTS konser bileti kuyruğundan farksız bir kuyruk oluşmuştu.
Pedalı daha hızlı çevirirken yolun kenarına yaklaştım. Eser'in arabası bisikletimle aynı hizaya geldiğinde rüzgarın etkisiyle savrulan saçlarımın arasından baktım yan profiline. Koyu kahverengi saçları anlına dökülmüş, gözleri yola odaklı kısılmış, tek eli arabanın direksiyonunda... Cam pervazına attığı kolunun bilek kısmında ki saatin ışığı gözlerime yansırken kirpiklerimi üst üste kırpıştırdım "Kendi ışığı yeterince göz kamaştırıcı değilmiş gibi bir de saati çıktı başımıza."
"Işığım öyle herkesi aydınlatmaz kıymetini bil."
Beni duymasına karşı gözlerim irileşti "Afrika fili ile akrabalığın mı var bu nasıl bir duyma yetisidir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmazsın
Romance"Unutacaksın..." Başını hafifçe salladı. Zar zor aldığı nefeslerin arasından konuşmaya çalıştı "Unutacağım... Rüyalarımda dahi hatırlamayacağım." Sözlerine karşın hiçbir tepki veremedim çünkü biliyordum. Unutacaktı! Hemde hiç yaşanmamış gibi. Eser e...