"Var..."
Hastane koridorunda sakin adımlarla yürürken sağ elimi önlüğümün cebinden çıkarıp bileğimde ki saate baktım 15:40
Adımlarım kendiliğinden durduğunda bakışlarımı yavaşça önüme çevirdim. Esra'nın odasına gelmiştim. Dün yaşananlardan sonra onunla daha fazla ilgilenmem gerektiğini geçte olsa anlamıştım. Doğrusu dün yaşadığı bir tür sinir kriziydi fakat ortada tuhaf bir durum vardı.
Esra'nın bu şekilde bir olay çıkarmasının tek sebebi ben olamazdım. Başından beri beni rahatsız eden bir düşünceydi bu çünkü Esra kolay kolay sinirlenen bir insan değildi. Sadece çok çabuk korkan ürkek bir kızdı.
Bu denli verdiği büyük tepkinin arkasında bana karşı duyduğu öfke'nin de ötesinde bir korku olduğunu düşünüyordum.
Yerimden hareketlenip odanın kapısına yöneldiğim sırada kapı gürültüyle açıldı. İçeriden çıkan iki çalışana yer açmak amacıyla bir iki adım geriledim. Kapıyı kapatan hemşire Ceyda bana doğru döndüğünde gülümsedim "Esra uyandı mı?"
Yanında ki hasta bakıcıyla bakıştıktan sonra bana doğru döndü "Bukre Hanım siz neden buradasınız?"
Anlam veremeyerek birkaç saniye öylece yüzüne baktım. Kaşlarımı kaldırdım "Nasıl yani?"
"Siz bu odaya artık giremezsiniz. Haberiniz yok mu?"
Sertçe yutkunduğumda kaşlarım derince çattıldı "Ne? Ben bir psikoloğum bu odaya nasıl olur da girmeye hakkım olmaz?!" Ceyda ile hasta bakıcı aralarında bakıştıklarında elimi kapının kulpuna uzattım.
"Bukre Hanım lütfen böyle davranarak bizi zor duruma sokmayın."
Sertçe onlara doğru döndüm "Siz bu emri kimden aldınız ki bana mani oluyorsunuz?"
"Hasan hocadan."
Hızla arkama döndüm. Ahmet kollarını göğsünde kavuşturmuş bir vaziyette gözlerimin içine bakmayı sürdürdüğünde sertçe yutkundum. Ellerini önlüğünün ceplerine yerleştirip yanımıza geldi. İrileşmiş gözlerimle ona bakarken kızlara kaş göz yapıp gidebileceklerini ima etti.
Bakışlarımı kapıya çevirip sert bir soluk alıp verdim. Hasan hoca mı? Ama neden?
"Bukre."
Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı "Hasan hoca... Neden böyle bir şey söyledi? Ve neden benim bundan haberim yok?"
Ahmet yüzüne samimiyetten uzak mahçup bir ifade takındı "Aslında bunu dün akşam sana haber vermem için bana söylemişti fakat... Kusura bakma ancak şuan sana söyleyebildim."
Sertçe ona doğru döndüğümde pişkin pişkin yüzüme bakmaya devam etti. Kasıtlı olarak yaptığı bariz belli imalı bakışlarına karşın öfkeli bir hâlde hızla yanından ayrıldım. Hasan hoca'nın odasına yürümeye başladım.
Vakayı benden almıştı ve üstüne Esra'nın odasına girmemi bile yasaklamıştı. Aklım almıyordu. Bu kararı vermesinde ki etken ne olabilirdi ki. Ben farkında olmadan bir hata mı yapmıştım?
Odanın önüne vardığımda yumruk yaptığım elimle kapıyı bir iki defa tıklattım. İçeriden gelen sesle yavaşça kapıyı açıp içeri girdim. Hasan hoca sakin bir hâlde elinde ki kâğıtlardan bakışlarını çekip bana doğru döndü.
Dolmuş gözlerimle öylece yüzüne bakmayı sürdürdüğümde kaşlarını kaldırdı "Bir sorun mu var?" Sertçe yutkunduğumda dudaklarım titrek bir nefesle aralandı "Vakayı benden almışsınız."
Gözlerinin içine sorgularcasına baktığımda başını olumlu anlamda sallayıp ayağa kalktı "Demek Ahmet şuan müsait olabildi bunu sana söylemek için." Kınarcasına kurduğu cümlenin ardından tek kaşını kaldırıp yüzüme baktı "Çünkü benim tanıdığım Bukre bu haberi dün alsaydı dün burada olurdu. Bir dakika bile gecikmezdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmazsın
Romance"Unutacaksın..." Başını hafifçe salladı. Zar zor aldığı nefeslerin arasından konuşmaya çalıştı "Unutacağım... Rüyalarımda dahi hatırlamayacağım." Sözlerine karşın hiçbir tepki veremedim çünkü biliyordum. Unutacaktı! Hemde hiç yaşanmamış gibi. Eser e...